Sarıkaya: Suriyeliler suç makinası gibi gösterilmemeli

Ankara'da gerçekleşen ve üç gün süren Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları programında konuşan Habertürk Gazetesi Yazarı Muharrem Sarıkaya, bazı medya mensupları ve özellikle sosyal medyanın bir bölümünde ülkedeki Suriyeli mültecilerin katil, tecavüzcü veya suç makinası gibi gösterilmeye çalışıldığını belirterek, bu konunun istismar edilmemesi gerektiğini belirtti.

Sarıkaya: Suriyeliler suç makinası gibi gösterilmemeli

            Vanlı gazetecilerin de katıldığı 'Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları' toplantılarının ikincisi,12-14 Ekim tarihleri arasında Ankara'da yapıldı
Ankara Büyükhanlı Park Otel'de gerçekleşen 'Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları' programı sona erdi.
Cumartesi günü (ikinci gün) yapılan açılış konuşması yapan ASAM Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, sözkonusu etkinliklerde basının önemine değindi.

 


           GEÇEN YIL ANTALYA'DA 6 YÜZ GAZETECİ KONUK ETTİK
Geçen yıl başladıkları ve Antalya'da yapılan programlarda 6 yüz gazeteciyi konuk ettiklerini söyleyen Kavlak, "Verimli toplantılar oldu. Bu yıl Ankara'da yapıyoruz. Haberlerde medyanın rolü konuşuldu" dedi.

 


           Kavlak, son zamanlarda özellikle savaşlardan dolayı yer değişimleri yaşandı. Şimdi bizler ve paydaşlarımız için en önemli durumlardan biri gönüllü dönüşler. İstiyoruz ki savaşlar sona erince herkesin memleketine, toprağına dönmesi. Uluslararası terminolojiye bakıldığında ülkemizdeki Suriye, Irak ve Afganistan gibi ülkelerden gelenlerin mülteci sayılmadığını görüyoruz. Geçici koruma sayılıyorlar. Mülteci, ülkesinde ırkı, dini, milliyeti, siyasi düşunceleri ve zulüm gördüğü veya göreceği için ülkesinden ayrılan kişidir. Göçmen ise, gönüllü olarak daha iyi bit hayat yaşamak için sınırları aşarak başka ülkelere göç edene deniyor. Sığınmacı ise başka bir ülkeye sığınma (iltica) talebinde bulunan, kendisine uluslararası olarak kotuma arayan fakat başvuru süresi henüz sonuçlanmamış kişidir. Düzensiz göçmen ise yasadışı giriş,  giriş koşullarının ihlali,  veya vizen8n geçerlilik tarihinin sona ermesi yüzünden transit,  veya ev sahibi ülkede hukuki statüden yoksun kişidir. 'Yasadışı' ifadesinden ziyade 'düzensiz' ifadesi tercih edilmektedir" ifadelerini kullandı.

 


       Ardından slayt sunum eşliğinde yapılan haberlerde mülteci, göçmen ve sığınmacı ifadelerindeki çelişkilere dikkat çekildi.

 


          İNSANLAR ŞİMDİ HÜKÜMETİ DEĞİL, TOPRAĞINI DEĞİŞTİRMEYİ HAYAL EDİYOR
Daha sonra söz alan Habertürk Gazetesi Yazarı Muharrem Sarıkaya,  gazetecilerin bir başka özelliğinin hükümetler ve halk arasındaki bağı kuran kişiler olduğunu dile getirdi.
Bir dönemler Almanya ve Nijeryalılar arasında mutluluk arasında fark yokken, günümüzde uçurum gibi farklar oluştuğunu söyleyen Sarıkaya, "21. yüzyılda insanlar google haritadan bakıp yeni yaşayacakları toprakları hayal ediyorlar. İnsanlar eskiden hükümetleri değiştiriyordu, şimdi ise topraklarını değiştiriyor. Daha iyi koşullarda yaşamak istiyorlar. İnsanların mutluluk ölçüsünü GSMH, yani kişi başına düşen gelirler belirliyor. Bazı ülkelerde enflasyon aldı başını gidiyor. Batı ülkeleri de kapılarını kapattı, mülteci veya göçmen alamayacağım diyor. Aşırı milliyetçilikler ortaya çıktı. Ülkeler değişiyor. Yer değiştirmede ekonominin rolü artıyor. İnsanlar başkaları ile kendi payına düşen parayı paylaşmak istemiyor" dedi.

