Erdoğan: Tarihte sivil katliamı yapmadık, yapmayız!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, tarihte hiçbir zaman için sivil katliamı yamadıklarını açıklayarak, "Barış Pınarı Harekatında teröristler sırf sivil kayıp oluşsun diye askerlerimize evlerden, parklardan, kiliselerden, camilerden, okullardan, hastanelerden saldırırken biz bunlara asla aynı ile mukabele etmedik. Kiliseden sniperlerle ateş ediyorlar kiliseyi vuralım diye. Ama biz vurmadık" ifadelerini kullandı.

Erdoğan: Tarihte sivil katliamı yapmadık, yapmayız!

     Meclis gündeminde yargı reformu başta olmak üzere çok önemli hazırlıklar ve kanun tasarılarının olduğunu kaydeden Erdoğan, “Milletvekillerinin Mecliste iştirak noktasında zayıf olduklarını grup başkan ve başkanvekili arkadaşlarımdan aldım. Bizim gibi böyle güçlü bir partiye yakışmıyor. Arkadaşlar bizim salı, çarşamba, perşembe fevkalade haller dışında 3 gün, 3 günümüzü Meclis çalışmalarına örnek bir parti olarak veremezsek bize yazıklar olsun. Burada hassas olmamız lazım. Hele hele bu dönemde çok daha hassas olmamız lazım. Arkadaşlar, sizleri bahçelerden toplayıp gruba getirmemesi lazım. Bunu özel bir ricam olarak söylüyorum. Bu dönemde de Cumhur İttifakı olarak Meclisi etkin bir şekilde çalıştırmakta kararlıyız ancak bu iştirakleri tam yaparsak. Ülkemizin ve milletimizin hayrına olduğuna inandığımız her konuda Mecliste temsil edilen diğer siyasi parti grupları ve milletvekilleriyle uzlaşma yollarını aramayı sürdüreceğiz. Meclisin gereksiz yere oyalanmasına, kilitlenmesine yönelik hiçbir girişime de eyvallah etmeyeceğiz. Yeni yasama yılının ülkemize, Meclisimize ve milletvekillerimize hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

     Suriye'de 9 Ekim günü saat 16.00'da başlatılan Barış Pınarı Harekatı'nın başarıyla devam ettiğini söyleyen Erdoğan, “Türkiye, harekatı başlatma noktasına bir anda gelmemiştir. Bu işin bölücü terör örgütü ile mücadelemiz bakımından yaklaşık 40 yıllık, Suriye sorunu bakımından 8 yıllık mazisi var. Bugün geldiğimiz noktada 40 yıldır on binlerce vatandaşımızın canına mal olan, ülkemize maliyet getiren bölücü terör meselesinin nasıl ortaya çıktığını ve büyüdüğünü daha iyi anlıyoruz. Ülkemiz her hal ve şart altında müttefiklik hukukunun gereklerini yerine getirmiştir. Buna karşılık müttefiklerimizin yüzümüze başka konuştuğu arkamızdan ise başka işler çevirdiği açığa çıkmıştır. Her şeye rağmen Türkiye'nin tavrı barıştan, huzurdan yana olmuştur” diye konuştu.

     Arap Birliğine de tepki gösteren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son 8 senede ülke nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan 12 milyon kişinin evlerinden kaçmalarına bunların yarısının da ülke dışına gitmesine yol açan çatışmalar yaşandı. Suriye dışına giden 6 milyon Suriyelinin 4 milyonu da ülkemize gelmiştir. Bunların 3 milyon 650 bini ağırlıklı olarak Arap, Türkmen bunun yanında Ezidisi vesaire. Ama 350 binin tamamına yakını Kürt'tür. Bunlar Kobani'den gelenlerdir. 4 milyon şu anda Suriye'den gelen bu mülteciler var. Tamamına yakını Arap olan bu mülteciler bize maalesef ifadeyi kullanmakta bile edep ettiğim Arap Ligi'ne hiç yakışmıyor. Ey Arap Ligi acaba siz ne kadar Suriyeliyi kabul ettiniz. Ya siz Suriye'yi Arap Ligi'nden çıkardınız şimdi de Türkiye'ye hakaret etmek için Suriye'yi almak gibi bir projeyi hayata sokmaya çalışıyorsunuz. Yaşanan bütün bu kaos ortamını fırsat bilen kimi güçler DEAŞ adı altında bir cinayet makinesi keşif etmiş ve iplerini sürekli ellerinde tutarak ortaya salmıştır. Arap Ligi'nin bugün bu mültecilerle ilgili bir Allah kuruşu destek verdiği vaki mi? Hayır. AB'nin sadece 3 milyar avro uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla Kızılay'a, AFAD'a verdiği destek. Verdiği destek sözü 6 milyar avro idi. Bu konuda yaptığımız harcama 40 milyar doları aşmıştır.”

