Hayat her yeni gün, her saat ve dahası her anıyla yenilenip zaman ve mekân içinde akıp gitmeye devam ediyor.
Bu haliyle hep yenilenen, yeni olan ve dünden veya biran önceden izler taşısa da farklı olan, özgün olan haliyle bize göz kırpıyor. Bu haliyle yenilenmek, tazelenmek, yeni bir sayfa açıp yola devam etmek kendisiyle birlikte birçok güzel ve hayırlı şeyi de beraberinde getirmiş oluyor.
Yenilenmek, değişmek aslında her şey için geçerli olan bir durum. Bu anlamda insan ve insana ait olan her şeyde zaman içinde yenilenmeli ve arınarak, duru ve pak bir şekilde hayat yürüyüşüne devam edebilmeli.
Mesela insan hayatının zorunlu bir sonucu olan siyaset gibi. İnsana ait olan, insan eliyle üretilen ve yine sonuçlarıyla insana en fazla etki eden siyaset bu açıdan yenilenmesi gereken en önemli sonuç. Konu yeni ise, yenilenmek ise bu çerçevede AK partide de kongre öncesi çalışmalar sürüyor.
Yani siyaset kurumu içinde son 19 yıl içinde Türkiye'de önemli izler bırakan bir siyasi hareket milletle kurduğu bağ ve sonrasında gelen iktidar ile bugüne kadar geldi. Güçlü ve karizmatik lideri Recep Tayyip ERDOĞAN ile yarınlara da emin adımlarla yürümek istiyor.
Öze dönmek, kuruluş ruhunu bugüne taşımak ve milletle tekrar en saf ve duru halle kucaklaşmak için kolları sıvayan Ak Parti yeni bir süreç yöneteceği yönünde net açıklamalar yapıyor.
Bir şeylerin yolunda gitmediği en yetkili ağızdan tekrar tekrar ve ısrarla ifade ediliyor. Ama konu siyaset, iktidar olunca yine ayakları kaydırma oyunları başladı. Gerçi Van'da ayak oyunları hiç bitmedi o da ayrı bir konu.
Klasik iktidar partisi olma nimetlerinden faydalanma senaryoları siyaset müptelalarının ağzını her zaman olduğu gibi yine sulandırmaya devam ediyor. Bu siyaset neme lazım bir şeyse giren bir daha çıkamıyor.
Hep aynı simalar ve aynı isimler ve hep aynı senaryolar varlığını sürdürüyor maalesef. Biz artık bu şürekâyı çok iyi tanıyoruz siyasete, ülkeye, AK partiye hesapsız zarar verdiklerini biliyoruz. İşte bu aynı yüzler yine aynı sözlerle allayıp, pullayıp süsleyip bu toplumun önüne çıkarılıyor. Adamların kafasında bin bir tilki dolaşıyor. Bu durum gördüklerimiz karşısında bizleri hep üzüyor.
Temiz, kirlenmemiş, liyakat sahibi insanlar dışarıda tutulmaya devam ediliyor. Tabi ki bu durumun birçok nedenleri var. Hatta siyasete girenlerin ağzından defalarca; "siyasete girdiğimden beri milyonlar harcadım" sözünü de çok duymuşsunuz.
Biz gerçeği biliyoruz klasik ifadeyle hiç kimse kaz gelen yerden tavuğu esirgemeden harcıyor.
Davamdır malımla canımla hizmet ediyorum diyenlerinde kişisel çıkarı için partiye, ülkeye, dava arkadaşım dediği insanlara fırsat bulduğunda gözünü kırpmadan ne kadar zararlar verdiklerini yola çıktıklarını nasıl harcadıklarını da iyi biliriz.
Biraz kendime, biraz çevreme faydalı olmak için birkaç yıl siyaset yapayım diyen insanları da duymuş görmüşsünüz.
"Bu ülkeyi, bu partiyi sen mi kurtaracaksın enayi misin, devletin malı deniz yemeyen domuz yâda keriz" diyenleri de yaşamın içinde duymayanınız yok sanırım.
Duymuşsunuz bu sözleri çok duymuşsunuz.