 


           "SURİYELİLER, HEP SUÇ İŞLEYEN KESİM OLARAK GÖSTERİLMEMELİ"
Sarıkaya, son yıllarda özellikle sosyal medyada ahlak ve etik konusunda sıkıntılar yaşandığını, haber içeriğinin olmadığını belirterek, yeni bir düzene evrilme süreci yaşandığını belirtti.
Kavramlardaki kargaşaya da değinen Sarıkaya, "Anlaşmalardan dolayı Suriyeli vatandaşlara mülteci denilemiyor. Suç işleme konusunda Suriyeliler yüzde 1 oranı oluşturuyor. Bunu İçişleri Bakanı açıkladı. Ama bizler bazen haberlerimizde Suriyelileri hedef gösteriyoruz. 'Suriyeli hırsız'diye manşetler atabiliyoruz. Marmaris'te İngilizler mahalle oluştururken ses çıkarmıyoruz, ama Suriyeliler mahalle oluştururken bağırıp çağırabiliyoruz. Urfa'da polise kafa atan bir kişinin Suriyeli olduğu yalanından sonra, insanlar önüne gelen Suriyeliyi dövmeye başladı. Sansasyonel habercilik genelde Suriyeliler üzerinden yapılmaya başlandı. Bu dilin değişmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

 

           Soru cevap bölümünde Denizli'de yaşanan ve Suriye vatandaşlarının içinde yer aldığı olayları da değerlendiren Muharrem Sarıkaya, yaşanan olayın çirkin olduğu, ama kitleleri harekete geçirmek için çaba gösterenlerin masum olmadığını belirtti.
Sarıkaya, göç eden insanları din temelli düşünmemek gerektiğini belirterek, Müslümanların yanı sıra farklı dinlerden vatandaşların da göçmen olduğunu, buna en büyük örneğin Venezuela olduğunu söyledi.

 


           SOFTA: BİZİM YUMUŞAK KARNIMIZ ÇOCUKLAR
Verilen aranın ardından söz alan UNICEF  Türkiye İletişim Bölümü Başkanı Sema Hosta, ülkedeki insanlar olarak yumuşak karınlarının çocuklar olduğunu belirterek,  UNICEF olarak da çocukları önemsediklerini belirtti.
Çocuğun her yerde çocuk olarak tanımlandığını söyleyen Hosta, "Savaştan çıkmış bir çocuğun kim olduğu bizi ilgilendirmez. Çocuk, çocuktur. Bizler hükümet ile, sivil toplum kuruluşları ile ortak işler yaptığımız gibi,  ortaklarımızdan biri de basındır. Özellikle yerel basının yaptığı haberler çok önemli. Türkiye'ye şapka çıkarıyorum, çünkü 4 milyona yakın mülteci var. Bunların 1 milyon 600 bini çocuk. Bunların önemli bölümü okul okuyamıyor. İnşallah önümüzdeki süreçte okula gidenlerin sayısı artacaktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde insan haklarının eşit olduğu belirtilir. Ama çocuklar daha fazla korunmaya muhtaçtır. İstismar ve sömürüye açıktır. Bir sıkıntı olduğunda genelde en büyük sıkıntıyı çocuk çeker. Bir çocuğuihmal etmenin maliyetini bütün toplum öder. O yüzden çocukları korumak lazım" dedi.

 


          Çocuk Hakları Şözleşmesi ve Medya konusunda da açıklamalarda bulunan Sema Softa, çocuklarla ilgili yapılan haberlerde kullanılan dilin pozitif olması gerektiğini dile getirdi.
Çocukların dijital risklere karşı da korunması gerektiğini söyleyen Softa, görüntülü haberlerde de çocukların ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Sunumlarda 2. Dünya Savaşı'ndan ve Suriye'deki savaştan kaçan iki ayrı çocuğun başından geçenlerin anlatıldığı kısa video görüntüsü duygusal hava oluşturdu. Daha sonra öğle yemeği arasına gidildi.

