Şehremini Aranıyor!

Hatırlar mısınız? Kadim medeniyet kültürümüzün yönetim anlayışında olan ve sadece bize özgü çok özel tanımlamamız vardı; "Şehr-i Emin" olmak.
Yönetim anlayışımızda çok önem verilen hatta yönetim tarzımızın ser levhası yapılan bu tanım acaba neden bu kadar önemli görüldü, önemsendi ve dile pelesenk oldu diye düşündüğümüzde "şehr-i emin" olmanın derin anlamalarına bakmamız gerektiğini inanıyorum.
Şehr-i Emin olmak; şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek, bu emanete ihanet etmemekti.
Şehr-i Emin olmak; bir şehrin güvenilen idarecisi olmak; İdare ederken Hazreti Ömer gibi adil, Hazreti Ebubekir gibi sadık, Hazreti Ali gibi vefalı ve yiğit olmaktı.

Şehr-i Emin olmak;  bir şehrin halkına hizmet ederken hakka, hakka hizmet ederken de halka hizmet ettiğini bilen olmaktı.

Şehr-i Emin olmak; sevilmek, sayılmak, hissedilmek, hmekti.

Şehr-i Emin olmak; şehirden emin olan, kendinden de emin olunandı.
Nede güzel bir bakış ve ne kadar derin bir sorumluluk bilincinin hâkim olduğu hassasiyetler saklıymış bu tanımda. Ama nedense artık kullanmaz olduk bu tanımı. Hiç aklımıza gelmez oldu. Daha modern tanımlamalarla kendimizi ifade etmeye çalışır olduk. Ama sonuç hiçte beklediğimiz gibi olmadı. Sebebi bence bize ait olan kavramlardan uzaklaşmış olmakta, bize yani özümüze yabancılaşmakta yatıyor.
İşte tamda bu nedenle artık bu kent yürekten insanlarını arıyor.
Kendini en samimi duygularla ve çıkarsız, hesapsız saf niyet ve düşüncelerle sarmalayacak yiğitler istiyor.
Bir ananın evladını kucakladığı gibi menfaatsiz karşılıksız, halkını kucaklayacak adamlar bekliyor.
Memleketin ortak menfaatlerine, halkının yüreğine dokunan,  karnına haram lokma dokundurmamış, işin mahiri Van'ın sevdalısı liderlerini arıyor.
Neden mi?  Çünkü bu şehir çok acı çekti. İşin ehli olmayanlar tarafından çok yıpratıldı.
Van özelinde yaklaşan yerel seçimlerde tekrar aklıselim olarak düşünmek zorundayız bence. İdeolojik hesapları mı önceleyelim yoksa evimizin, mahallemizin, okulumuzun, çocuğumuzun, torunumuzun en iyi şartlarda yaşamasını önceleyen, hesap soran ve sorgulayan bir gelecek mi inşa edelim?
Bizleri sarmalayan endişelerinden kurtulmalıyız artık.
Bu şehirde gelecek endişesi taşıyanların endişelerini giderecek yeni bir yönetim oluşmalı!
Bu anlayış ya devlet eliyle olur, yâda siyasi partiler eliyle. Ama tüm yapılacaklar bu kentin yarınları için olmalı. Her türlü riskler alınmalı. Aksi halde herkes başını taşlara vurur ve geriye düzeltecek zaman kalmaz.
Varsın tüm yazan çizenler hesabını yapsın. Biz biz olduktan sonra, sıratı müstakimden kaymadıktan sonra her şey boş gelir. Hesapların üstünde hesabı olan Allah var! O ALLAH 'ki bize yeter.
Yeter ki biz doğru olalım.
Açık yüreklilikle ifade ediyorum dostlar! Artık insanlık tarihi boyunca medeniyetlere örnek olmuş, güneşi bağrında ağırlamış kadim kent Tuşba'nın ideolojik hesaplardan daha fazlasını hak ettiğini söyleyebilen Van evlatlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Seçim zamanlarında hep tekrarlanan söz yine tekrarlanmaya başladı.
-Kim olmalı?
Kulisler şimdi bu soruyla ve her kafadan çıkan cevaplarla yankılanıyor.
Herkes kendi penceresinden bu sorunun cevabını veriyor ve çevresindekileri de ikna etmeye çalışıyor.
Peki, gerçekten kim olmalı?
Nezaket sahibi, çizgisi belli birine göre ideolojik bakışı ve takıntısı olmayan, yoksulun, kimsesizin, hemşerisinin derdiyle dertlenmiş, ona yardım edebilme iştah ve hevesine sahip herhangi bir Vanlı.
Sistem ve düzen bozuksa düzeltmeye çalışan, devletini seven, ülkesinin bozulmaması için birikimi olan ve yeri geldiğinde her şeyini ortaya koyan bu şehrin bir yiğit evladı yâda evlatları olmalı.
Sadece bir kişi değil. Çok büyük bir ekip olmalı.
Bu kenti adilce yönetmeli.
Halkta oy verdikten sonra hem oy 'unun takipçisi olmalı, hem de oynanan oyunların farkına varmalı.
Aslında istediğimiz ve aradığımız çok fazla bir şey değil.
 Yeter ki bizler Van olarak, Vanlılar olarak birbirimize tuzak kurmayalım. Her isme bir mazeret bulmayalım. Dedikodu ile haset edip birbirimizi yıpratırken aslında Van çocuklarının, torunlarının gençlerinin geleceğini karartmayalım.
Erzurum olalım, Malatya olalım, Elazığ olalım.
Tuşba varken Erzurum yok, Malatya yok, Elazığ yoktu.
Lakin bizlerin kulisleri, dedikoduları ve içimizden her çıkanı yıpratmaları yüzünden Van hakkettiği yerden çok geride kaldı dostlar.
Bir dostun zahmet buyurarak nezaketle dediği gibi eğer böyle devam ederse Hurriler, Kral Sardurlar, Selçuklular bilse kahrolurlar dostlar...
En önemlisi Van'lı atalarımız bu halimizi görse kahrolurlar.
Hep birlikte nezaketle, tarihimize ve kentimizin Şeref'ine yakışır tercihlerle devam diyelim.
Şehrimizi "ŞEHR-İ EMİNLERE" teslim edelim.

YORUM EKLE

banner29