Bir insanın devletine bağlı olmasında, devletin yönetenlerin çok önemli payı bulunuyor.
Eğer ki devleti yönetenler halktan uzak, milletten kopuk bir siyasetle iştigal halinde olursa, vatandaşın devletine olan bağı da o derece zayıflar. Ancak ülkemizde özellikle Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık koltuğunda oturanların halkla olan mesafesinin boyutu çok büyük bir önem arz ediyor.
Son yıllarda ülkemizin cumhurbaşkanları ve başbakanlarının halka yakın bir siyaset izlediği, adeta halkla iç içe olduğunu görüyoruz.
Bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mevcut Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan halkla sürekli iç içe oldu, oluyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı döneminde de hep vatandaşın yanında oldu.
Sonraki süreçte Başbakan olan Ahmet Davutoğlu ve Mevcut Başbakanımız Binali Yıldırım da sürekli milletin yanında yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan milletin yanında olur da, millet onun yanında olmaz mı?
Elbette ki olur. Hem de canını seve seve vererek.
İşte 15 Temmuz’da görüldü.
Darbe girişiminin olduğu gece, CNN Türk televizyon kanalında Hande Fırat cep telefonundan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı canlı yayına aldı. Erdoğan, ‘Ben bugüne dek milletin gücünün üstünde bir güç görmedim, halkımızı sokaklara ve meydanlara çağırıyorum’ dediğinde, vatandaş canı pahasına sokaklara ve meydanlara çıktı. Hatta milletimiz, ülkenin tüm meydanlarında yaklaşık bir ay boyunca her gece sabaha kadar nöbet tuttu.
Bakın değerli okurlar, sadece hafta sonuna şöyle bir göz atalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, balıkçı teknesini ziyaret ediyor ve tekneyle denize açılıyor. Balıkçıların derdini dinliyor. Onlara derman olmaya çalışıyor. Telsizden denizdeki balıkçılara seslenen Erdoğan, "Cumhurbaşkanı kardeşiniz Recep Tayyip Erdoğan sizlere sesleniyor. Rastgele diyorum, kazancınız bol olsun, geleceğiniz aydınlık olsun" diyor. Balıkçılarla samimi bir sohbet gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, inerken de birlikte fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyor.
Bugüne dek her alanda vatandaşla bir araya gelen, yoksulun sofrasına oturan, engellinin yanında olan, esnafların çayını içen, gittiği her yerde sorunların çözülmesine vesile olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu siyasetiyle halkın devletine bağlı olmasına büyük bir katkı sunuyor.
Yine aynı gün, yani hafta sonu Başbakan Binali Yıldırım da, Bağcılar'da özel bir hastanede hasta ziyaretinde bulunup, bir taksi durağını girerek çay içiyor. Hastane girişinde vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan Başbakan Yıldırım, kendisine yapılan çay davetini de geri çevirmiyor. Mehmet Dinç isimli bir hasta yakını, Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan yoğunluktan bahsedince, Başbakan Yıldırım, bunun üzerine Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı arayarak, “Vatandaşlar ile sağlık meselesi hakkında konuşuyoruz. Mehmet Dinç amcamız diyor ki; 'Hastanenin hizmetinden şikayetimiz yok ancak aşırı yoğunluktan dolayı memnuniyetsizlik var” diyor.
Bahçedeki sohbetin ardından hastaneye giren Başbakan Yıldırım, koridorda okul arkadaşının çocukları ile karşılaşıyor. Hemşehrisinin bu hastanede tedavi gördüğünü öğrenen Başbakan Yıldırım, önceden planlanan hasta ziyaretlerinin ardından okul arkadaşı Fikret Türkücü’ye geçmiş olsun ziyaretinde bulunuyor.
Daha sonra hastane çıkışında Başbakan Yıldırım’ın konvoyunu bu kez taksiciler durduruyor. Taksi esnafının davetini geri çevirmeyen Başbakan Yıldırım, taksi durağına giderek çay içip sohbet ediyor.
İşte değerli okurlar sadece hafta sonuna baktığımızda, aynı gün hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Başbakan Yıldırım halkla birlikte oluyor, dert dinleyip, sorunlara çözüm oluyorlar.
Bu millet, kendisine sahip çıkan devlet yöneticilerini ve devleti yalnız bırakır mı?
15 Temmuz’da devletinin yanında olan tüm milletimizi yürekten tebrik ederken, millete devleti sevdiren yöneticilerimize de şükranlarımızı sunuyoruz.