Van’da çarşıda, pazarda, esnafta, kahvede, berberde, sokakta, elhasıl halkın bulunduğu her yerde şu konuşuluyor. “Recep Tayyip Erdoğan’ın hatırı için kararımız evet. Ancak Van’dan evet oyları çok çıkarsa, AK Parti teşkilatı ve milletvekilleri bu bizim başarımız diyecek. Böylece halkı bıktıranlar, seçmeni küstürenler daha çok kuvvetlenecek diye hayır demek de aklımıza geliyor” diyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok.
AK Parti yönetimi ve Milletvekilleri “Halk bu sözleri bize neden söylemiyor” diyebilir. Ancak halkın bize söylediği çok acı. Halk, “Arıyoruz ulaşamıyoruz, milletvekilleri bakanla gelip bakanla gidiyor. Üç beş yalaka ile sürekli görüşen vekiller, bizim yanımıza seçimden seçime geliyor. Bizim onlara ihtiyacımız olduğunda ulaşamadıklarımızın, seçim zamanı bizi hatırlayıp hızlı bir seçim ziyareti yapmaları, göz boyamaktan başka bir şey değil. Bu ziyaretlerle bırakın gönlümüzü alıp bizi ikna etmeyi, daha çok küstürüyorlar. Biz bunu hakaret sayıyoruz, sadece oy deposu olan seçmen değiliz, ülkemizin gerçek sahibi halkız” diyor.
Halkın AK Parti Van Milletvekili Prof. Beşir Atalay’ı bulamamasını, Burhan Kayatürk’e ulaşamamasını, İl Başkanı Zahir Soğanda’yı facebook ve twitter’de daha çok görmesini anlıyorum. Karşılaştığınızda ilettiğiniz konuları tamam, olur, hallederiz deyip, sonra da tekrar karşılaşıncaya kadar unuttukları herkes tarafından biliniyor. İletilen konular hakkında olumlu veya olumsuz bilgi verilmediği de birçok kişinin şikâyet konusu.
Bir de şunu cümle alem bilsin ki, ben satılık veya kiralık bir insan değilim. Kalemini birilerinin tezgâhına veya şahsi menfaatine göre eğip büken bir gazeteci hiç değilim. Onun için yazdığım yazı ve haberleri özgür irademle, vicdanıma danışarak ve inandığım gibi, sağlam belge ve bilgiye dayalı yazarım. Hakkındaki ciddi iddialarıma cevap veremeyenler, yazının etkisini azaltmak için veya birilerini harcamak üzere hedefe oturtmak için “Ziya Bey’e yazıları falanca veya filanca kişiler yazdırıyor” diyerek kendi ucuz, basit ve omurgasız kişiliklerini ortaya seriyorlar da haberleri yok.
“Paranın açamayacağı kapı yok” diyenlerin kapıları nasıl para ile açılırsa, demek ki kendilerinin arkasına saklanıp ya talimatla yazdırdığı gazeteci geçinen kalemşörleri var, ya da kendileri bir yerlere satılmışlar ve kurmalı saat gibi, sahiplerinin ayarladığı vakit gelince ötmeye başlıyorlar. Bir başka ifade ile değeri olmayanların ederi olur.
Referanduma az kaldı. Referandum sonrası, daha önce söylediğim gibi, çok yüzlü, çok yalancı, çok menfaatçi, çok karanlık, çok iftiracı olanlar ve ortaklarının kurdukları tezgâhları, bilgi ve belgeleri ile birlikte neye mal olursa olsun sizlerle paylaşacağım.
Behlül Dânâ, bir mezarlıkta bulduğu üç kurukafayı zembiline koymuş ve pazara getirip "Satıyorum" diye bağırmaya başlamış.
"Satıyorum, alan var mı?"
Meraklılar başına toplanıp fiyatını sormuşlar:
"Birincisi parasız, ikincisi ise sudan ucuzdur", demiş.
"Ama üçüncüsünü hiç sormayın... O, ağırlığınca paradır."
Sebebini merak etmişler.
