ARTIK YAZABİLİRİM...

  Genç biriydi o zaman Zahir Soğanda.
   28 Şubat sürecine gireceğimizin belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı.
   Henüz merhum Erbakan iktidar edilmemişti. Bütün baskılara rağmen merhumun iktidarının ayak seslerini görüntülerle ekranlardan görüyor ve duyuyorduk. Hürriyet gibi bir gazeteden aleyhte yayın yoluyla Erbakan merhumun iktidarını görüyorduk.
Her şehirde özellikle başörtüsü üzerinden hanım kızlarımıza baskılar arttıkça artıyordu.
   Biz Van’da baskıları sonradan vekil etme gafletine düştüğümüz vali Mahmut yılbaş zamanında başladığını gördük Mahmut yılbaş PKK nın 92 nevroz şehiriçi teröründen hemen sonra atanmıştı mürteciler adı altında dindarlara baskıların dik alasını gösteriyordu.
Fakat şehrin dinamikleri sapasağlam yerinde olduğu için bu baskıları püskürtme imkanı oluyordu.
   Bunları birebir yaşadığımız için baskıların püskürtülmesi görevinde toplumun her kesimiyle ilişkimiz olmuştu. Hukuki konularda kızlarımızın okul ve işyerlerinde yaşadığı sorunları gidermek için avukat ihtiyacımız olduğunda ilk başvurduğumuz kişilerden biriydi Zahir Soğanda.
   25 sene önce başlayan bu süreçte istifade ettiğimiz bir kaç genç avukattan birisiydi.
 İmam hatipliydi. Genç ve dinamik biriydi. Lise ve üniversiteyi bin bir sıkıntıyla okumuş ve mezun olarak hizmete fırsat bulmuştu.
   Bu hizmetini ilk olarak başörtüsü zulmünde göstermişti. Durumu ne olursa olsun başörtüsü zulmüne maruz kalmış kızlarımıza karşılıksız yardımda bulunuyordu.
   Solculara karşı Van barosunda mücadele etti bazen sıkıntı çekti bu seçimlerde, kendisine yardım ettiğimi hatırlıyorum onun haberi olmadan.
  Çünkü baro şehir barosu olmaktan çıkmış sol örgütün yan kuruluşu haline gelmişti.
   Zahir soğanda o aralar bu ideolojiye karşı mücadele vermişti, bizde toplumsal yönelimlerin akışının sol bidona akmaması adına destek vermiştik. Sanırım kazanmıştı da fakat imam hatipli avukatlar ortaya çıktığı gibi ideolojik takıntılı solcularda avukat olmuştu. Baroda denge şehir barosundan öteye taşınmış ideolojisini önceleyen ve pkk baskısından korkan türedi tipler üretmişti.
Zahir Soğanda’yı bu iki meselede görmüştüm fakat adı şimdi bir yerlerde akpartili olarak geçen türedi korkak tipler o zaman pkk ve para şemsiyesine sığınmışlardı. Şimdi ortalarda olanlar o gün yoktular ama zahir soğanda ve bir iki dostumuz vardı. Dünün pkk ve para sevicileri bugünün rantiyeci çevrelerini oluşturmuş ceplerindeki para ve gençlerin kendilerini tanımamasının verdiği hazla iktidar partisinin il başkanlığına isimlerini yerleştiriyorlar.
   Zahir Soğanda’yı en son 15 temmuz akşamlarında gördüm. Siyasetçiydi. Hak ve tavırlarında beni irrite eden yönleri oldu şakın hem partisinin gelecek seçimleri kazanması ve hem de içinde bulunduğu ortamın icabı hep saygılı davrandım. Allah var irrite ettiği davranışlarını kasti, incitmek için yapmamıştı. Tavrı şahsiyeti böyleydi ve ona olağan geliyordu.
   Biz yüreği közde pişenlerden olduğumuz için sabrımızı abiliğimizi hep gösterdik ve ondan da hep saygı gördük ve son vefasınıda son bildirisinde gördük. Hepimizin eksikliği olduğu gibi onunda beşeri zaafları vardı ve biz kardeşimizi hep saygıyla karşıladık. Küçük kardeşimiz olarak değil Van akparti il başkanı olarak hep saygıyla karşıladık. Hak ettiğine inandığımız övgüleride yaptık.
