Kendilerini yakan aptallara ithafımdır!

Son günlerde Kur'an'ı Kerime karşı yapılan çirkin saldırıya tepkiler artıyor…

Tabii ki Allah'ın kitabına hakaret nereden nasıl yapılırsa yapılsın tepki gösterilmeli…

Ancak birkaç hatırlatmada bulunacağım…

Kur'an'ı Kerime karşı yapılan saldırılar yeni değil geçmişten beri devam ediyor ve cehalet devam ettiği sürece saldırılar da devam edecek gibi görünüyor…

Kur'an'ı Kerime sadece yakılarak saldırılmıyor…

Kimisi aşırı kin nefret duyarak yakıyor …

Kimisi de onu anlamadan Allah ve Resulleri adına ahkâm kesiyor yalan yanlış fetvalar veriyor…

Kur'an'ı Kerimin yanlış yorumlanarak anlamsızlaştırılıyor…

Allah'ın kitabı Kur'an'ı Kerim nasıl anlaşılır, nasıl öğrenilir, nasıl hayatımıza tatbik edilir noktasında bilinçli bir eğitim sistemi maalesef yok…

Kur'an'ı anlama yöntemi adı altında bir ders sistemine çok acil ihtiyaç var…

50-60 yıldır camileri dolduran insanların yüzde 90'ı 60 yıldır ne okuduğunu anlamadan ve bilmeden hayatına devam ediyor…

Bu duruma itiraz eden veya "gelin namazda ne okuduğunuzu anlayın", "Allah'ın mesajı nedir merak etmiyor musunuz" diye sorgulayan da çok az…

Teravih ve hatimlerde yaşananlarda da yine aynı durum söz konusu…

Kur'an'ı Kerimi yakmaya çalışan provokatörlerin yaptığı ne kadar kötüyse Kur'an'ı anlamadan Allah ve Resulleri adına konuşup iftira atanların durumu da bir o kadar kötüdür...

Allah adına konuşan ve Kur'an'ı Kerimi yakan zavallılar Allah'ın kitabını gereği gibi okusalar yeryüzündeki bütün insanlığın kurtuluşunun Kur'an'ı Kerimde olduğunu öğrenecekler…

Hatta kendilerinin kurtuluşu da. Bilse kendilerini yaktıklarını?

İsveç'te yakılan Kur'an'ı Kerime gösterilen tepkiler ABD'de ve Rusya'da da yakılınca aynı tepkiyi gösterecek iradeye sahip olmalıdırlar…

Tepkinin boyutu çok önemli olmalı…

Her şeyden önce bu konu üzerinden siyasi şov yapılmamalı…

Sonra yapılan cehalete karşı güzel bir dille Kur'an'ın mesajı Kur'an'a düşmanlık edenlere anlatılmalıdır…

"Kur'an'ı Kerim bütün insanlığın kurtuluşudur" deyip "sizi Kur'an'ı yakmaya değil, okuyup öğrenmeye davet ediyorum" denmelidir…

Kur'an'ı Kerimi yakan insana güzel bir üslupla, "arkanızdaki sistem ve organize edilen bu provokatör girişiminizin hiçbir geçerli nedeni olamaz sizi yönlendirenler insanlığa hakaret ediyor" denilmelidir…

"Siz Kur'an'ı Kerimi okursanız sizin kafanızdaki sorulara ve sorunlara mutlaka cevap verecektir" denilmelidir ve Kur'an'a saldıran kim olursa olsun Kur'an'ı okumaya ve öğrenmeye davet edilmelidir…

Kur'an'ı Kerimin yöntemini iyi bilen insanlar anlatmalıdır…

Kur'an'ı Kerimi Kur'an'dan anlatmalıdır. Başka uyduruk kaynaklardan Kur'an anlatılırsa hiç kimseye bir cevap veremezsiniz hakikati anlatamazsınız…

Kur'an'ı yakanlar Kur'an'da dirilmeli ve hayatı yeniden uyanışa geçmeli…

Başkalarının din diye kendi elleriyle yazdıklarını okumayın sakın okursanız, Allah'ı tanımanız ve anlamanız imkânsız olur…

Ancak Kur'an'a hakaret eden ve Kur'an'ı yetersiz görenler vallahi bir şey bilmedikleri ve gereği gibi Allah'ın öğrettiği şekilde Kur'an okumadıkları için bunu yapıyorlar…

İçlerinde mutlaka art niyetli olanlar vardır ama çoğu bilmeden yapıyor bu saldırıları…

70 yıldır camiye giden hacı amcaya nasıl hiçbir şey öğretilmemişse bu durumlar da farklı değil…

Bu saldırıların ve cehaletin önüne sadece ve sadece doğru bir Kur'an eğitimiyle geçilir…

Yoksa bağırarak, saldırarak, hakaret ederek, küfrederek olmaz böyle olursa onların durumuna düşersiniz…

Charlie Hebdo provakatifliğinde olduğu gibi binlerce insanı sokağa döküp insanların ölümüne neden olmak isteyen sistematik durumlar yaşanabilir…

