Bilindiği üzere 1934’te bakanlar kurulu tarafından müzeye dönüştürülen Ayasofya, bugünlerde dünyanın gündeminde yer almakta. Buna sebebiyet veren konu ise Danıştay kararıyla Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin önünün açılması olmuştu.
Şükürler olsun ki artık Ayasofya cami oldu!
Ayasofya’nın cami olduğunu öğrenir öğrenmez hakim olamadım içimdeki sevinç nidalarına. Şairlerimizin tıpkı Kudüs gibi uğruna şiirler yazdığı Ayasofya (Kutsal Bilgelik) artık cami olmuştu. Nasıl olurda sevinmezdim. Nasıl olurda sevinç nidaları atmazdım.
Şimdi sıra Beytü’l-Makdis’te, şimdi sıra o kutsal tapınakta.
Mescid-i Aksa’nın her bir karışında, her bir peygamberin ayak izi varken nasıl olurda öylesine kutsal bir yerde savaş olur anlamlandırabilmiş değilim.
Yüzyıllardır uğruna kanlar dökülen bir mabedin artık halka özgürce açılmasının sırası gelmedi mi? Ülkelerin para uğruna, hırs uğruna ve koltuk sevdaları uğruna hiçbir insanın ölmesi ve öldürülmesi doğru değildir.
Her kesimden, kim olursa olsun insanların inançlarını, dinlerini ve ibadetlerini özgürce yaşamasına engel olmak hiçbir hükmü olmayan, aksine topluma zarar veren bir yaklaşım biçimidir.
Dünyanın her bir yerinde dahi olursa olsun her bir mescit ve her bir mabet aslında Kâbe’nin birer elçisidir. Bir sonraki istikametimizin Beytü‘l-Makdis olması dileğiyle.