MEVLİD NEBİ

Müslüman toplumu olarak büyük sıkıntılar çektiğimiz, bu sıkıntılı dönemde manevi olarak bizlere moral desteği sağlayacak, içimizi biraz ısıtacak kandillerin ilki olan Mevlit Kandiline kavuşmuş bulunmaktayız. Bu gece mevlit gecesidir. Mevlit, kelime olarak doğum demektir. Yani âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz (sav)’in doğduğu kutlu gecedir. 
Yüce Allah, insanı en değerli varlık olarak yaratmış, ona akıl, fikir, irade ve konuşma gibi üstün meziyetler de vererek, emir ve yasaklarının da muhatabı kılmıştır. 
Yine Yüce Allah, Rahmetinin bir eseri olarak da insanlara dünya ve ahiret Mutluluğunun yollarını göstermek üzere, yine insanlar arasından seçtiği ve Kendisine elçilik görevi verdiği Peygamberler göndermiştir.  Peygamberlerin ilki Hz. Âdem (as), sonuncusu da Hz. Muhammed Mustafa (sav) (Ankebut 40). Allah’ın göndermiş olduğu Son İlahi mesaj da Kur’anı Kerimdir. 
Hz. Muhammed (sav)’in doğumu ve Peygamberlik görevine başlaması insanlık tarihi için bir dönüm noktasıdır. 
Zira O’nun doğumundan önce insanlık adeta bir buhran içindeydi. Hemen hemen dünyanın her tarafında güçlülerin zayıfları ezdiği, insanların zorla köleleştirildiği ve kadınlara hiçbir değerin verilmediği böyle bir ortamda, 12 Rebiulevvel  571 yılında O yüce Resul dünyayı şereflendirdi. Sevgili Peygamberimizin doğumu Ebrehenin Fillerle desteklediği güçlü ordusuyla gelip Kâbe’yi yıkmayı planladığı, ancak Allah’ın göndermiş olduğu Ebabil kuşlarıyla, ordusu ve kendisinin yerle bir edilmesinden iki ay sonra olmuştur. 
Yüce Allah, Peygamberimizi sadece bir kavme, bir topluma veya belli bir zaman için değil, bütün insanlığın kurtuluşu ve kıyamete kadar bütün zamanlar için göndermiştir. Zira O’nun insanlığın kurtuluşu için getirmiş olduğu Kur’an, hükmü kıyamete kadar geçerli olan tek İlahi kitaptır. Yüce Allah Peygamberimizin gönderiliş gayesini de: “(Resulüm) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik”(Enbiya 107) diye açıklamıştır. 
Hz. Peygamber (sav), her konuda bizim örnek almamız gereken bir rehber, bir yol göstericidir. Bu konuyu da yine, Yüce Allah’tan dinleyelim: “Ant olsun Allah’ın Resulünde, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kişiler için, güzel bir örnek vardır” (Ahzap 21).Peygamberimiz, bir peygamber olarak bizim için örnektir. Bir devlet başkanı olarak, bir eş olarak, bir baba olarak, bir komşu olarak, bir komutan olarak kısacası hayatın her alanında bizim örnek almamız gereken en güzel önder, en güzel örnektir. 
Yüce Allah’ın. “Sen elbette büyük bir ahlak üzeresin”(Kalem 4) diye methettiği Peygamberimizin hayatını öğrenmek, onun ahlakıyla ahlaklanmak ve getirdiği güzel hayat düsturlarını yaşantımıza yerleştirmek, bizin en büyük görevimiz ve gayemiz olmalıdır. O’nun getirmiş olduğu güzel ahlak ilkelerini hayatımızın her alanına yerleştirmediğimiz sürece mutluluğa ermemiz mümkün değildir. 
Peygamber efendimize karşı, temel görevlerimizden birisini de yine Yüce Allah şöyle dile getirmiştir: “Allah ve Melekleri, Peygambere çok salâvat getirirler. Ey müminler! O’na salâvat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin”(Ahzap 56) 
Burada Allah’ın salâvatı, kuluna rahmet etmesi ve şanını yüceltmesidir. Meleklerin salâvatı şanını yüceltmektir. Müminlerin de salâvatı dua anlamına gelmektedir. 
Peygamber efendimiz (sav) de çokça kendisine salâvat okumamızı istemekte ve hadisi şerife şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları, benim üzerime en çok salâvat getirenleridir” (R.Salihin c.III, s.14) Otururken, yürürken sürekli dilimiz, kalbimiz salâvatlarla meşgul olsun. Sallallahu Aleyhi wesellem.