Fethin Sembolü: Ayasofya

 
   Doğu Roma İmparatorluğu’nun yaptığı en büyük mimari yapılardan biri olan ve o zamanlar Megale Ekklesia yani Büyük Kilise diye adlandırılan Ayasofya’nın tarihi 360 yılına kadar dayanır. 
   Farklı nedenlerden dolayı yıkılan Ayasofya bulunduğu yerde 3 kez baştan yapılarak kilise olarak kullanılmaya devam edilir. 
Beşinci yüzyıldan sonra Hagia Sophia  (Kutsal bilgelik) adı ile bazı sentaks değişikliklerine uğrayarak günümüze kadar gelir.
    1453’te Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmiş ve bunun simgesi olarak Ayasofya’yı kiliseden Cami-i Kebir’e çevirmiştir. 
Yaklaşık beş yüzyıl boyunca camii olarak kullanıldıktan sonra 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edilmesiyle 8 yıl içinde  müzeye çevrilmiştir.
   Bu süre zarfında yaşayan birçok siyasetçi ve İslam âlimi bu duruma tepki gösterir. 
  Bunlardan biri olan Said-i Nursi,  siyaseti otuz beş yıldır terk etmiş ve katiyen bir daha yaklaşmamış olmasına rağmen Ayasofya’nın açılması için siyasileri ziyaret ederek bu husustaki fikirleri, düşüncelerini ve kalbine vahyolunan manevi boyutunu beyan etmiştir. 
     Sözü beyanla kalmayıp Adnan Menderes’e yazdığı bir mektupta Ayasofya hakkında şu sözlere yer vermiştir.  
‘"Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya’yı, beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve halen İslâm’da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmi sekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur’un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm’ın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zalimâne kabahatleri onlara yüklenmez fikrindeyim.’’ 
 Ancak devrin siyasi şartları ve yaşanan tatsız siyasi mevzulardan dolayı bu durum sekteye uğratmış ve olumsuz bir şekilde neticelenmesine sebebiyet vermiştir.  
   Geçen 86yıl sonunda,  günümüz şartlarında devrim niteliğinde bir karar verilerek Ayasofya bugünkü hükümet tarafından asl-ı vazifesine çevrilerek tekrar camii olmuştur. 
   Gerek siyasi olarak bağımsızlığı simgelemek açısından gerekse peygamber efendimizin müjde ve övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet gibi büyük bir şahsın camiye çevirdiği yapının tahrip edilerek amacından saptırılması karşısında ettiği bedduayı ülkemizin üzerinden kaldırması açısından büyük bir adım atılmıştır. 
   Zincirleri kırılan Ayasofya’nın kaderini umarım ki bir gün Siyonizm’in otoritesi ve zulmü altında olan ilk kıblemiz Kudüs yaşayacaktır. 
    Çünkü ümit varız ve biliyoruz istikbal inkılabı içinde en gür seda İslam’ın sedası olacaktır, vesselam.