Tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkisi altına alan korona virüs hem yetişkinlerin hem de çocukların günlük hayatlarında önemli değişikliklere neden oldu. Salgın sürecinden en çok etkilenen gruplardan biri olan çocuklar, enfeksiyonun yayılması nedeniyle evden çıkmaları kısıtlandı. Bu tür önlemler salgının kontrol edilmesine yardımcı olurken, bir taraftan da çocuk ve ailelerinin günlük yaşam alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kaldı. Yaşanan bu durum ise özellikle çocukları ruhsal olarak etkiledi. Bölgede yaklaşık 3 milyon hastaya hizmet veren SBÜ Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde görevli çocuk ruh sağlığı uzmanları, salgın sürecinde etkilenen çocuklara yönelik bilgilendirmelerde bulunuyor.

   Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Doç. Dr. Sebahattin Çelik, çocuk ruh hastalıkları konusunda 6 uzmanla bölgeye hizmet veren tek merkez olduklarını belirtti. Korona virüs salgınında yetişkin yaş gruplarıyla birlikte evde kalmak zorunda olan çocukların da etkilediğini ifade eden Başhekim Çelik, “Korona virüs salgınında çocuklarımız da etkilendi. Enfeksiyon kapan çocuklar da oldu ama bu yaş gruplarında hastalık hafif seyrediyor. Van’da ağır çocuk hastamız veya kaybettiğimiz olmadı. Ancak çocuklar cephenin gerisinde çok etkindi. Çocuklar evde kaldıkları, oyun oynayamadıkları, sosyal mesafe kurallarına uydukları için ve aileleriyle ilgili endişeleri olduğu için çok etkilendi. Çocuklar ruhsal olarak salgından çok etkilendi. Süreçten etkilenmeye de devam ediyorlar. Bu durum muhtemelen gelecekteki hayatlarını da etkileyecektir. Bu yüzden ailelerimizin bilgilenmesi lazım. Bu işin uzmanı arkadaşlarımız da buradadır. Ailelere çok değerli bilgiler veriyorlar. Çocukların ruhsal olarak rahatlamaları için yardımcı oluyorlar” diye konuştu.

“Dijital hayata olan ilgi ve zorunluluk artmış”
  Pandemilerin tüm bireyleri fiziksel ve ruh sağlığını olumsuz etkileyen travmatik durumlar olduğunun altını çizen Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Adem Işık ise “Polikliniğime başvuran çocuklarda kaygı, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, öfke, sinirlilik, aşırı hareketlilik, ebeveyne bağımlılık, kardeş kıskançlığı gibi çeşitli davranış değişiklikleri, uykuyla, yeme ve eğitimle ilgili sorunlar, aşırı ekran maruziyeti, yetersiz fiziksel aktiviteye bağlı problemler yaşadıklarını görüyoruz. Korona virüs salgını sırasında çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürenin artmış olması da bu süreçte karşımıza çıkabilecek bir başka tehdittir. Pandemi sürecinde alınan önlemler sonucunda dijital hayata olan ilgi ve zorunluluk artmış, ekran başında geçirilen sürenin artması, ekranın sosyalleşme, eğlence ve oyun amaçlı artan kullanımı sonucunda sanal ortamda karşılaşılan riskler de pandemi döneminde bir hayli artmıştır. Pandemi sürecinde ekran kullanımının tamamen ortadan kaldırılması oldukça zor olsa da mümkün olduğu kadar sınırlanması, kontrol edilmesi, zararlı kullanımdan kaçınılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.