Naim Hoca

    Naim Gölleroğlu Hoca emekli camii imamıydı. Bilgili, kültürlü bir insandı; özellikle tarih bilgisi çok kuvvetliydi. 69 yaşında akciğer kanserine yakalandığı güne kadar çarşıdaki 3 - 4 metrekarelik küçük dükkânında bakırcılık yaparak hayatını kazanıyordu. 4 yıl boyunca kanserle mücadele ettikten sonra 1999 yılının 13 Ekim günü, 73 yaşında vefat etti.
   O kadar çok seviliyordu ki, istese bir tarikat kurup çuvalla para kazanabilirdi ama yobazlıkla hiç ilgisi olmayan, Atatürk ve Cumhuriyet aşığı bu değerli insan ömrünün sonuna kadar bakıra çekiç vurarak ekmeğini kazandı. Emekli maaşına ise el sürmüyor, Mehmetçik Vakfı'na bağışlıyordu. Dükkânının duvarında bir Atatürk resmi ve Türk Bayrağı asılıydı. Kendisini ziyarete gelenlere din değil, Kuva-yı Milliye'yi ve Atatürk'ü anlatırdı... Bölgede çok sevilen bir kişi olduğu için bakanlar, milletvekilleri, siyasi parti liderleri oy umuduyla sık sık kapısını çalarlardı ama hiçbirine yüz vermezdi. Hem şair, hem de nüktedandı; şiirleri ve nükteleri vefatından sonra kitap haline getirildi. Şiirlerinin çoğunu Atatürk için yazmıştı.
   Vefat ettiği gün bütün Erzurum ağladı. Bir tane esnaf bile dükkânını açmadı. Türkiye'nin dört bir yanından gelen yüz binlerce kişi cenazesine katıldı. Kalabalık camiine sığmadığı için cenaze namazı caddelerde kılındı. Başta Korgeneral olmak üzere 9. Kolordu Komutanlığı'nın tüm subayları da cenaze törenindeydiler çünkü rahmetli
   Naim Hoca gerçek bir Atatürkçüydü. Naaşı geçerken tüm askerler selam durdular ve üzerinde Atatürk resmi olan bir çelengi kabrine koydular. En büyük özelliği de "Moskof" dediği komünistlerden aşırı derecede nefret etmesiydi, tüm Erzurumlular gibi...
    İşte Naim Hoca'nın yaşadığı bazı olaylar: Erzurumlu Naim Hoca yine hararetli bir vaaz veriyordu. Günah ve sevap konusunu anlatıyor, insanın günah da, sevabı da bu dünyada kazanacağından söz ediyordu Konuyu anlattı anlattı, en sonunda şöyle dedi:
- Bahın gözüm cemaat! Günahnan sevap neye benzer bilir misiz? Hani yeni çıhmış bir maçine varya, bankalara goymuşlar, bele gidir içinden para çekirsen.. Bu arada cemaatten biri "Hocam onun adı BANKAMATİK" diye ikazda bulundu.
Naim Hoca tastik ederek:
   - Temam, işte o matik varya, ona gidir bir kart sohirsen sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçine hemen istediğin parayi verir. Yoh daha önce para yatırmamışsan, maçine sene diyir çi :
"Ula gavat, sen ne parasi yatırdınki şimdi de benden isdirsen? Hadi ordan çekil!... " İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşına gelir. Yapmassan, heç bir şey bekleme!...
   Merhum bir gün Erzurum sporun maçına gider, oynanan oyundan memnun değil fena halde canı sıkılır. Bir türlü maç istediği gibi gitmez tepki vermesi gerekiyor, bağırır çağırır olmaz canı fena halde sıkılan hoca yanındaki kişiye döner bir hışımla;
"Ula uşağ ne durirsen avu fitbolcilere bir söysene."
Yanındaki adam bir güzel küfür yağdırır.
