AMAN DİKKAT! DEĞİŞİM RÜZGARLARI MI DEDİNİZ…!?

Nereden başlasam bilemiyorum.
Zihnimde o kadar parça parça mesele var ki. O parçaları bir araya toplasam, konuya parçacımı yaklaşırım diye düşünürken sonunu inşallah toparlar, meramımı anlatırım okuyucularıma diyorum.
Öncelikle 31 Mart sonrası ülke ve yerelde siyasetin gerginliği ortamı kasıp kavuruyor. Neredeyse son on gündür herkesin ilk gündem maddeleri yerel seçimler, sandıktan çıkan sonuçlar, partilerin itirazları, YSK kararları ve tabiki mazbata. (Mazbata konusu belki de ilk kez bu kadar seçmen ve siyasetle ilgisi olmayan 7 den 70'e herkesin artık çok tanıdık olduğu bir konuya dönüşmüş oldu.)
Bu süreçte kimi tansiyonu yükseltmeye çalışıyor, kimisi de yasalar ne derse ona uyacağız diyor.
Ülke genelinde ise seçim sonuçları üzerinden bilinen düşmanlar ve onların gizli maşaları/elleri tarafından ciddi bir kaos ortamı oluşturulmaya çalışılıyor.Seçimden öte başka hesapları olanlar seçimleri bahane ederek;
-"Fırsat bu fırsat, nasıl bu ülkeyi böler ve iç savaş çıkarırız" diye hesaplar yapıyorlar.
Ama içte ve dıştaki tüm bu kirli ellerin bütün hevesleri inşallah kursaklarında kalacak. Bu çirkin hesabın içinde olanların bütün oyunları kısa zaman sonra güvenlik güçlerimizin yapacağı operasyonlarla ortaya çıkacak inşallah. Hem de tüm işbirlikçilere ait delilleriyle beraber.
Gezi olaylarında nasıl;
-"Mesele ağaç değil, daha anlamadınız mı?" diyen hain işbirlikçilerin söylemlerinde olduğu gibi ülkemizi parçalamak için nasıl fitnece oyunlar oynandığını herkes görecek ve
-Yapmayın, oyuna gelmeyin! Kışkırtmalara kulak asmayın. İçeriden ve dışarıdan ülkemize zarar verenlerle el ele vermeyin! diyenlerin haklı haykırışlarının bir komplo teorisi olmadığını da hep beraber öğrenmiş olacağız.
Bu önemli tarihi dönemeçte ben yine aklı karışan, aldatmacalara kananlara herkesin kazanacağı kardeşlik ortamı varken herkesin kaybedeceği bir yola sakın ha başvurmayın derim.
Diğer taraftan ilimiz Van'da KHK kararı ile göreve başlayan belediyelere HDP'lilerin gösterdiği tepkiyi de anlamış değilim.
Başka illerde KHK kararı ile HDP'ye geçen belediyeyi alınca bir sorun olmuyor, hak ve adalet oluyor da HDP'nin almadığı illerde adaletsizlik oluyormuş. Bu ne yaman çelişki Allah aşkına.
Tam sekiz ay önce Sayın Cumhurbaşkanımız;
-"Suça bulaşan, terörle iltisaklı kimseler aday gösterilir de belediye başkanı olursa KHK kararları devreye girecek, görevden alacağız yâda kayyum atayacağız" diye defalarca uyarılarda bulunmuştu.
HDP ise nedense nerede suça bulaşmış insanlar varsa inadına gidip o adayları bıraktı.
HDP'nin içinde devletini, memleketini seven suçsuz hiç kimse yok muydu aday bırakılacak? Neden bu konuda gerekli hassasiyeti göstermediniz?
-"Mesele üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek" olduğu için nasıl kaos ortamı oluştururum diye gizli hesaplar peşinde koşanlar ve tabana da;
-"Bakın bize haksızlık ediliyor, hakkımızı vermiyorlar" gibi şiddet ortamı oluşturmak için fırsat kollamalar, ayak oyunları kurgulamak mı asıl niyetiniz?
Nitekim Van'ın Çaldıran ilçesinde küçük bir grubun yaptığı eylem ve gösterilerde eylem yapan gençlere polisin müdahalesine gerek kalmadan ilk müdahaleyi gençlerin babalarının yapması, tekme tokatlarla evlerine alıp götürmeleri son derece önemli ve düşündürücü. Ailelerin bu tepkileri tüm topluma ders niteliğinde.
Diğer taraftan Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan'ın görevi devralmasının ardından yayımladığı ilk genelgeyle adeta korku imparatorluğu oluşturacağının ve intikamcı bir tutum sergileyeceğinin sinyallerini daha şimdiden vermeye başladı bile.
