Van Haber

Gazeteci Sinan Başak Yazdı; Murat Çurku

Abdullah Ateş kardeşin Murat ile ilgili yazdığı muhteşem yazıdan sonra, benim de yazmam gerektiğini anladım.

Abdullah Ateş kardeş çok yerinde tespitler yapmış, bana dokundu, incitti. Onun için yazıyorum çilekeş Murat'ı.

Birçok kimse bilmez Murat'ın akrabam olduğunu. O, kardeşi, annesi ve ailesi bilirdi, bir de ben bilirdim.

Bir süre yanımda birlikte çalıştık.

Çok iyi biriydi Murat Çurku.

Bikes bir yetim olarak büyümüştü.

Babası Ali abi, Murat ve kardeşi Abdullah çocuk yaşlarındayken vefat etmişti.

Çilekeş anaları başka biriyle evlilik yapmış ve Murat ve kardeşi öyle büyümüşlerdi.

Aslen Diyarbakırlı idiler.

Orada dedelerinden kalma arazileri vardı. Bir süre almak için uğraştı, sonucunu bilmiyorum.

Murat'ın ninesi, benim babamın amcası oğlu ağa emmiyle evliydi.

Seferberlikte ailemiz bugün Irak toprağı olan Osmanlı mülkü Zaho'da 3 yıl geçirip, Van Rus ve Ermenilerden temizlendikten sonra geri dönerken, ağa emminin yolu Diyarbakır'a düşüyor. Murat'ın dul kalan babaannesiyle evlilik yapıp Vana getiriyor.

Evleri Van AVM civarındaydı. Ağa emminin, çocukken evine sık sık giderdik. İki oğlu vardı, çocuk denecek yaşlarda tanıdım onları. Her ikisi de Van'da evlendiler.

Üniversite, iş güç derken, ağa emmi ve hanımı öldü. Sonra Hüsnü ve Ali abiler, daha sonra bizim büyükler vefat etti. Kim nerede, ne yapıyor, devri adeta kapanmıştı.

Ta ki Shov TV'de 1994-95 yıllarında program sonrası Murat Çurku isimli birisi yanıma gelip 'Sinan hocam uygun görüyorsan, ben bu TV'deki işimden ayrılıp, sizin yanınızda çalışmak istiyorum' diyene kadar.

Baktım pak yüzlü, dipdiri, ayrıca gazeteci, işe aldım. TV'den ayrıldı, birlikte çalışmaya başladık. Gazete çıkarıyordu, bu da hoşuma gidiyordu. Benim orda daktilo, bilgisayar ile yazıyor, yazıcıdan çıkarıyor, bazen elle yazıp fotoğrafları yerleştiriyor. Büyük kâğıtlara yapıştırıp ya Allah, önce Adana sonra Gaziantep'e gidiyor, bastırıyor ve getirip satıyordu.

Tabi bu arada bendeki işini de yapıyordu. Oturup konuştuğum zamanlar çok oldu, kimsin diye sorduğumda bana babasının adını veriyor Ali diye, ama kim bu Ali neyin nesi diye ayrıntılara her nedense girmiyordu, ben de sormuyordum.

Bütün işlerin arasında mührüVan diye bir gazete çalışması yapıyordum. Murat da bazı haberler üretiyordu Van Gölü kabarmış, suları yükselmişti. Haber boldu, Murat da üretken biriydi. Bize mührüvanı çıkarmak nasip olmadı, Murat işlerini yapıyor ayrıca binbir gayretle gazetesini çıkarıyordu.

Bir gün işyerinin ortak alanında çalışanların çay içip yemek yedikleri yerde oturup konuşurlarken, nerdeyse Murat'ın işe başladığı tarihten bir buçuk sene sonra, yakın akrabalarımdan Erol, bir anda koşup yanıma geldi. 'Sinan emmi, senin yanında çalışan birisi bizim akrabamız' dediğinde, Murat olduğunu, Ali dediği babasının bizim Ali abi olduğunu öğrendim.

Kardeşi Abdullah da gidip gelmeye başladı. Eskisi gibi olmasa da aile arasında çok iyi bir ilişki başladı.

İşlerim iyi olduğu dönemlerde Murat'la aramız hep iyi oldu. Vakta ki biz Ecevit'in fırlattığı kitapla iflas bayrağını çekip muhtaç hale düşünceye kadar.

Garip Murat artık başka havuzlara yelken açtı. Fakat her zaman görüşür konuşurduk. Hep gazeteci kaldı, mücadeleyi bırakmadı.

Yetim büyümenin üzerinde bıraktığı meleke eksikliğine rağmen murat hep direndi.

Ona yardım eden gazeteci dostlarımız oldu. Bişar Ulutaş bunlardan birisi.

Gazeteci dostlarımız Murat'ın elinden hep tuttular.

Samimi gazeteciler Murat'a hep saygı gösterdiler. Murat'ın kardeşi benim tabirimle Apo öldü. Önceden yazmadım, ama Hüsnü abinin çocuklarıyla, yani Murat'ın amcası çocuklarıyla görüşüyorduk. Murat Van'da olmadığım bir tarihte evlendi, bir aile kurdu. Sonra ne olduysa boşandılar. Murat'ın garip başlayan hayat serüveni yine garipliğe dönmüştü.

Çilekeş bir annesi vardı, çok iyi bir ailenin kızıdır. Vanlı asil bir ailesi vardır, onu tanımadım. İkinci kocası vefat etmişti. Apo artık orada kalıyordu, demek ki murat boşanınca bu çilekeş anasının evine sığınmıştı.

Bu kadıncağıza hep selam gönderip selam ve dua aldım, muhterem biridir.

Murat'ın boşandığını bir süre önce ona hanımını sorduğumda öğrendim. Çok üzgündü, ben de üzülmüştüm. Lakin hayat böyle bir şey… Gâh iyi, gâh kötü... Ama Murat Çurku, hep iyi kalmayı başardı. Kızsa da, küsse de, bunlar kısa süreliydi. Hemen gönlü alınırdı.

Yazmadığım çok hatıra var, Murat ve kardeşiyle alakalı.

Allah rahmet etsin. Varsa bir hakkım, helali hoş olsun.

Garip ve çilekeş anasına, dayılarına, amca çocuklarına ve basın camiasına başsağlığı diliyorum.