Öncelikle şunu söyleyeyim, batı bilimi, dünyayı daha iyi anlamamıza ya da daha iyi yaşamamıza imkân sağladığı için değil de, daha iyi silahlar ürettiği için kabul gördü. Dolayısıyla bu bilimin altında maddeci ve saldırgan uygarlık yatıyor.
Bu anlayışta büyük devletlerin hükümetleri insanlarını kendilerine bağlamak, onları korkutmak ve diledikleri işe sürmek için iki yola başvururlar.
Bir zamanlar teknolojik ve ilmi ilerlemenin neticesinde üçüncü dünya diye adlandırdığı ülkeleri kendi devletlerine, milletlerine boyun eğdiren Batı Medeniyeti bugün iflâs etmiştir, çökmüştür.
Temelinden sarsılmıştır. Kanun ve nizamları yıkılmıştır.
Milyonlarca muhtaçlar, işsizler ve açlar bu düzenin geçersizliğine, yetersizliğine şahittirler.
Toplumsal esasları, her yerde meydana gelen çarpışmalar, birbirini takip eden terör saldırıları, insanı insanlığı felakete götüren dehşet fikirler bu temelleri kökünden kazıyor.
Her ne kadar medya gücüyle saklamaya çalışsalar bile her şey gün gibi ortadadır.
Artık insanlık kendini nasıl tedavi edeceğini şaşırmış, yolunu kaybetmiştir. Toplantılar başarısızlıkla sonuçlanıyor, anlaşmalar çiğneniyor, belgeler yırtılıyor.
Artık adına (BM)birleşmiş milletler denilen yapı ruhsuz, nüfuzsuz bir bölge haline gelmiş kendi içinde bile istediği birliği kuramamıştır.
Bu yapı içinde yer alan dünyanın süper devletleri bir yandan yakıp yıktıkları ülkelerle barış sözleşmeleri imzalarken diğer yandan en büyük zulümleri işliyor, en büyük tokatları vuruyor.
Bütün dünya batının bu zalim ve tamahkâr siyaseti yüzünden, dalgalar arasında çırpınan, her taraftan kasırgalara maruz kalan, kaptanı şaşkın olan bir gemi gibi olmuştur.
Artık bütün insanlık azab çekmekte, acılar içinde kıvranmakta, huzursuz bir hayat yaşamaktadır…
Aç gözlülük ve materyalizm ateşleriyle yanıp kavrulmaktadır…
Unutmamamız gereken tek şey var o da, insanlığın hak din olan İslamın hak ve adaletine son derece muhtaç olmasıdır.
Ümmeti oluşturan ümmet bilincine göre hareket etmelidir ki, İslamın hak ve adaleti insanlığın perişanlık izlerini silsin ve insanları mutluluğa kavuştursun.
Unutmayalım ki, bugün batının gelmiş olduğu noktanın ezilmekte olan halkların rızalarının büyük payı vardır.
Batı bu şımarıklığıyla zulüm yapıyor, vurup kırıyor, insanları katlediyor tecavüz ediyor gözlerini öyle bir hırs kaplamış ki, adeta insanlıktan çıkarak ne yapacağını şaşırmış, başını sağa sola vuruyor.
Artık bütün bunların son bulması ve dünya insanlığının yeniden selamete kavuşması için Allah'ın sancağı altında gölgelenen, Kur'-an-ı Kerimin bayrağını elinde tutan, kuvvetli ve metanetli iman ordusundan destek alan Müslümanların liderliği ellerine geçirme zamanı gelmiştir. Her alanda bunun öncülüğünü yapabilecek olan da Türkiyedir.
Türkiye her alanda üzerinde oynanan oyunları birlik beraberlik içinde bertaraf etmelidir ki, böylece bütün dünya Müslümanların adalet ve rahmet idareleri altında rahata huzura kavuşmuş olsun.
Bunu iyi bilmemiz lazım dünyada her hastalığın çaresi vardır fakat aklı başkasından olanın çaresi yoktur. Tek çare vardır bizim kendi inancımız(İslam)
Kutsallarımız(Kitap-sünnet)
Kültürümüz(İslama ters düşmeyen gelenek göreneklerimiz)
Ve insanımız(Türkiye'de ve Ortadoğu'da yaşayan tüm halklar).
Bunlarla bütünleşilirse kokuşmuş iflas etmiş batının medeniyetin yıkılması mazlum halkların elleriyle olacaktır.
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.