BİR SAHİPSİZ ŞEHRİN ADIDIR VAN!

Bugün yine çok dertliyim dostlar. Derdimin adı, VAN.
Sahipsiz, boynu bükük, kimsesiz bırakılan bir şehir oldu Van.
Van, geride bıraktığı on binlerce yıllık medeniyet geçmişi sonrası sahip olduğu coğrafi, tarihi, kültürel mirasıyla geleceğe yürürken adeta sessiz çığlıklar atıyor, feryat ediyor. Bu sesi ancak Van'a ferasetle, insafla, vicdanla ve sorumluluk bilinciyle bakanlar, can kulağıyla dinleyebilenler işitebiliyor. Gerisi ise bakan kör, duyan sağır oluyor.
Nice medeniyetlere başkentlik yapmış olan Van bugün ülkemiz açısından da aslında tarihi önemini devam ettiriyor ve tarih yazılmaya devam ediyor. Tarih yazılırken zamanın içinde bizde akıp gittiğimiz için belki de tarihin yazıldığından habersiziz ama yine haberiniz olsun tarih içinde bulunduğunuz her an yazılmaya devam ediyor. Ve yine her an yaşananları kayıt altına alıyor. Hem de hiç silinmemek üzere.  
Dün; başı dik, kalkınan, medeniyet ve toplumların göz bebeği olan Van geçmişine yakışır bir şekilde ilgi, samimiyet ve vefayla buluşmuyor dostlar. Ve bu yaşananları asla hak etmiyor.
İlgililer yetkisiz, yetkililer ilgisiz olunca sorunlarda kaçınılmaz oluyor tabi.
Siyasilerin bir kısmı yetkilerini halkın verdiği vekâleti bütün gücünü kişisel çıkarları için ailesinin menfaati için harcarken, güzelim şehrimizin sorunları hep yerinde sayıyor.
Nede olsa önemli olan onların ailesi ve çıkarlarıdır. Van batmış kimin umurunda!
Oysaki böyle mi olmalıydı?
Bu şehrin kadirşinas, samimi, fedakâr, cefakâr halkına layık görülen bu mu olmalıydı?
Zamanı geldiğinde milletin kapısını aşındıran, kapı kapı gezip destek isteyen siyasiler bu şehrin haklarını korumak, sorunları çözmek için, halkı temsil etmek için istememiş miydi bu desteği?
Yoksa kalp başka niyetle, dil başka sözle aldatıldı mı bu halk ve bu şehir?
Hepimizin ortak değeri ve yaşam alanı olan VAN, her türlü siyasi ve ideolojik kavga ve tartışmadan öte bizleri ortak payda da toplayan en önemli değerlerin başında gelmeli değil miydi?
Van'lı olmak, bu aidiyeti taşımak bizleri daha yüksek bir sorumluk bilinci ile bir araya getirmeli değil miydi?
Peki neden bunun değeri bilinmiyor, hakkı verilmiyor?
Gücü, yetkiyi, makamı elinde bulunduranlar neden kendilerine emanet edilen makam ve imkânların hakkını vermiyor, bu millete samimi bir şekilde hizmet etmiyor?
Neden, bu şehir ve bu halk hep farklı acıların ve sorunların çilesini çekmek zorunda bırakılıyor?
Belki dikkatinizi çekmiştir. Bundan birkaç gün önce haklı bir serzeniş ve feryatla yine karşılaştık. Gerçi bu daha önceden de duyduğumuz bir haklı feryattı ama demek ki sorun tüm ağırlığı ve tazeliğiyle devam ediyor ki bu feryat yinelenmiş oldu.
Birkaç gün önce Vanlı turizmciler Genç MÜSİAD Başkanı Muhammet Enes Özkılıç, Van Gölü Havzası Turizm Derneği (VAHATUDER) Başkanı Abdullah Tunçdemir, Haldi Turizm sahibi Murat Beyaz, feryat eder gibi açıklamalar yaptılar.
İsyan niteliğinde yapılan açıklamalar verilen örnekler bu şehrin ne kadar sahipsiz olduğunun delilidir.
Van'ın turizmine balta vuran sebepleri çok güzel bir şekilde sıralamış bu Vanlı turizmciler.
Hem çok dertliler hem de bu şehrin dertli alanlarından olan uçak seferlerinin anlamsız bir şekilde sekteye uğratılmasının hikâyesini anlatıyorlar.
Bu durum Van ekonomisini çok zorluyor. Belli ki dertlerini anlatacak kimse bulamıyorlar. Çünkü gerçekte maalesef bu derdi dinleyen kimse de yok!
Dinleyen olsa da göstermelik olsun, reklam olsun biçiminden öylesine bir dinleme işte.
