DİYANETİN 94 KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ

Son  zamanlarda Diyanet İşleri Başkanlığına çeşitli kesimler tarafından ağır eleştiriler, hatta saldırılar yapılmaktadır. Bu kadar ağır eleştiri ve saldırlar aslında Diyanetin sahip olduğu değerler, korumaya ve yaygınlaştırmağa çalıştığı İslami güzelliklere duyulan kin ve nefretin bir yansımasıdır. Yoksa bu kadar açık ve güzel faaliyetleri, hizmetleri olan ve Türkiye’de yaşayan halkın %99’nun ortak değeri, göz bebeği bir kuruma bilerek veya bilmeyerek saldırıda bulunulmazdı.

            İslam dininin doğru va sahih kayanlara dayalı olarak öğrenilmesi ve öğretilmesi konusunda Diyanetin çok güzel faaliyetleri vardır. Ülkemizde ve diğer İslam ülkelerinde dinin yanlış anlaşılmasının, yanlış yorumlanmasının, yanlış kararların verilmesinin nelere yol açtığını 15 temmuz darbe girişiminde FETÖ ve PDY’nin neler yaptığını, yine din adına hareket ettiklerini iddia eden DAİŞ, El KAİDE gibi örgütlerin yaptıkları vahşetler, cinayetler çok acıklı bir şekilde ortaya koymaktadır. Hal böyle olunca dinin doğru bir şekilde öğrenilmesi, öğretilmesi, anlaşılması noktasında, dinden sapmaların önlenmesi noktasında herkesin Diyanete çok yardımcı olması gerekir. Zira beyinlere, kalplere doğru, güzel, insancıl ve evrensel İslam inancı yerleştirilmezse, yanlış bilgiler, hurafeler, önder kabul ettikleri kişilerin kişisel görüşleri insanların beyinlerinde, kalplerinde din diye yerleşir, bu da kişileri, örgütleri topluma, devlete faydalı değil, zararlı bireyler, zararlı örgütler haline getirir.

            Dini inanç, insanın fıtratında  yani yaratılışında var olan bir olgu olduğuna göre, dinin aslına uygun olarak öğretilmesi tabii olarak bir kurumun varlığını da zorunlu kılmaktadır. Böyle bir zorunluluktan dolayı 3 Mart 1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Bu tarihte Diyanet kurulduğu zaman protokolde de II. Sırada idi.

            Diyanet, vizyonuyla, misyonuyla siyaset üstü bir kurumdur. Dolayısıyla hiçbir siyasi parti, dernek, vakıf, medya kuruluşu veya sivil toplum kuruluşu toplumumuzun ortak değeri olan Diyaneti sığ olan ideolojilerine, düşüncelerine alet etmeğe çalışmamalıdırlar.

            Diyanet, çok geniş hizmet ağına ve personele ahiptir. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında olsun birçok kurumun adının bile olmadığı en ücra yerde, en uzak ülkede dahi Diyanetin hizmetleri vardır. Bu kadar geniş hizmet alanına ve kadroya sahip bir kurumda münferit bazı olumsuzlukların ortaya çıkması da mümkündür. Ama münferit bir olay hiçbir zaman Diyanet camiasının çok güzel olan toplumsal faaliyetlerini gölgelememelidir.

            Bütün karalama çalışmalarına rağmen Diyanet, müslüman toplumumuzun göz bebeği ve en değerli kurumudur. Çamur at tutmazsa izi kalır hesabıyla Diyaneti itibarsızlaştırmak için yapılan bütün çalışmalar da boşa çıkacak. Zira güneş balçıkla sıvanmaz.

            Diyanet İşleri Başkanlığı da, günün gelişen durumlarına karşı, Kur’an ve sünnet çerçevesinde toplumun ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kendini geliştirmeli, toplumun dini konulardaki ihtiyaçlarını hızlı, doğru ve güvenilir bir şekilde sağlama noktasında daha çok çaba sarfetmelidir. Diyanet din hizmetini cemaatlere, tarikatlara ne olduğu belli olmayan kişi ve gruplara bırakmamalıdır. İdareye düşen görev de bu güzel hizmetler için Diyanetin önünü açmalı ve imkan sağlamalıdır.