- BEN DUVARI -

  Daha küçük yaşımızda, gözümüze güzel görünen her şeye, hudutsuz heyecanımızla el attık.
   Ve bizim, yalnız bizim olmasını istedik. Alınca sonra, kaptırmak istemedik hiç kimselere. Efsunlanıp, büyülenmiştik sanki.
Sürekli "O benimdir, dokunmasın kimse ona" naraları attık. Birçok insanoğlu gibi biz de, bir-iki tuğla parçasıyla 'Ben duvarı'nı inşa etmeye koyulduk.
   Her geçen gün duvarımızın büyümesini arzuladık. Her konuda hodbin, her konuda egoist davrandık. Hep, "BEN" dedik.
  "Ben dememiş miydim?" gibi sözleri hatırlatarak, yıllar sonra tesadüf eseri gerçekleşen sesli düşüncelerimizi, karşı tarafa haykırdık. Bilgide züğürt olmamıza rağmen, "Ben olmasam, olmaz bu iş" dedik…
   Ve her fırsatta, 'Ben duvarı'nı yükseltmeye çalıştık; çimentosundan çalarak da olsa…
   Başkaları nazarında belki de tasma gibi sergiledik, ziynet yapıp önemsiz başarılarımızı…
   Kimseye teveccüh göstermeden, -Ben'e hariç- yaşadığımızı, boşluklara tutunaraktan göstermeye çalıştık. Ve "Yıkılmadım ayaktayım" diyebildik sadece; gerisini getiremedik. Fakat her ne kadar biz hodbin davransak da, başkaları bazen iyi olabiliyordu…
   Boğulacaktık belki, bizi boğulmaktan kurtaranlara tutunup, onları boğaraktan kurtulmasaydık şayet…
   Ve kocaman puntolarla, "BEN" yazmıştık; terazisi paslı, "BEN DUVARI"mıza…
   Lakin yine de içimizde sapsarı bir şüphe belirliyordu; bir gün birileri bu duvarımızı yıkıp, "BİZ DUVARI"nı inşa edecek diye…
   Duvarımız yıkılsa bile düşüncelerimizin değiştirilemeyeceği belli. Çünkü yıkılan duvarın ardından, biz mutlaka şunu haykıracaktık; "O duvar 'BEN'imdi!"…
                            04 ŞUBAT 2002