Birincisini gösterip: " Bu gördüğünüz "Taşkafa"dır demiş, nasihata bile yanaşmazdı. O yüzden beş para etmez.
İkincisi de "Boşkafa"dır, nasîhat istemesine rağmen onları tutmazdı; üç-beş kuruş verenin elinde kalır.
Üçüncüsü ise "Hoşkafa"dır ki, buna "Kâmil kafa" da diyebiliriz. Hem ameli, hem de ihlâsı vardı; hedefi ise Allah rızasıydı. O yüzden kurusu bile Altın değerindedir.
Allah bizi iki cihanda da hoş kafalılar ile beraber kılsın. Görev ve makamlara hoş kafalıların gelmesini nasip etsin. Amin.
Böyle bir bilgilendirmeden sonra şimdi gelelim sadede.
Yukarıda belirttiğim ve daha sayamadığımız birçok sorun olabilir. Ama şimdi bu sorunları bahane edip küsüp sandığa gitmemek, ya da hayır oyu vererek yerelde kızdığımız kişileri cezalandıracağım diyerek, ülkemizi ve ümmeti cezalandırma zamanı değil. Aklıselim düşünüp, şimdi EVET etrafında kenetlenme zamanı.
Ayrıca hiç unutmayalım ki,
REFERANDUM; Van’daki yerel siyah setçilerin seçimi değil. Milletvekili seçimi hiç değil. Herhangi bir partinin iktidar mücadelesi asla değil.
REFERANDUM; Ülkemizin kader meselesi, geleceğimizi teminat altına alma mücadelesinin dönüm noktası.
REFERANDUM; Lozan’da giydirilen, bize uygun olmayan gömleği çıkarıp, yeniden ayaklarımız üzerinde yükselişimizi perçinleme fırsatıdır.
O halde güçlü bir şekilde EVET demeliyiz ki Yeni Türkiye’nin inşasında yerimizi alalım.
Güçlü bir EVET ile yereldeki dedikodudan, kısır çekişmelerden, kıskançlıktan, bir birinin kuyusunu kazmaktan, itiş kakış yaşamaktan başka bir hüneri olmayan, koltuğundan ve gelecek seçimlerde adaylıktan başka bir şey düşünmeyen, en büyük özelliği kendi geleceği için etrafındakileri harcamak olan, kul hakkı nedir bilmeyen siyasetçilerden kurtulalım.
Van güçlü bir EVET ile sesini Reis’e duyurmalı ki, Reis de Vanlının talebini güçlü bir şekilde yerine getirsin.
Ayrıca 15 yıllık iktidarı döneminde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde şaha kalkan Türkiye’de, yapılan yatırımları bir hatırlayalım. Kitap fırlatılınca ekonomisi rayından çıkan Türkiye, yapılan türlü operasyonlara rağmen, her geçen gün daha çok güçleniyor.
HAYIR demeyi düşünen EVET’ çilere soruyorum;
Türkiye’nin duble yollarla donatılarak trafiğin rahatlatılmasına, ulaşımın kolaylaştırılmasına, ölümlü trafik kazası oranlarının düşürülmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Hizmete giren yeni hava alanlarına, hava yolu ulaşımını ucuzlatılmasına, hava alanı sayısının arttırılmasına, uçakların azınlığın ulaşım aracı olmaktan çıkarılıp, halkın kullanımına sunulmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Kuzgun Kıran tünelinin yapılıp, ölümlü trafik kazalarının önlenmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Van Gölü’ndeki yolcu taşımacılığının deniz otobüsleri ile buluşturulmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Van’da, 1 yıl içinde 20 binden fazla konut yapılarak Vanlının deprem yaralarının sarılmasına, her türlü desteğin verilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Van’ın Cazibe Merkezi iller arasına alınarak, gençlere ve işsizlere iş aş imkanı sağlanmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Ortadoğu Expo Fuar Kongre Merkezi yapılarak, Van’ın Fuar ve Kongre Merkezi haline getirilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bünyesi’nde kurulan Tekno Kent ile yatırımların dünya pazarında rekabet edebilir hale gelmesine mi HAYIR diyorsunuz?
