Gündem

Dilipak: Ailesiz bir toplum arzuluyorlar!

        Kongre Salonunda düzenlenen konferansa yoğun bir ilgi oldu. Birçok kişi konferansı ayakta izlemek zorunda kalırken, bazı davetliler de konferansın olduğu bölümün dışından takip etmek mecburiyetinde kaldı.
Vanlı İmam Hatip Muhammed Sizcan’ın Kur’an tilavetiyle başlayan program öncesi söz alan Van Sivil Dayanışma İnsiyatifi Dönem Başkanı Ali Ramazan Güler, yaptığı açılış konuşmasında “Temel amacımız hayra motor, şerre fren olmaktır. Bugünkü düzenlemiş olduğumuz programda da İstanbul Sözleşmesi bir şer olarak görüyoruz. Bu şerre karşı neler yapabiliriz, bu anlamda bu programı düzenledik” diye konuştu.

 


        DÜNYANIN GİDİŞATI İLE İLGİLİ KAYGILARA DEĞİNDİ
Ardından söz alan Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, dünyanın gidişatı ile ilgili kaygıları dile getirdi.
Bazı ülkelerde artık cinsiyet kavramının yasalarla ortaya kalmaya başladığını dile getiren Abdurrahman Dilipak, söz konusu durumun Fransa’da yasalaştığını anlattı.
Birilerinin büyük oyunlar kurduğunu, bu oyunlara karşı herkesin çok dikkatli olması gerektiği uyarılarında bulunan Dilipak, “Biz sağcı-solcu, Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye birbirimizi yerken, birileri hepimizi yemeye hazırlanıyor. Kadınlarımızı, çocuklarımızı, kızlarımızı… Bakın annesi erkek, babası kadın olan çocuklar doğuyor. Taşıyıcı anne karnında büyüyen çocuklar. Fransa’da yasa çıktı. Artık kadın, erkek tanımı yok. Bu tanım olmayınca, hamama da birlikte girilebilecek. Allah muhafaza. Bunlara hazır mısınız?” ifadelerini kullandı.

 


        Aile mahkemelerinin son yıllarda yoğunluk yaşadığına dikkat çeken Dilipak, “Aile mahkemelerine bakıyor musunuz. En tartışmalı yerler buralar. Bütün aileler kavgalı. Gençler de sonu mahkemelerde bitecek evliliklere çok önem vermiyorlar. Çocuk da yapmıyorlar. Başlarına bela mı olsun? Köpek besliyorlar” ifadelerini kullandı.

 


       “KADININ SÖZÜ ESAS ALINMAYA BAŞLANDI”
Yaşamdan gerçek olaylar anlatarak konuşmasını sürdüren Dilipak, “Yaşanan gerçek bir olaya değinelim. Adamın biri hanımından zaten şüpheleniyor. Bir gün evine geliyor. Kapıyı çalıyor, açan yok. Hanımının evde olduğunu biliyor ve bekliyor. Hanımı da kocasının geldiğini anlayınca polis çağırıyor. Diyor ki ben evde arkadaşımla muhabbet ediyorum, kocam beni kapıda bekliyor. Yanlış anladığı için beni öldürebilir, ben kocamın uzaklaştırılmasını istiyorum, diyor. Mahkemeye çıkarıyorlar, mahkeme de ailesinin geçimini sağlaması için adamın parasını ödemesine karar veriyor. Kadın da diğer erkek arkadaşıyla, adamın evinde rahat rahat yaşamaya devam ediyor. Adam üç ay sonra hakime gidiyor, diyor ki, ‘Hakim bey, ben karısını aldatan adamın parasını ödeyen bir pezevengim. Bunun yasal güvencesini de siz hazırladınız’ diyor. Ne yapacaksınız şimdi? Rezalete bakın. Bu İstanbul Sözleşmesi’nin 19 maddesi var. Hepsi de birbirinden sıkıntılı. Bu sözleşme İstanbul’da imzalandı. Ev sahibisiniz. Bunun için Aile Bakanlığı kurdunuz. Paralar dağıtıldı, yenildi. Hatta o paralarla konferans yapılmış gibi, reklamlar verilmiş gibi düzmeceler yapıldı. Hatta hiçbir şey yapılmamış ve fotoğraflar çekilerek, etkinlik yapılmış gibi gösterilmiş” diye konuştu.