Yine son bir yıldır ilimizde yapılan uçak seferlerinde uçuş sayısının azalması Vanlı turizmcilerin ve vatandaşlar arasında ciddi tepkilere yol açtığına şahit olduk ve olmaya da devam ediyoruz.
Son birkaç yıldır ilimiz turizm ve ekonomisi açısından çok önemli olan bu sorun için farklı mazeret ve gerekçeler ileri sürüldü.
Bu mazeretlerden ilki, Van havaalanındaki tadilat dediler. Tadilat istenilen takvimde bitirilmemesine rağmen gecikmiş bir takvimde teslim edildi ama sorunlar yine bitmedi.
Bildiğiniz gibi Van'ın hava trafiği bu tadilattan önce oldukça yoğundu. Öyle ki yazın günde 25 uçak geliyordu şehrimize. Şimdi bu sayı maalesef 13 uçağa düştü.
Bu şu anlama geliyor. Van, turizmin en aktif olan döneminden elde edeceği kazanımları kaybetti.
Nisan, Mayıs, Haziran, ayında yoğun olması gereken turist sayısı bu nedenle düştü.
Tur operatörleri sabah gelip akşam döndükleri için bu durum dolayısıyla sekteye uğramış oluyor.
Bu durumdan ötürü vatandaş artık bilet bulamıyor. Bu yetmezmiş gibi halk çok yüksek fiyatlarla uçmak zorunda kalıyor.
Neredeyse Türkiye'de en yüksek fiyatı ile uçan Van halkı.
Mutlaka bu konuya el atılmalı, acil bir şekilde çözüme kavuşmalıdır.
Ülkemizin belki en uzun yolculuğu Van'a yapılıyor. Ancak halkın gelir kaynakları ve ekonomik durumu göz önünde tutularak bu konu artık gündeme getirilmeli.
Çünkü Van ekonomik kalkınmışlık seviyesi olarak diğer illere benzemiyor. Van fakir bir ildir değerli yetkililer!
Uçak firmalarının birçok zaman uyguladığı ve vatandaşların yine çok rahatsız olduğu bir başka konu ise rötar meselesi.
Van uçaklarının çok fazla rötar yapması vatandaşın işine, toplantısına geç kalmasına neden oluyor.
Taziyesine katılamıyor, hastasını zamanında tedavi ettirmek için hareket edemiyor.Acıları adeta boğazında düğümleniyor.
Vatandaş beş dakika geç kalınca kapıları kapatan uçaklar aynı anlayışı ve titizliği, vatandaşın geç kalmasında göstermemesi halka gösterilen saygının boyutunu da gösteriyor.
Diğer illerde de elbette ki havaalanları tadilat ediliyor, inşaatları yapılabiliyor ama halkı asla mağdur edilmiyor!
Uçaklar yine o şehirlere inip, kalkıyor ama biletler fahiş bir kârla satılmıyor!
Neden mi?
Çünkü o şehirlerin milletvekilleri, siyasileri, belediye başkanları ve tabiki STK'ları diğer tüm konularda olduğu gibi bu çok önemli konuda da TEK SES oluyor. Lobi faaliyeti yürüterek halkının, şehrinin hakkını koruyor. Hak gaspına, ihmal ve keyfi muamelelerine asla göz yummuyor!
Deyim yerindeyse halkının ve şehrinin hakkını söke söke alıyor.
Şimdi tekrar hiçbir ayrıma gitmeden bu şehrin tüm siyasilerine, milletvekillerine sormak istiyoruz;
-Size makam, mevki, imkân ve saygınlık sunan bu aziz halka ne zaman hakkıyla hizmet edecek, ne zaman bu halka verdiğiniz sözü tutacaksınız?
Bu halkın hakkını ne zaman ciddiyet ve yüklendiğiniz sorumluluğun gereğini yerine getirecek ve halkın en önemli sorunlarından birine hızlı çözüm üreteceksiniz?
Sizi bu çözümü üretmekten alıkoyan bir şey mi var?
Neden bu gibi önemli konulara sessiz, duyarsız kalıyorsunuz?
Halka verdiğiniz sözü mü unuttunuz yoksa?
Ama unutmayın bu halk feraset ve hafızasıyla kendisine yapılan iyiliği de kötülüğü de hizmeti de sorumsuzluğu da ASLA UNUTMAZ!
Gereğini, zamanı geldiğinde mutlaka yerine getirir.
Son olarak şu hatırlatmada bulunmuş olayım;
Van'ı sahipsiz bırakanlar er yâda geç SAHİPSİZ KALIYOR!
Benden demesi.
Karar sizin!