    "Eferim ola şimdi rahatladım seni gidi hırpo seni başka zaman sakın bele küfür etme temam mi"
Erzurumspor 1.Ligde olduğu zamanlarda önemli bir maç var günlerden de cuma günü ve maç saati ile namaz saati çakışıyor. Kendisi de maçta, soruyorlar Naim hocaya;
" Hocam cuma namazını kaçıryoruz"
Naim hoca ;
 " Namazın kazası(telafisi) olur ama böyle bir maçın kazası olmaz "
bir gün camide vaaz verirken dar kotlar hakkında şöyle demiş:
-Garilariniza gızlarınıza o daracık kotları giydirmeyin, ey cemaat herbiyerleri ortada. Cemaatten biri seslenmiş:
-Ama Hoca, senin kızların da giyir.
Hhoca:
-He ama çokta yakışır bacaksızlara.
Rahmetli Naim Hoca camide vaaz verirken ,sırtını duvara ya da direğe dayayıp uyuyanlara kızar , sağ işaret parmağını sol dirseğine getirip şöyle dermiş :
   - Müslüman ahan bele gedayıf dolmalarıni götürirsiz, gelir camide de hır hır uyursiz, hele gahın uşah,gahın, ellem gullem etmeyin.
Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Erzurum'a gelmişken okuduğu medreseyi de ziyaret etmek ister ve Şeyhler medresesine gider.O sıralarda da Naim Hoca hem Şeyhler Camiinde müezzinlik yapmaktadır hem de yanındaki medresede talebe okutmaktadır. Uzun ağızlığına cıgarasını takmış, bir ayağını uzatmış, Hocanın verdiği selamı "elesine" almıştır. Gelen başında biraz bekleyince:
   -Gurban adın bağışla, der Naim Hoca.
Başında bekleyen:
-Ömer Nasuhi
Naim Hoca'da jeton düşer gibi olur.
     -Bülmeni de var mi?
-Evet. Naim Hoca yerinden fırlar ve Ömer Nasuhi Hocanın eline uzanırken:
-Buyurun ceneze namazına, der.
Teravih namazı sırasında gürültü yapan ve hocadan evvel veya sonra secdeye varan; caminin mahfel denilen üst kısmındaki kadınları şöyle uyarır Hoca:
-Mahfildeki garılar, ele tek tek yatıp galhmak yok. Bundan sonra bennen yatıp, bennen bereber galhacahsız!
Bir Ramazan günü Erzurumlu iki arkadaş Naim Hoca'ya giderek bir mesele danışırlar. Ramazanın ortasında Antalya'ya gidecek olan bu iki arkadaş, denize girerlerse Oruçlarının bozulup bozulmayacaklarını öğrenmek isterler. Hocaya :
   - "Hocam, acaba Ramazanda denize girersek orucumuz bozulur mu bozulmaz mı?" diye sorarlar. Naim Hoca, her zaman ki haliyle önce gözlerini büzer ve düşünür, sonra da şu cevabı verir:
   - Uşah Ramazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz, ama deniz size girerse orucuz bozulur.
Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Hoca'dan dua etmesini isterler:
   - Hocam bi dua et de takım yensin, heç degilse berabere galsın.
    Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar:
-Ne biçim dua ettin" diye Hoca'ya çıkışırlar. Hoca:
   - Ula uşah ben 90 dekke için dua ettim. Ne bülim gavat uzadacah!.
Bir keresinde Erzurumlu Naim Hoca çıkmış vaaz kürsüsüne, başlamış guslün farzlarını anlatmaya. Farzlardan ikisi aklına gelir, üçüncüsü gelmezmiş. Naim Hoca Erzurum şivesiyle kürsüden cemaate sorar:
"Söyleseniz be zemaat, öbürü neydi?"
    Ceviz Kabuğu programında sık sık "Hele bi dal cugara verde içek" deyip, tek ayağını altına alıp bir türlü edememiştir.