KÖYDES ve BELDES projeleri ile kasabaların ve köylerin, yol ve su sorunu çözülerek, köylünün mutfağından şebekeli içme suyunun akıtılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Hamilelik döneminde ve doğumdan sonra, sağlık kontrolünü düzenli yaptırmak şartı ile annelere maddi destek verilerek, sağlıklı nesillerin yetişmesinin sağlanmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Okula gitmesi şartı ile ilk ve orta öğrenimdeki öğrencilere eğitim yardımı yapılarak, eğitimli gençlerin yetişmesine verilen desteğe mi HAYIR diyorsunuz?
15 yıllık iktidarı döneminde Cumhuriyet tarihinde yapılandan daha fazla okul yapılarak, çocukların daha çok okullu olmasının sağlanmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Kitapların ücretsiz olarak okul başlarken sıralarda hazırlanıp, okulların akıllı tahtalarla buluşturulmasına, öğrencilerin internet erişimi sağlanarak, tabletle buluşturulup, gelecek nesillerin donanımlı yetiştirilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Her ilde kurulan üniversitelere mi HAYIR diyorsunuz?
Üniversitelerden harcın kaldırılmasına, öğrenci burslarının arttırılmasına, maddi imkânsızlığın öğrenimin önünden engel olmaktan çıkarılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Üniversiteye girişte, İmam Hatiplilerin önünden katsayı engelinin kaldırılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Her türlü teknik imkân ve cihazlar ile donatılarak açılan hastanelere mi HAYIR diyorsunuz?
Tek çatı altında toplanan hastanelerin, kapasitelerinin arttırılarak, modern hale getirilmesine, herkesin istediği hastanede, istediği doktorda tedavi olma imkânına kavuşmasına, genel sağlık sigortası ile sağlık hizmeti verilmesine, insanımızın hastanelerde rehin olarak kalmaktan kurtulmasına mı HAYIR diyorsunuz?
İlk yardım istasyonu sayısını arttırılmasına, hastaları kızaklardan kurtarıp paletli kar ambulanslarının, ambulans helikopterlerin ve ambulans uçakların insanımızın hizmetine sunulmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Engellilere maaş verilerek mağduriyetten kurtarılmasına, yatalak bakıma muhtaç yaşlı ve hastaların bakım ücretlerinin karşılanarak, aile bütünlüğünün desteklenmesine, insana hizmeti ibadet kabul eden yaklaşıma mı HAYIR diyorsunuz?
Sevgi Evleri ile yetim, öksüz ve bakıma muhtaç, kimsesiz çocuklarımızın, ev ortamında ve aile sıcaklığında sevgi ve şefkatle yetişmesinin sağlanmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Kadınlarımıza uygulanan ikinci sınıf insan muamelesine son verilmesine, üniversiteler, liseler ve ortaokullar başta olmak üzere, başörtüsü özgürlüğünün kazanılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Kıyafet engelinin kaldırılarak askeriye, emniyet ve kamu kuruluşlarında başörtüsü ile çalışılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
12 yaşına kadar olan çocuklarımızın önüne konan Kur’an Kursuna gitme engelinin ortadan kaldırılmasına, mahallelerimizde Kur’an Kursları’nın açılmasına, okullarımızda öğrencilerin istemeleri halinde inancını öğrenebilme fırsatının verilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Anadilde eğitim hakkını getirilmesine, farklı dil ve lehçelerde televizyon yayınları yapılmasına, üniversitelerde farklı dil ve lehçelerdeki bölümleri açarak dil ve lehçelerin bilimsel olarak gelişmesinin yanında bu alanda akademisyen yetişmesine mi HAYIR diyorsunuz?