Birçok insanın bu sözler iliklerine kadar işlemiş. Ve bu sözler çok kirli siyaset ve kirli ilişkileri de beraberinde getirmiş malumunuz. Yine il, ilçe teşkilatlarından ya bazıları yâda hepsi görevden alınacak.
Bu göreve getirmeler ve görevden alınmalar hangi kriterlere göre yapılıyor ben hala anlamış değilim.
Görevden alınan adam hangi suçtan dolayı alındı? Hatalar mı vardı? Partiye, devlete, yaşadığı ile zarar mı verdi?
İyi yönetemedi mi?
Seçim mi kaybetti? gibi sorular hep cevapsız kaldı.
Göreve getirilen şahıslar hangi özelliklerinden dolayı getirildi? Bir önceki yönetimden kalan sorunları çözebilecek liyakate sahip mi? gibi onlarca sıralayacak sorularımız var.
Aynı durum milletvekilleri adaylıklarında da söz konusu. Milletvekilleri hangi ölçülere göre aday edildi ve hangi ölçülere göre vekilliği devam edilmedi? Görünen ve bilinen gerçek Van'da gelen gideni hep aratmıştır.
Koltuğa oturan değişime uğramış, koltuğun hakkını veren biri neredeyse çıkmamış bu garip şehirde. Bütün saygı hürmet insana gösterilmesi gerekirken bizde hep tersi olmuştur. Yani Van insanı siyasilere yaptığı işlerden, duruşundan, kimliğinden dolayı değer vermemiş oturduğu koltuktan dolayı o koltuğa kıymet vermiştir maalesef. Koltuğu kaybedenler eski değeri asla bulmamıştır.
Örnekleri ortadadır. Değeri, kimlik, kişilik ve duruştan değil de koltuktan almak erdemliler için ölüm kadar zor olsa gerek. İşte şuan böyle bir siyaset inşa edilmiş Van'ımızda.
Ne acı bir tablodur bu durum değil mi dostlar? Şeffaf hesap verebilirliği olan gelişmiş ülkelerde ve toplumlarda bunlar apaçık gerçeklerle anlatılmalı ve hesap verebilirlik ahlakı gelişmelidir.
Bizde aynı aileler, aynı insanlar üzerinden sığ bir çıkmaza sürüklenen siyaset mekanizması artık Van'ı yönetemez idare edemez duruma gelmiştir.
Bu gerçeklerle yüzleşilmediği için her dönem kamplaşmalar ve kutuplaşmalar yaşanmış beraberinde kaybedilen seçimler den hiçbir zaman sağlıklı dersler çıkarılmamıştır. Ancak bu kenti yönetemeyenler sadece günlerini kurtarmışlardır. Çünkü önemli olan onlar için aileleri olmuştur kimin umurunda ki Van batmış gelecek heba olmuştur.
Yani insanlar değişse ne olacak ki önemli olan fikirlerin değişmesi ve gelişmesi olmalıdır. Değişim düşüncede olmalı aynı profildeki insanlar değiştiği için bir adım ileri gitmiyor. Yeni yüzlerin artık Van'ı yönetmesi lazım.
Bilgi ve birikimi olan siyasette amatör ruhlu insanlarla yeniden yönetime ihtiyaç var.
Hem Van, hem de Türkiye'nin gelişmesi için bu şart. Şimdi yazacağım sözü alın bir yere kopyalayın kalsın. Yarın çok lazım olacak. Tekrar Van için karar vericileri uyarıyorum! Eğer bu ili doğru yönetecek politikalar üretmezseniz on yıl sonra asla bu şehre hâkim olamayacak kontrol edemeyeceksiniz.
Çünkü gelen genç nüfusun sayısı çok fazla. Haberiniz ola! Bilmem anlatabildim mi?
Son olarak 19 yıl sonunda kirlenen siyaseti çok iyi niyetlerle temizlemeye çalışsanız da bataklığı kurutmaya çalışsanız da maalesef bütün sinekler birbirine benzediği için daha doğrusu gözünüzde farklılaşma yaratılamayacağı için "kirliler" yine bataklıkta yaşamaya devam edecektir."
Vesselam!...