 


          SOSYAL MEDYANIN ASPARAGAS HABERLERİ KONUŞULDU
Öğleden sonraki oturumlarda, Kanal D Ankara Temsilcisi Ercan Gürses ve Global Haber Ankara Temsilcisi Faruk Demirel söz aldı.
Bu oturumda özellikle sosyal medyadaki çarpık duyurular ve insanları galeyana getiren haberlerin yer aldığı,  pirenin deve haline getirilmesi şeklinde yansıtıldığı ifade edildi.
Yapılan haberlerin tümünün gerçekmiş gibi değerlendirilmemesi gerektiğini anlatan Faruk Demirel, olumsuz haberlerin toplumda kanayan sorunlara yol açtığını ifade etti.
Sözkonusu oturumda söz alan bazı Suriyeli gazeteciler ise Suriyelilerin Türkiye'de vatandaşlık hakkı alınması konusunda atılacak adımların önemine vurgu yaptı.

 


          İleriki süreçte Suriyeli vatandaşların büyük bölümünün Türkiye'de kalıp kalmaması konusunda nasıl bir politika izleneceğinin de konuşulduğu oturumda, kamplarda kalanlar arasında yapılan anketlerde yüzde 48'inin ileride Türkiye'de kalmak istediği sonucunun çıktığı belirtildi.

 


          Verilen aranın ardından söz alan UNFPA İnsani Yardım Programı ve Medya konusunda, UNFPA Türkiye İletişim Uzmanı Çelik Özüduru, kendilerine ait merkezde mülteci haberlerinde çekilen görüntüler konusunda bilgiler vererek, fotoğraf ve video konusunda hassasiyeti olanları anlayışla karşılamak gerektiğini söyledi.

 


            Özüduru, zaman zaman röportaja gelen gazetecilerin mültecilere 'Ne zaman gideceksiniz?' şeklinde sorular sorduğunu, bunun da o vatandaşları rencide ettiğini belirterek, bu konuda daha hassas olunması gerektiğini anlattı.
Oturum, soru-cevap bölümüyle sona erdi.

 


        Bir sonraki oturumda ise Suriyeli Gazeteciler Abd Alhadi Mustafa ve Assi Elhalak söz aldı.
Suriyeli kadınların evlilikleri konusunda normal evliliklere anlayış ile bakılması gerektiğini anlatan Assi Elhalak, bu yolla kadınların miras hakkına sahip olma şansı bulacağına değindi.
Gazeteci Abd Alhadi Mustafa ise Suriyeli vatandaşlara çalışma izni verilmesinin çok güzel olduğunu,  ama çalışan çocuk konusunda işverenlerin daha vicdani düşünmeleri gerektiğini söyledi.

 


         SURİYE'DEKİ DRAM FOTOĞRAFLARLA ANLATILDI
Pazar günü yapılan üçüncü günün ilk oturumunda ise Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, foto muhabirlerinin gözünden mülteciler konusunda bilgiler verdi.
Slayt sunum eşliğinde fotoğrafların yansıtıldığı oturumda, Suriye'de yaşanan dramlar görsel olarak anlatıldı.
Özel, çekilen fotoğraflarda çocukların yüzünün gösterilmemesi konusunda hassas olunması, ama bazı fotoğraflarda yüzün göründüğü karenin dünyada ses getirebildiği ve fayda sağlayabildiğini belirterek,  Aylan bebeğin görüntüsünün buna örnek olduğunu vurguladı.

 


          İsrail'in 2006 yılında Ürdün'e yaptığı hava saldırılarında emzikli bir çocuğun fotoğrafını çektiğini belirten Rıza Özel, söz konusu fotoğrafın birçok ülkede yayınlandıktan sonra İsrail'in hava saldırılarını sonlandırdığını dile getirdi.
Soruların yanıtlanmasının ardından ASAM Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak kapanış konuşması yaptı.
Kavlak, mülteci dramlarının sürdüğünü belirterek, "Bugün de yine acı bir haber aldık. İzmir'ea meydana gelen trafik kazasında 20'den fazla mülteci hayatını kaybetti, 23-24 kişi de yaralandı. Her gün Akdeniz ve Ege'de benzer acılara şahit oluyoruz. Dileriz bu sorunlar ve acılar bir an önce sona erer" ifadelerini kullandı.

 


        Seminere katılan gazetecilerin bir bölümü üçüncü gün oturumu öncesi memleketlerine dönerken, bazıları ise öğleden sonra döndü.
     Vanlı gazeteciler ise akşam 18.00 uçağı ile kente döndü.Van Bölge Gazetesi

Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2018, 10:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER