Geçen günkü yazımdan dolayı o kadar mesaj ve telefon aldım ki!
Durumun vahameti daha da net bir şekilde ortaya çıktı.
Bir arkadaşım bunu bir daha yazmak hatta her fırsatta dile getirmek lazım dedi.
Yoksa hepimiz intiharlarda olacağız diye ekledi.
Giden genç değil; gençlik!
Giden gençlik değil, gelecek; geleceğimiz!
…
Öyle bir şey ki görünce, duyunca kahroluyorsun…
Pisi pisine ölüyor gençliğimiz..
Yani efendim, kendi kendini öldürüyor..
Hem de görüntüler eşliğinde herkesin bakışları arasında..
İzlerken, duyarken acı çekiyorum arkadaş..
İnanın kahroluyorum içim ürperiyor..
Aman Allah’ım nedir bu başımıza gelenler?…
Biz nasıl bir gençlik yetiştiriyoruz?…
Geleceğimiz intihar ediyor…
Çocuklarımız sevgilileri için kendini öldürüyor..
Aileler olarak iyi çocuklar yetiştiremiyoruz..
Hatta sevgilin olmayınca ayıplanıyorsun!
Sevgilisi olmayan bir gencin toplumdan dışlandığını duyuyoruz…
Neredeyse sevgilisi olmayan bir genç hiçleştiriliyor, yalnızlaştırılıyor çevresi tarafından…
Sonucunu kestirmeden ilerisi düşünülmeden bir bataklığa atılan gençliğimiz var..
Bu yapılanlar niçin? Avrupalılaşmak için..
Bu yapılanlar modernizme uymak için..
Gençlik kendine ortam edinmek için, toplumda yer edinmek için illa bu ortamlara girmesi gerek.
…
İntihar sadece kendini bir türlü öldürmek değildir…
İntihar zihinsel olarak kendini boşlukta görmekle başlar…
Bu bir ahlak çöküntüsünün nedenidir….
Aileler, yıllardır TV ekranlarından beri sizleri uyarıyorum çocuklarınıza sahip çıkın…
Bu yaşanan ferdi bir olaydır, demeyin.
Bu itiraf, kolayı seçmektir sorumluluktan kaçmaktır..
Kaçamayız hiçbirimiz bu önemli sorunumuzdan. Hepimizin meselesidir gençliğimizin sorunu…
…
İntihar, madde bağımlılığı, kapkaç, gibi olumsuzluklarda eskiden çok sorun yaşadık..
Bu kötü alışkanlıklardan ilimiz çok acı çekti..
Özellikle intihar olaylarında bir aralar sıkça ülke gündemine düşüyorduk..
Bu kötü bir şey! Görmek duymak konuşmak bile aslında bir tür teşvik edici duruma giriyor.
Bu yazıyı yazmaya başlarken bile bu endişeyle yazıyorum…
Bir önceki yazımda da bundan bahsettim.
Maalesef gençliğin içinde bulunduğu durum iç açıcı değil..
Bizler de bu soruna seyirci kalamayız; kalmamalıyız!
Sorun sadece bir intihar meselesi değil, sorun bizim geleceğimiz..
Devlet gençlikle ilgili yeni politikalar üretmeli..
Çok acil sosyal politikalar geliştirmeli ve günü kurtarmak için değil geleceğimizi inşa etmek için..
Belediyeler ve kaymakamlıklar üzerinden projeler geliştirmeli..
Spor içerikli tesisler, kompleksler kurulmalı..
Uzmanlardan fikirler alınmalı ve birçok kesimin katılımı ile toplumsal bir bilinç oluşturulmalı..
Fikri olarak gençlerin iyi yetiştirilmesi kaçınılmazdır…
Kötü çevreler kurt gibi pusuda bekliyor; gençliğin hayatını karartmak için..
Beyler gençliğin beyni yıkanmış hem de çok kirli olumsuzluklarla…
…
Gençliğin içinde bulunduğu bağımlılıklar mı? Saymakla bitmez…
Bir şeyi sevmekle tutkusu olmak, müptelası olmak başka şeylerdir…
Fanatizm ile saygı sevgi çok başka şeylerdir..
Sanatçıya, futbolcuya, sevgiliye, takıma, partilere, lidere, inanca, ideolojiye, olan bağımlılık bilinçli olmalı.
Neyi nasıl ne için neden sevdiğimizi bir bilgiye ve bilince bağlamalıyız.
Düşünce ayakları yere sağlam basan doğru bilgiden oluşmalı..
Körü körüne olmaz sevgi, körü körüne olan sevgi körü körüne de basitçe biter.
Bilinçli sevgi, bağlılık beraberinde dostluğu, liyakati ve ömür boyu birlikteliği getirir.
Bir an önce kendimize gelmeliyiz!
Yoksa tek tek biz gideriz!..