ÜLKEYİ YIKAN DEPREMDEN ÜLKEYİ KURTARACAK DEPREME!..
Siyaset nasılda bir şeymiş anlayan beri gelsin.
İnsanın yok olma yok etme harcama alanımı yoksa ilkeler üzerine kurulan bir sistem mi…?
Var olmak için başkalarının yok olması gereken bir oyun mu siyaset?
Bazen hiç kimseler bir şeyler yapmasa da kendi kendisini imha eden bir yapıdır siyaset..
Bazen de hedefe varmak için her yolu mubah gören bir anlayışın ürünü oldu siyaset…!
İşte bugünlerde tamda bunları yaşıyoruz ülke siyasetinde…
Akşener bombasını duyunca internette masayla ilgili biraz arama yaptım. Edip Cansever'in MASA DA MASAYMIŞ HA adlı bir şiirine rastladım. Şair insan hayatında isteklerin, arzuların, problemlerin hiç bitmediğini ne de güzel anlatıyor:
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Şiirin son dizesi ise çok ilginçti:
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
Tabii Edip Cansever'in izniyle bu şiiri 6'lı masaya da uyarlayabiliriz. Altı lider bir masada buluşmuş ve Türkiye'nin geleceğine dair bir sürü yükü ha bire masaya yüklemişti. Biz altılı masadan büyük Türkiye'ye geçişi beklerken birden bire masanın sallandığına şahit olduk. Akşener bu yükü taşıyamadı ve Masa da birden bir çöktü.
Neden çöktü derseniz, dış ve iç güçlere boğmadan, çok basitçe Akşener'in realist bakış açısına bağlıyorum. Akşener, Kılıçdaroğlu'nun hiçbir zaman kazanamayacağını biliyordu. Biz de biliyorduk aslında. Halk da emindi… Bir tek Kemal Ağabey bilmiyordu. Ama bir parlama bir güzelleştirme sonucunda Kılıçdaroğlu bile seçileceğine kandı. Deprem etkisiyle artık bu iş tamam dedi. Ortakları da heyecanlandı. Amma velakin siyasetin 24 saat gerçeği tekrar ötmeye başladı. Asıl deprem fay hattına kurulmuş olan masada oldu ve şiddeti de 9 ölçeğindeydi. Sonuç da tam bir hezimet oldu.
Belki şimdi Kemal Beyin çevresi yanlış bilgilerle, bizi sattılar halk buna daha çok tepki gösterir ve bize kesin oy verir mağdur rolü oynatarak tekrar kendisinin kazanacağına inandırılabilirler…
Aşırı senaryolar ve komplo teorileri ile sahneye çıkanlarda olacak…
Fırtınalı süreçlerde kargaşa ortamlarını doğru yönetenler devleti de iyi yönetirler fikri var bende…
Seçime kadar süreci kim doğru dürüst ve ahlaklı yönetirse kazananında olacağını düşünüyorum..
Bu toplumu yöneten liderler, siyasiler, öncüler, kanaat önderleri, geleceği doğru inşa etmek için, dilleriyle, sözleriyle ve duruşlarıyla örnek olmalıdırlar artık!
Bundan sonra mı?
9 şiddetindeki depremin artçıları elbette daha da büyük olacak.
Daha çoook masalar devrilecek.
Tusunami birçok kişiyi silecek.
Ama şimdilik şunu diyebilirim.
Mansur'a HDP asla oy vermez ve o da seçilemezdi.
İmamoğlu ise yoldayken yasaklı olması muhtemeldi.
Velhasıl….
Fay hattına kurulan masanın bir daha toparlanması mümkün değildi!...