    

    “Bu teröristlerle bize arabuluculuk yapmaya çalışan bazı liderler var”

    Türkiye'nin Suriye'de ne Kürtleri, ne Arapları ne de bir başka kesimi değil, sadece teröristleri hedef aldığını belirten Erdoğan, 6 hususa dikkat çekti:

    “Bir, ülkemiz Suriye topraklarında işgal ve istila değil, terörle mücadele harekatı yürütüyor. Suriye halkına karşı değil, Suriye halkı ile birlikte zalimlere karşı mücadele ediyoruz. Siz ne derseniz deyin, biz teröriste ‘terörist' demeye ve öyle muamelede bulunmaya devam edeceğiz. Sırf ülkemize zarar vermek için teröristleri makamlarında ağırlayanlar bunun utancını ömür boyu taşıyacaklardır. Bunları da yüzlerine söylüyorum. Bu teröristlerle bize arabuluculuk yapmaya çalışan bazı liderler var, dedim ‘siz uluslararası savaş hukukunda veya siyaset biliminde ne zamandan beri devletlerin terör örgütleri ile masaya oturduğunu duydunuz.' Bu tür devletler varsa bile Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde bir devlet olarak bir terör örgütü ile aynı masaya oturmak yoktur, bundan sonra da bizden böyle bir şey beklemeyin. Bunun için arabulucu aramıyoruz, buna ihtiyacımız yok. İki, Türkiye operasyon bölgesinde kalacak DEAŞ'lıların sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduğunu ifade ettik. Kime? Sayın Trump'a. Buna karşılık birileri tarafından ısrarla korunup kollanan PKK-YPG terör örgütü, şantaj malzemesi olarak kullandığı DEAŞ mensuplarını serbest bırakmaya başladı cezaevlerinden. Kimin eli kimin cebinde belli. Biz ülkemizi hedef almaya kalkacak DEAŞ'lıları bir şekilde tepeleriz. Gerisini bunların yöneleceği diğer yerlerin yöneticileri düşünsün. Kontrol altına aldığımız yerlerde PKK-YPG'lilerle birlikte DEAŞ'lıları da etkisiz hale getirmeyi sürdüreceğiz. Üç, Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygılıdır. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Bu ülkede tüm kesimleri temsil eden meşru bir hükümet kurulduğunda güvenliğini sağladığımız yerlerin sevk ve idaresini biz kendilerine bırakacağız. Biz sadece inşa ederiz, ihya ederiz. Ama asla zulmetmeyiz.

   Suriye toprakları terörist işgali altındayken bu ülke adına söylenin hiçbir sözün ve atılan hiçbir adımın kıymeti olamaz. Dört, Barış Pınarı Harekatı Mümbiç'ten Irak sınırına kadar olan hattın tamamında daha önceden ilan ettiğimiz 30-35 kilometrelik derinliğe ulaşana kadar sürecektir. Bu konuda hiçbir istisnamız, hiçbir tereddüdümüz, hiçbir açık kapımız yoktur. Yürüdüğümüz bu yolda bize destek olanları da, yolumuza taş döşeyenleri de not ediyoruz. Sayın Trump 32 kilometre derinliği ifade ettiğinde daha sonra kendileri ile bunları konuşup en doğudan 444 kilometrelik batıya olan o bölgeyi biz güvenli bölge olarak ilan ettik. Bu güvenli bölgede biz şuanda bütün plan ve çalışmalarımızı yaptık ve yapıyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bura ile ilgili proje çalışmalarını yaptı. Ben bu kitapçıkları BM Genel Kurulunda liderlere anlattım. Gördüklerinde ‘güzel' diyorlar. ‘Bal bal' demekle ağız tatlanmıyor, bizim bala ihtiyacımız var. Burada paraya ihtiyaç var. Bu olursa biz güvenli bölgeyi halleder, buranın lojistik desteğini de sağlarız. Beş, güvenli hale getirdiğimiz yerlerde 1 milyon ile 2 milyon arası Suriyelinin geri dönüşü için çalışmalara hemen başlamak istiyoruz. Uluslararası toplumdan ricamız elindeki imkanları bu projeye destek vermek için kullanmalarıdır. Suriye halkını 8 yıldır yaşadığı azaptan kurtaracak çalışmalarımıza destek olmak tüm dünyanın görevidir. Altı, Türkiye teröristlerle pazarlık yapılmayacağını, yapılsa da anlamı ve neticesi olmayacağını bilecek kadar tecrübe ve dirayet sahibi bir ülkedir. Yıllardır teröristlerle kucak kucağa yaşayanlar onlarla istedikleri pazarlığı yapabilirler ama biz bu yola asla tevessül etmeyiz.”

    

   “Bize ülkelerine girme yasağı koyanlar, onlar da iyi düşünmeleri lazım”

   Suriye konusunu görüşmek üzere Türkiye'ye gelecek veya arayacak herkesin Türkiye'nin gayet açık, samimi, ve makul yaklaşımını göz önünde bulundurarak hazırlıklarını yapması gerektiğini belirten Erdoğan, “Bize ülkelerine girme yasağı koyanlar, onlar da iyi düşünmeleri lazım. Türkiye gibi bir ülkeye siz ülkenize girme yasağı koyacaksınız, bize düşen nedir, hayırlı olsun. Gelmezsek ne olur. Batar mıyız, biter miyiz, çok mu meraklıyız? Şahsıma, aileme, bakan arkadaşlarıma vize yasağı koydular. Bu siyasetten zerre kadar nasibini olmuş olan insanlara, bir ülkeye, bir devlete bu yakışır mı? Siyaset duygusallık sanatı değildir, siyaset birinci derecede insan yönetme, iki, ülke yönetme sanatıdır” diye konuştu.

     Yaşanan sürecin Suriye meselesinin sadece Suriyelileri ilgilendirmediğini, asıl hedefin Türkiye'nin ve Türk milletinin bekası olduğunu tüm açıklığı ile ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, “Biz burada bir, NATO'nun 5. Maddesinin uygulanması, iki, Adana Mutabakatı sebebiyle bu harekatı yürütüyoruz. Şuanda koalisyon güçlerini Suriye'ye kim davet etti? Rejim güçleri değil, onu biliyorum. Öyleyse niçin. Ama Rusya'yı rejimin davet ettiğini biliyorum. Burada kim davetlidir, kim rastgele gelmiştir ortada” şeklinde konuştu.

Güncelleme Tarihi: 16 Ekim 2019, 14:47
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner29