Geçen HDP'nin kapanması için kampanya başlatan kesimlerin olduğunu yazmıştım.
O yazıya bir hayli yorum geldi.
Yorumlar yazının minvalinden uzak değildi.
İstatistiklerle son 30 yılın seçim ve siyasi sonuçlarını da aktarmıştım.
Hakikaten birileri toplumun altına dinamit döşüyor.
Bilerek mi bilmeyerek mi anlamıyorum ama bilerek yapanların olduğunu da biliyorum.
İdeolojik körlük bu olsa gerek.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan kendisi parti kapatmaya karşı olduğunu 20 yıldır söylüyor.
Bugün Türkiye'de bir parti kapatılırsa büyük çelişki olur ve Sayın Erdoğan kendisiyle çelişir.
Artık kötü dil ve olumsuz senaryolardan vaz geçilmeli.
Türkiye'de yeni bir siyaset dili ve söylemleri geliştirilmeli.
Açılım sürecinin daha genişletilmiş ama devletin hâkim olduğu ve yöneteceği bir süreç başlayabilir.
Bu açılım sadece bölge ile ilgili değil tüm Türkiye'ye yansımalı.
Hatta dış politika da bile yeni nazik kapsayıcı bir dil kullanılmalı.
Dünyanın en güçlü ülkelerinden olan, gelişen büyük güç olma yolunda ilerleyen Türkiye'nin kuşatıcılığı, özellikle barış dilini kullanması dünya için ve ülkemiz için çok önemli olacak.
O nedenle ihtiyaç duyulan başta siyasilerin sonra herkesin birbirini kucaklayacağı yeni bir süreç başlamalı.
Eski söylemlerde çakılı kalmamalıyız. Yeni, üretken bir dil ve yapılanmaya gitmeliyiz ülke olarak.
Çok sertleşen ve gerginleşen sürecin yumuşaması hem siyaseten hem de bölge koşullarında, sosyal ekonomik ve siyasal olarak iyileşme getirir.
PKK silahları er geç bırakacak. Artık gençler silahla, şiddetle hiçbir şeyin olmadığını görüyor.
Birlikte yaşamaktan başka çaremizin olmadığının farkında gençlik.
Gençler yaşam koşullarının daha nasıl kaliteli olması için, refah düzeyinin yükselmesi için çalışmaların yapılmasını bekliyor.
PKK silahları nasıl toprağa gömer demiyorum çünkü geçmişte gömdüklerini sonradan çıkartarak çok can aldılar
HDP'ye oy veren insanların son zamanlarda kendilerini sorguladıklarına şahit oluyoruz.
PKK eşittir HDP mi? sorusu kendilerini rahatsız ediyor.
Bir kesimde biz siyaset istiyoruz şiddet istemiyoruz sorgulaması ciddi şekilde başlamış.
En önemlisi bizi Türkiye'den ayırmak istedikleri için HDP/PKK ya mesafeli duruyoruz diyor Kürt gençliği.
Bizi işsiz, mesleksiz bıraktılar kendimize ve çocuklarımıza bir gelecek kuramadık ve sonumuzda meçhul diyen Kürtlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla.
Her konuşmalarında siyasetle her şeyin çözülmesini isteyen ve sıkça dillendiren HDP'liler fırsat düştüğünde bu fırsatı değerlendiremedi, hatta kötü kullandı.
Yeni bir süreç başlatılmalı. Aklını kiraya vermeyen, uzaktan kumandayla çalışmayan, iradesi güçlü aktörler olmalı bu sürecin içinde.
Zaten PKK'nın da destekleyenleri belli Kürtlerin dışında herkes ile birlikteler..
HDP'de siyaset yapan üst düzeyde hiç kimsenin iradesi yok; ipler PKK'nın elinde.
Öncelikle bu sorgulanmalı ciddi olarak!
Dolayısıyla kendini yönetemeyenlerin partisi olan HDP Kürtleri nasıl yönetebilir nasıl temsilcisi olabilir ki?
Silahların gölgesinde yapılan siyasete boyun eğenlerin hiç bir fikrinin geçerli olmadığı bir partinin kendisini gözden geçirmesi gerek ve tercihini yapması lazım.
Ortada piyon olan HDP'nin PKK ne derse o olur aksi bir şey yapacak iradeleri olmayan durumdan kendilerini kurtarmaları gerek.
Yani HDP, PKK'nın silahlarının gölgesinde yatıyor.
O nedenle hem genelde hem de yerelde siyaset üretemiyor.
Tamamen şiddetten beslenen korku oluşturan, halkı esaret altına alan, insanlığa dair hiçbir üretimi olmayan bir yapı var ortada. Geçmişte bunu gördük hem Van'da hem Türkiye'de!.. Nice iş insanlarımızı korkutup uzaklaştırmadılar mı Van'dan? Van'ın bugünkü ekonomik çıkmazında bu sorunun da etkili olmadığını kim iddia edebilir?
Ancak söylemek gerekir ki Van'da HDP'ye oy verenlerin çoğu PKK'nın uygulamalarını kabul etmiyor.
Kendisine uzatılan el dokunan yürek olmayınca kendini boşlukta gören çoğunluk, gücün yanında görünmek istiyor. Siyasi boşluğu kim doldurursa gençliği o etkiliyor.
HDP ısrarla Kürt milliyetçiliği üzerine politika yapıyor ve sonra Türkiye partisiyiz diyor bu söyleminin de doğru olmadığını görüyoruz HDP konuştukları ile yaptıkları arasında inandırıcılığını yitirmiş.
Erdoğan'ı kötüleyerek tabanını ayakta tutmak için yalan yanlış bilgilendirmeler yapıyor HDP'liler.
Bölge iyi okunmalı doğru sosyolojik tahliller yapılmalı.
Günü kurtaran değil, geleceğin doğru ve sağlıklı inşa edilmesi isteniyorsa, bir türlü bölge ve Kürtlerle ilgili yeni bir siyaset üretilmeli ancak üzerinde çok çalışılan bir anlayış olmalı.
PKK/HDP'siz olmalı ve HDP ve PKK ile kemikleşmemiş olan insanların bu devlet benim devletim diyebileceği gerçeklerle yüzleşen proje ve programlar yapılmalı.
Zaman zaman yeni bir barış, açılım süreci başlar mı olur mu gibi söylentiler oluyor.
Sizinle dost olduk barıştık dedikten sonra altınızı oyan sinsiliği gördükten sonra kimin aklından geçer ki bir daha böylesi bir süreç. Çıplak kablo gibi bir şey kim cesaret eder ki böyle duruma.
Hepimizin inandığı yer yer destek verdiği, eline gözüne bulaştırılan karanlık bir süreç olarak hafızalarda kalan bir süreç idi açılım süreci.
Türkiye tarihine kara bir leke olarak mı yazılır bilinmez ama zor tehlikeli bir oyun vardı o süreçte.
Barış, kardeşlik, dostluk, sözünde duran mertlerle olur.
Arka bahçesi gizli ve kirli olanlarla masaya oturulur mu hiç?
Yapılacak bir girişim ülkeye ve insanına ne faydası olacak meselesini konuşmak masaya yatırmak lazım.
Birilerinin kirli planlarını pişirip pişirip kaşıyarak ortama sürmesini kimsenin yememesini öneririm.
Öncelikle iplerden kurtulmak ve piyon olmamak lazım!..