Bedia Özgökçe Ertan göreve başlayıp, nefes almadan ilk iş olarak Van Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürlüğü'ne nedense çok acil bir şekilde, yangından mal kaçırırcasına müdahale etti. Basın Yayın Müdürü ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fatih Sevinç'i Makine İkmal Daire Başkanlığı emrine sürgüne gönderen HDP'li Bedia Özgökçe Ertan, aynı birimde muhabir olarak çalışan gazetecilerin bir kısmını da İtfaiye Daire Başkanlığı emrine sürgün etti.
HDP'li biri çalışan farklı bir görev yerine verildiğinde kıyametleri koparanların ilk icraatı basın çalışanlarının kendi işinin dışında bir yere sürülmesine ne diyecekler acaba? İnsan hakları abidelerinin samimiyetlerini hep beraber göreceğiz bu süreçte.
Demem o ki bu hiç olmadı Bedia Hanım!
Zaten seçim kampanya sürecinde tek bir projeyle kendinizi bu topluma anlatmamış, etnik bir siyaset dili ile tabanınızı motive etmeye çalışmıştınız.
Geçmişten dersler çıkarmak gerekmez mi?
İdeolojik siyasi manevraların, çıkışların, sırf birilerini memnun etme gayretinin artık bir tarafa bırakılması gerekmez mi?
Ama anlayacağınız büyük hizmetler şimdiden başladı! Tabi ki kiminle çalışacağına kendisi karar verecek, ilk basından başlaması daha önceden kurgulanmış kin nefret intikamcı bir ruhun öfkesi olduğu belli. Yani ucuz bir hesap.
Kayyımların atandığı süreçte görev alanları özellikle Kürt kökenli olan yöneticileri hainlikle suçlayan HDP'liler belki şimdi onlara yeni görevler verecek, tecrübelerinden faydalanacak ve kısa zaman sonrada görevden uzaklaştırılacaklar.
Şimdi HDP'li belediye başkanlarını gidip ziyaret etsem mi etmesem mi diye içinde çırpınan ve kıvranmaya çalışan insanları da görür gibiyim…!
Kimisi nezaketen, kimisi günü kurtarmak, kimisi bir yere gelmek için HDP'li başkanların etrafında fırfıra gibi dönmeye başlamışlar mı?
Kim bilir şimdiden belki her dönemin adamları kendilerine çeşitli görevlerin verilmesi için ilişki kurmaya başladılar bile! Hem de ikna edici süslü sözlerle.
-"Biz ekmeğimizin peşindeyiz, kim bize ne görev verirse onu yaparız. Devletimiz ne derse oradayız. Partimiz nerede görevlendirirse onu yaparız. İrade ne emrederse baş göz üstüne" güzellemeleri ile kaymak peşinde olanları da göreceğiz bu süreçte.
Dört tane Türk bayrağını kayyım döneminde eline alıp işe gidenleri de bu süreçte göreceğiz. Acaba neyle, nasıl işe gidip gelecekler?
Kafalarında bin tilki dolaştıranların hesapları hiçbir zaman bitmez.
Ama unutmayın Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın hesabı daha büyüktür.
Bu arada bir hatırlatmayı da yapayım belediye başkanı olan Ak Partili sayın başkanlar, istişareyi dikkate alın. Tecrübeli insanlarla fikir alışverişinde bulunun. Başarılı belediyelerle diyalog geliştirin. Belediyecilik tecrübesi olan Sayın Vali Bilmez gibi deneyimlerden faydalanın derim. En önemlisi de ahbap çavuş ilişkisi ile hem kendinize hem de kentinize kirli ilişkilere girerek zarar vermeyin.
Sandıktan çıkan sonuç belli. Bu süreçte size emanet edilen makamlar ağır bir sorumluluğu da omuzlarınıza yüklemiş oldu. Bu halkın yıllardır biriken önemli sorunlarına kalıcı çözümler sunmak için gerekli hassasiyeti ortaya koyun. Zaman su misali akıp giderken geride gök kubbede hoş bir sâda, dua ve ahirette ise verilebilecek bir hesabınız ve Allah'ın rızasına talip olun!
Görevlendirmelerde;
"-Onun adamıdır, bunun adamıdır diye hatır gönülle önemli yerleri doldurmayın işi ehline liyakati esas alarak davranın."
Teşkilatlarınızla iyi ilişkiler içinde olun. Saygıyı, sevgiyi, merhameti göz ardı etmeyin. Halkla iç içe tevazu, samimiyet ve gayretle hizmet edin.
"-Memleket işi, GÖNÜL işi" diye seçim döneminde sahada gezmiştiniz ya! Şimdi bu iddianızı ispatlama zamanı.
Gece gündüz demeden ülkesi, milleti ve ümmet adına ter döken liderinize layık olma vakti!
Son olarak en temel ilkeniz ADELET olsun.
Adalet olsun ki hem Van hem de Türkiye kazansın.