   Bu kardeşiniz Ak Parti kuruluşundan itibaren il başkanlığı yapmış olanların tamamını tanımaktadır.
Yekta beyi ticaret odası öncesi ve sonrasında, merhum Ebubekir Gülaçar beyi geçmiş siyaseti  ve ailesiyle, Mustafa beyi geçmiş ideolojik tutumu ve ticaretleriyle, vesim beyi kurucusu olduğumuz Biltaş sürücü kursunda birlikte çalıştığımız dönemleriyle, Abdullah beyi pek tanımam ona imam hatipli olması sebebiyle güvenmiştim sadece o yönüyle hatırlıyorum.
   Kısacası her akpartili yöneticiyle öyle veya böylemuhataplığımız olmuştu. Hepsi kendi dönemlerinde az çok işlere imza atmış fakat pkk’nın toplumsal değişme yaptığı etkilerin ve Ak Parti il yöneticilerinin ve vekillerinin idealizm noktasındaki eksiklikleri -ki bunun başında iktidar nimetlerinden istifade için gayrı meşru yolları meşru hale getirmek vardı- akpartinin Van’daki siyasi başarısını geriletti.
   Soğanda bu gerileme döneminde il başkanı oldu. Öncesinde Burhan bey döneminde belediye meclis üyeliği yapmıştı.
İlimizin değişen dokusu ve pkk terörünün en etkili olduğu, yöneticilerinin öldürüldüğü bir zamanda görev aldı. Vebana göre Ak partili yönetimlerinin başarılı dönemini yaşattı.
   İl Başkanı olduktan sonra hemen hemen hiç görüşmedim temmuz geceleri hariç. Hiç bir işim ona düşmedi. Sadece bir defa bir işimi ona telefonla anlattım o da olmadı işim bozuldu yapılmadı bu da temmuz gecelerinden sonra oldu. Kısacası anlattığım zahir soğanda beyle ne siyasi ve ne de ticari bir beraberliğim olmadı.
Biz müslümanlarız hakkı söylemekle mükellefiz. Bir kısım insan zahir beyle ilgili olumsuz şeyler yazıp çizdi, halkın bir kısmı dedikodu türünden üretimler yaptı
  Doğruda vardı iftira ve yalanı bol olanı da
  Biz olan biteni etrafı düşmanlarla çevrili bir oyukta kardeşine taş atıp yaralayan kısmıyla düşündük. Elimizdekini gerçek düşmanlara çevirdik hata etme ihtimali yüksek kardeşlerimize karışmadık.
Birileri bana hep, ‘Sinan bey Soğanda’ya hiç karışmıyorsun’ dediler
Ben de onların bir kısmına geçmişte sıkıntılı zamanlarımızda Zahir Soğanda’nın mert bir şekilde yanımızda durduğunu ve bu kardeşimizi düşmanların önüne yem olarak atma hakkımızın olmadığını söyledim.
Şimdi de aynısını düşünüyorum.
   1991 yılından beri yazı yazıyorum. Yüzlerce televizyon programı yaptım onlarca yıl millet Partisi İl başkanlığı yaptım.
Düşman hariç hiç bir yazım ve çalışmam kardeşlerime yönelmedi.
Büyük düşmanı bırakıp kardeşlerimize yönelik üretimleri makul bulmadım.
   Bendenize göre hatasıyla sevabıyla Ak Parti il başkanlığında Zahir Soğanda  yönetimi ve ilçe başkanlıklarıyla başarılı bir dönem geçirmiştir.
   Bilmediğim fakat hakkında üretilen dedikodularla veya gerçeklerle alakalı olarak diyorum ki;
   Mahşer var, hesap var. Her kul eliyle, diliyle ve diğer azalarıyla yaptıklarından hesap verecektir ve hesap gününün hesaba çekeni sadece Allah-u  Tealadır.