Siyaset yine gündemimizdeki en önemli ve öncelikli madde. Ve bugünlerde bizleri meraklandıran ve zihnimizi meşgul eden en önemli soru özellikle iktidar partisi olan Ak Partiye Belediye Başkan Aday Adayı olarak kimlerin başvuracağı belli oldu.
Zihnimizi meşgul eden bu önemli soru üzülerek ifade edeyim ki şu ana kadar tatmin edici bir cevap bulamadı maalesef.
Şöyle bir takip ettiğimizde Van Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı olmak üzere seçimin kaderini belirleme özelliğine sahip üç merkez ilçemiz İpekyolu, Edremit ve Tuşba ilçelerine adaylık başvuru başlangıç tarihini geride bıraktığımız beş gün içinde ciddi başvuruların olmadığını görüyoruz. Başvuru elbette olmuş ama öylesine yapılmış birkaç başvuru dışında neredeyse tüm ilçelere hiç başvuru yapılmamış.
Bu durum çok düşündürücü ve kaygı verici. Sizce de öyle değil mi?
İktidar partisi Ak Parti kuruluşundan 2014 yılına kadar yerel seçimler ve genel seçimler düşünüldüğünde aday enflasyonunun yaşandığı birçok güçlü, donanımlı, önemli ismin yarıştığı bir seçim sürecinin yaşanmasını sağlamıştı. Tabi ki Ak Parti, yıllar içinde nice isimlere makam, mevki, ün, servet ve toplumsal saygınlık kazandırdı.
Birçok kişi için hayallerine bile sığmayan imkânlar sunan Ak Parti ne oldu da şimdi adaylar açısından cılız günler yaşıyor?
Şehrin geleceği ve kaderi neden Ak Parti siyasetçilerinin vicdanları rahatsız etmiyor?
Neden sahada mücadeleye başlamadan, halkla buluşmadan, yüreklere dokunmadan, dertleri dinlemeden, elinden geleni ortaya koymadan "kaybetmişlik" ve "çaresizlik hali" yaşanıyor?
Bu kadim ve geleceğe umutla bakmak isteyen şehir sizce bu tavrı hak ediyor mu?
Şimdi sormazlar mı dünden bugüne iktidarın nimetleriyle kendilerine eşsiz imkânlar sağlayan siyasetçilere;
- Ne bekliyorsunuz?
- Neredesiniz?
- Neden bu halkın size ihtiyacı varken ortada görünmemeyi, suya sabuna dokunmamayı tercih ediyorsunuz?
Bu yazdıklarımı sizlerle paylaşırken Van adına iktidar partisinin temsilcilerinin ruh hali savaş meydanına inmeden, ter dökmeden, mücadele etmeden, bedel ödemeden savaşta kaybedeceğine inanan, zihnen ve ruhen mağlubiyeti tüm hücrelerine kadar hmiş aciz ve korkak komutan ve askerlere benziyor.
Beyler, KENDİNİZE GELİN lütfen!
Bu şehir sizden çok şey bekliyor. Daha doğrusu sizlere sunmuş olduğu imkân ve nimetlerin hakkını vermenizi bekliyor.
Son on yıl içinde ilde hedeflemediğiniz olumsuz sonuçları almış olabilirsiniz. Başarmak için mücadele edip, kötü sonuçlarla da karşılaşmış olabilirsiniz. Ama bu her mücadelede aynı sonuçları alacağınız anlamına gelmez.
Geçmiş hatalarınızdan dersler çıkarıp, liyakat, ehliyet, samimiyet, tevazu, cesaret ve gayretle milletimizle kucaklaşacak, halka arasında gönül köprüleri kuracak kişilere yerel seçimlerde emaneti teslim edecek ve büyükşehir olmak üzere ilçe belediyelerinde adaylıklar vermelisiniz.
Özellikle Ak Parti Van il başkanı olmak üzere iktidar partisinin milletvekilleri bu konuda çok hassas davranmalı ve bu cevherleri toprağın bağrından sakladığı mücevher misali aramalı ve gün yüzüne çıkarmalı. Bu konuda halk sizlerden çok şey bekliyor.
"Öğrenilmiş çaresizlik hali" yaşamaktan vazgeçin.
Hani o müthiş örnek vardır ya;
-Bir fil yavrusu daha bebekken esir edilir ve kalın bir iple büyük bir ağaca ayağından bağlanır. Fil küçüktür ve gücü azdır. Başta olanca gayreti ile bu ipten kurtulmak için mücadele eder, didinir durur. Gece gündüz demeden çaba ortaya koyar. Ama nafile ayağının bağlı olduğu kalın ipten kurtulmak mümkün değildir.
Günler günleri kovalar ve fil yavrusunda artık mücadele etse bile başarılı olamayacağı, ayağındaki kalın ipi koparamayacağı inancı gelişmeye başlar. Bunun gören fil terbiyecisi günler geçtikçe filin ayağındaki ipi inceltmeye ve daha küçük bir ağaca bağlamaya başlar. En nihayetinde ise filde artık;
-Ne yaparsam yapayım artık ayağındaki bu ipten, esaretten kurtulamam inancı hâkim olur.
İşte ne olursa o an olur file.
Artık filin ayağında en ufak harekette kopacak bir ip ve o incecik ipin bağlı olduğu bir çalı dalı vardır.
Büyümüş ve devasa cüssesiyle karanın en güçlü varlığı olan fil ömrü boyunca kendisini esir edecek bir inancın yani "öğrenilmiş çaresizlik halinin" içinde buluverir kendisini ve kurtulmaz.
Söylemem o ki bu şehrin yükü ağır, sorunları çok ama her şey yeniden başlayabilir. Bu şehir yeniden küllerinden doğabilir.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek Zindandan Mehmet'e Mektup adlı şiirinden ne de güzel ifade etmiş;
-Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Meçhul olan akıbetimizin hayırlı olması duasıyla.