İfade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılarak, farklı etnik, kültürel, inanç ve görüşlerin kendisini ifade etmesinin sağlanmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Hızlı trenleri hizmete başlamasına, boğaz ulaşımının tüp geçit ile bir birine bağlanmasına, metrolar, hafif raylı sistemler ile ulaşımda Türkiye’nin çağın önüne geçirilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Yerli uçak, insansız hava aracı, tank, füze ve silahları üreterek ülke güvenliğinin dışa bağımlı olmaktan kurtarılmasına, ülkemizin yerli uydu üretebilecek hale getirilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Krizler ile boğuşan, 70 cente muhtaç Türkiye ekonomisinin, dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde olmasına, gelecek için ekonomik hedefler koyabilir hale gelmesine, Türkiye’nin riskli ülke konumundan yatırım yapılabilir ülke haline getirilmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Türkiye ekonomisinin, enflasyon canavarından kurtulmasına, ekonomimizin faiz lobisi tarafından sömürülmesinin durdurulmasına, dünyada yaşanan krizlere rağmen büyüyebilen ülke durumuna gelmemize mi HAYIR diyorsunuz?
Türkiye’nin, küresel borçluluk listesinde en az borcu olan 10 ülke arasında yer almasına, borç aldığı IMF’ye olan borçların bitmesine ve borç verebilecek hale gelmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Ekonomimizin dünyaya açılmasına, halkımızı dünyanın yarısına vizesiz seyahat edebilir hale gelmesine, Türkiye’nin dünyanın her yerinde vatandaşına sahip çıkan bir ülke konumuna gelmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Bireysel özgürlüklerin önünün açılmasına, demokratik hakların geliştirilmesine, devletin halkın devleti haline getirilmesine, insan odaklı hizmet anlayışı ile insanımızın yaşam kalitesinin arttırılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Siyasilerin aldığı yetki ile halka hizmet etmesine, dokunulmazlara dokunulmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Kalkınma Ajansları ile hibe programları üzerinden, bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldırılmak istenmesine, yerel ekonomik ve kültürel varlıkların gelişerek zenginliğe dönüştürülmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Milletvekili seçilme yaşının 18’e çekilerek gençlerin enerjisi ile ülkemizin gücünün buluşturulmak istenmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Bir dönem önüne gelen herkesten yardım dilenen Türkiye’nin, dünyanın en çok insani yardım yapabilen ülke haline gelmesine mi HAYIR diyorsunuz?
Dünya sırtını dönerken, her türlü olumsuzluğa rağmen Türkiye’nin 5 yıldır 3,5 milyon Suriyeliye kucak açmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Dünya 5’ten büyük denmesine, İsrail’e kafa tutulmasına, İslam coğrafyalarında kanı akıtılan Müslümanlara, sahip çıkılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
İslam ülkelerini yeniden İslam kardeşliği altında toparlama iradesi göstermesine mi HAYIR diyorsunuz?
Fert Başına düşen milli gelirin 2 bin dolardan 11 bin dolara çıkarılmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Tüm terör örgütlerinin ve Gezi Platformu ile Avrupa’nın ve Amerika’nın karşı çıktığı, kanal İstanbul, 3. Hava limanı, 3. Köprü, marmaray, tüp geçit gibi asrın projeleri ile Türkiye’nin rakiplerini geride bırakmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Müslümanların tek sığınağı haline gelen Türkiye’nin Müslüman kardeşlerine sahip çıkmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Ülkemizin ve liderlerimizin dünya mazlumlarının sesi ve soluğu olmasına mı HAYIR diyorsunuz?
Ülkesinin, halkının ve ümmetin geleceğini düşünerek kararlar aldığı için vesayetçi Siyonistler Abdülhamit Han için ‘kızıl sultan’ demişlerdi. Ülkesini, halkını ve ümmeti düşünerek, canını ortaya koyan ve var gücü ile çalışan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin gösterdiği çabaya, devletimizin istiklalimiz ve istikbalimiz için aldığı karara mı HAYIR diyorsun?
Şayet bunlara hayır diyorsanız sizi önce Allah’a havale edip, sonra sizin hayır dediklerinizin tamamına evet diyorum.
16 Nisan akşamında güçlü bir evet için, sesimiz gür, enerjimiz bol, gayretimiz samimi, yolumuz açık, sözümüz tesirli olsun.
Amin…