 


          “AİLENİN İÇİNE FİTNE SOKTULAR”
Toplumdaki aileler arasında yaşanan tirajikomik olaylara işaret eden Dilipak, “Geçenlerde bir valinin başından geçen bir olay oldu. Vali hanımı ile anlaşamıyormuş. Hanımına demiş ki, ‘Gidelim bir psikoloğa, seni de dinlesin, beni de, çözelim bu işi’. Kadın hemen başka bir kadın derneğini aramış, kocasını şikâyet ederek, ‘Kocam bana psikolojik baskı yapıyor’ demiş. Vali evden uzaklaştırılmış. Allah korusun ailenin içine fitne soktular” ifadelerini kullandı.

 


             Amerika kıtasının, dünyadaki kara parçasının üçte biri kadar olduğunu anlatan Dilipak, “Amerika 1500’lü yıllarda buralara yerleşti. Dünyadaki dört büyük ırktan biri olan Kızılderilileri öldürerek, yok ederek oraya yerleşti. Bize insan hakkı dersi veriyorlar, soykırım kınaması yapıyorlar. İnanılmaz katliamlar yaptılar. Hastalanan zencileri canlı canlı denize attılar. Büyük gemilere, büyük toplar yerleştirdiler. Çin ve Hindistan’a saldırdılar. Kendilerine servet inşa ettiler. Kendi aralarında yüz yıl savaştılar. Gittikleri yerde sadece altın, elmas, gümüş getirmediler. Orada çalışacak köleler oluşturdular. Oradan getirdikleri kitapları tercüme ederek, sözde batı medeniyeti oluşturdular. Rönesans… Biz ise 1800’lerde Tanzimat’la Batılılaştık aslında. Kendi değerlerimize yabancılaştık” dedi.

 


          “YENİ DÜNYA DÜZENİ İÇİN ÇOK YENİ BULUŞLAR SÖZ KONUSU”
Son yıllarda yeni bir dünya savaşının safhasında olunduğunu anlatan Dilipak, “Bu düzenin sürdürülmesi için savaşlar çıkarılıyor. Vekalet savaşları var artık. Suriye’nin başına gelen, bizim başımıza da gelebilir. 1500’lü yıllarda dünya nüfusu 450 milyon civarındaydı. 1700’e gelindiğinde sadece 50 bin arttı, 500 milyon oldu. O kadar çok insan öldü ki, neredeyse nüfus artmadı. Şimdi ise 7 milyar oldu. Bu nüfusu yönetemiyorlar, o yüzden bu nüfusun azalması lazım. Teknoloji ilerliyor. Her an herkes atom bombası üretebilir. Şimdi yeni bir dönem başlıyor. Humanoid diye insansı bir robot gelişiyor. Humanoidler, insanın yaptığı her şeyi, insandan çok daha hızlı ve fazla yapıyor. Bir avukatın 10 yıllık davasını birkaç saatte yapabiliyor. Mesai yok. Vergisi, yok, sigortası yok. İtiraz etmiyor. Size gerek yok. İnsana gerek yok. Şu anda Suudi Arabistan’ın BM’deki Büyükelçisinin asistanı humanoid. Sadece insan değil. Önceki gün, İtalya’daki bir vatandaş, humanoid ile evlendi. Bunları ülkenize almazsanız, hiçbir ülke ile rekabet edemezsiniz. Para almadan çalışıyorlar. Yeni dünya düzeninde cyborg ortaya çıkıyor. Robotumsu insanlar. Sizin beyninizi kullanan insanlar. Mesela raspberry diye bir şey icat edildi. Yakana tak telefon ve kamera olarak kullan. Ruhsuz insanlar oluşturuyorlar. İnsan gibi düşünen, zekası artırılmış, sindirim ve bazı özellikleri hayvanlar gibi olan robotlar üretiliyor. O yüzden her şeye hazırlıklı olmalıyız” dedi.

 


         “HERKESE BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR”
Yeni düzende sıkıntılı olaylarla karşılaşmamak, hilelere yenilmemek için herkese önemli görevler düştüğünü anlatan Dilipak, “Bakın gelecekteki humanoidlerin sanalda şu an internette başladığını görüyoruz. Yakında okulların bile değeri kalmayacak. Uzaktan eğitim, sanal eğitimler olacak. Sanal ticaretler başlıyor. Ali Express var biliyorsunuz. Sizlerden de alışveriş yapanlar vardır. Bir dolara Çin’den çorap alabiliyorsunuz. Beğenmezseniz, yenisini yolluyor. Siz buradan Ankara’ya dilekçe yazsanız, 7 lira masraf alıyor. Adam Çin’den bize bir dolara cep telefonu kılıfı ve koruyucu ekran yolluyor. Ben onu İstanbul’da Tahtakele’de almaya çalışsam, iki üç araç değiştirsem, ulaşım parası daha çok tutar. Ali Express’in günlük satışı, kırk milyar dolar. Biz 10 milyar doları bile toplayacak olsak, bu salon almaz. Bakın bitcoinler geliyor. Adam diyor ki, senin devletinin merkez bankası benim kadar değil. Türkiye’nin yıllık bütçesi 250 milyar dolarlık bütçesi. Bu adam yılın yarısında bu kadar parayı çıkarıyor. Hangi ülkenin paraya ihtiyacı varsa karşılıyor” ifadeleri kullanılıyor.