Tuzağa düşmemek lazım ve Allah'ın bizlere hayat kitabı olarak gönderdiği Kur'an'ı Kerimi okuyup öğrenmeliyiz ve yaşamalıyız ve saldıranlara anlatmalıyız başkada çaremiz yok…

Kur'an'ı terk eden ve kitabı umursamayan ve hayatına uygulamayan bizlere karşı Allah'ın önemli uyarılarını dinleyelim çünkü başımıza gelen sorunların nedeni başka ne olabilir ki…

"Müslümanlar, Kur'ân'dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler" der merhum üstat Sezai Karakoç ve ekler: "İnsanlık Ay'a çıksa, Zühre'yi bir martı gibi avlasa, Merih'ten petrol getirse, Kur'an'a dönmedikçe ruh yıkıntısını, çöküşünü durduramayacaktır"

Zira yine Sezai Karakoç'un ifadeleriyle; "Âb-ı hayat Kur'an'dır. İksir Kur'an'dır. Şifasız dertlerin doktoru Kur'an'dır… Allah'ın yarattığı güzellikleri Kur'an'la görür Müslüman. Kur'an'la düşünür, Kur'an'la anlar, hilkatin sırrına Kur'an'la erer…"

Din konusunda bir konu aradığında Kur'an'da yoksa SÜNNET'E, İCMA'YA, KIYAS'A bakılır cümlesi (haşa) Allah'ın eksik, kapalı ve anlaşılmaz kitap gönderdiğini ifade etmenin başka bir türüdür…

Bu sıralama Allah Resulü ve dört halifeden sonra uydurulan bir sıralamadır. Kur'an'ı Kerim hiçbir zaman bu sıralamayı yapanların birinci kaynağı olmamıştır…

Sıralamada Kur'an'ı bir numaraya yerleştirmelerin esas sebebi kitleleri etkilemek içindir, sistem daima sıralamanın tersine işlemiştir.

İslam âleminin ve günümüzdeki insanların bugünkü sorunu Kur'an'ı terk etmiş olmalarıdır. Hesap gününde Resul şöyle diyecek FURKAN 30- Resul dedi ki, Ey Rabbim şüphesiz ki, kavmim bu Kur'an'ı terk ederek tutunmuşlar…

Bakınız İslam coğrafyasının durumu, günümüzdeki insanların durumu Kur'an'a bakmadan "nasıl olsa yanlış yapmaz" diye her din büyüğü gördüğünü, beşerin yazdığı hadis dedikleri rivayetleri, mezhepleri, âlim olarak nitelendirdikleri kişilerin kendi yorumunu hüküm kabul etmiş ve dolayısıyla her cemaat farklı bir uygulamayı esas almıştır…

ZUHRUF 43- Hemen sana vahyolunan şeylere tutun. Şüphesiz ki, sen sıratı/yöntemli müstakim/ilkeler üzerindesin.

ZUHRUF 44- Ve Şüphesiz ki, o sana ve kavmine kesinlikle hatırlatmadır ileride sorulacaksınız.

Bizler bulunduğumuz cemaatlere ve atalarımızın üzerinde bulunduğu inanç sistemlerinden hesaba çekilmeyeceğiz…

Bizler Kur'an'ı Kerimden hesaba çekileceğiz…

Bundan sonra akıl etmeyeceksek daha ne demeli ki âlemlerin rabbi…

Kendimizi sorgulayalım "ya ben ve çevrem yanlış düşünüyorsa hâlâ Kur'an'a dönmeyecek miyim" diye, belki düşündüklerimiz yanlış ve hatalıdır…

Çünkü din sadece Kur'an'dır..

Demem odur ki değerli dostlar Kur'an'ı Kerime sahip çıkmak içindekileri hayatımıza uygulamaktır…

Örnek olmaktır, yolsuzluk yapmamaktır, ihaleye fesat karıştırmamaktır, liyakate, ehliyete önem vermektir, fitne fesat çıkarmamaktır, merhamet ve şefkat sahibi olmaktır…

Yalan konuşmamak, iftira atmamaktır, ahlaksız işlerde bulunmamaktır, fakirin yoksulun hakkını vermektir onların hakkını yememektir, Kur'an'a iftira atmamak ve şirk koşmamaktır…

İşte bizler Kur'an'ı Kerim'in emirlerine itaat edelim örneklik yapalım göreceksiniz bugün Kur'an'ı yakanlar bu dürüstlüğü gördüğünde örnek alıp utanacaktır…

Ama bizler Allah Peygamber diyerek her türlü yanlışı yaparsak kimseyi de inandıramayız önce bizler dürüst olmalıyız ki söylediklerimizin tesiri karşı tarafta hissedilsin.

Demem odur ki kuranı kerime saygısızlık, onu tekeline almak bizden başkası dini konuşamaz demektir... Kur'an'ı kerime saygısızlık Allah'ın kitabını yetersiz görmektir.

Din kimsenin tekelinde olmamalıdır...

İslam dini Allah'ın dinidir talip olan araştırır okur uygular ve her yerde anlatır buna da kimse engel olmamalı…