 


          “NÜFUSUN AZALTILMASI İÇİN ÇABALIYORLAR”
Tüm bu anlattıklarının evlilikle alakasını dile getiren Dilipak, “Şimdi uluslararası sistem nüfusun azaltılmasını istiyor. Ailesiz bir toplum oluşturulmak isteniyor. İstanbul Sözleşmesi bu hedefe yöneltiyor. Bu sadece evliliğin engellenmesi ile de olmayacak. Giyecekten, yiyeceğe her şeyi planlıyorlar. Bakın hanımların giydiği bu dar strechler var ya, belli bölgelere kan gitmiyor. Ya düşük yapacaklar, ya sakat doğuracaklar, ya da kısır olacak. Spor bunun aracı. Öyle hareketler yaptırıyorlar ki, kadın artık doğuramayacak. Paketlenmiş ürünlerin çoğu östrojen sonucu erkeği, kadınsılaştırıyorlar. Şekerli ürünler çok zararlı. Günde kırk bardak çay içip, hepsine şeker atmak da ayrı bir sıkıntı. Bakın ben 15 günü geçti hala gribim. Bu gribi eskiden hemen atlatıyorduk. Düşünün domuz gribi domuzda çıkan bir şey değil. Domuzluğa bakın. Kuş gribi çıkınca bütün tavukları yok ettiler. Aşısını da iki ayda çıkardılar. Bunları niye anlatıyorum. Bakın bizi her alanda vuruyorlar. Bir yıl çıkmayan ruj yaptılar. İslam nüfusunu savaşla azaltacaklar. Yakın bir gelecekte İran ve Suudi Arabistan arasında savaş çıkaracaklar. Hindistan ve Pakistan arasında ayrı bir savaş çıkaracaklar. Bizi bize kırdıracaklar. Boko haramlar, Deaşlar bunun için çıkarıldı. Gıda, spor, bizi her yerden vuruyorlar” dedi.

 


         “AİLEMİZDEKİ BİREYİ BİLE BİZE KARŞI KULLANIYORLAR”
Yeni dünya düzeninde aile içindeki bireyi kontrol ederek, canlı bomba olarak aileye karşı kullanmaya başladıklarını belirten Dilipak, “Mavi Balina oyunu diye bir şey çıkardılar. Evdeki çocuğu kontrol edip, aileye, babaya karşı bile kullanabiliyorlar. Emperyalizm bu nüfusu yönetemediği için her yoldan denemeler yapıyorlar. Bakın insanlar deist oluyor. Özellikle Türkiye’yi rol model olarak dünyaya tanıtmak istiyorlar. Bizim üstümüzden her şeyi test ediyorlar. Yediğimiz ve içtiğimizle bunu büyük oranda başardılar. Şu cep telefonlarını arka cebimize koyduğumuzda, birkaç yılda zaten kısırlaşıyoruz. Kısırlaşma oranları son yıllarda çok arttı. Türkiye’ye gelen ucuz telefonların çoğunda radyasyon oranı çok yüksek. O yüzden her tarafa Kenevir ekilmesi lazım. Kenevir radyasyonları önlüyor” şeklinde konuştu.

 


          Neslinin korunmasının birinci yolunun aile olduğunu hatırlatan Dilipak, “Büyük aileyi korumak lazım. Dedesiyle, nenesiyle, halasıyla, amcası, dayısıyla aileyi korumak lazım. Gelin kaynana kavgasını ne yapacağız? Biz haktan yana olacağız” dedi.
Konuşmasını Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden örnekler vererek sürdüren Dilipak, konuşmasını tamamladıktan sonra büyük alkış aldı. Birçok kişi kendisiyle fotoğraflar çektirirken, yine davetlilerin çoğu da kendisine ait kitaplardan aldı.
Söz konusu programa; Vali Yardımcısı Faruk Bülent Baygüven, Van SDİ Sözcüsü Ali Ramazan Güler, Memur Sen İl Başkanı M.Ali Uca, Akademisyenler Derneği Başkanı Prof. Dr. Musa Gençcelep, Diyanetsen Şube Başkanı Nurullah Arvas, Hak ve Kardeşlik Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Naki Erdemir, MÜSİAD Şube Başkanı Salih Bakan ve çok sayıda davetli katıldı.Van Bölge Gazetesi