(Bu yazı hazırlandığında Başbakan,
Olağanüstü hâlin üç ay daha
uzatılacağını ifade etti.)
Diriliş günüydü o gün…
Bukalemunları tanıma günüydü o gün…
İslam'ı kendine göre değiştirerek kullananların yüzünü görme günüydü o gün…
Ülkeyi karıştıran, soyup soğana çevirenleri tanıma günüydü o gün…
Ülkenin birçok konuda geri kalmasını sağlayanların gerçek yüzüyle karşılaştığımız gündü o gün…
40 yıldır bu ülkeyi satanları, kana bulayanları; tamam işte bunlardı dediğimiz gündü o gün…
15 Temmuz 2016 yılında gerçekleşen, içerideki ve dışarıdaki şebekelerin desteklediği FETÖ darbe girişiminin yıldönümü.
FETÖ ve benzeri şer odaklarının maskelerinin düştüğüne tanıklık ettiğimiz kara günün yıldönümü.
Özünde 15 Temmuz bu ülkenin haksızlıktan, çetelerden, karanlık güçlerden, haksız kazanç elde edenlerden, bu ülkenin çocuklarının geleceğini çalanlardan, derin yapılardan, devlet içinde devletçikler kuranlardan, faili meçhul ama özelde failleri malum olanlardan, her türlü adaletsizlikten, çıkarcılıktan, haksızlıktan,
Kurtarılışımızın yıl dönümü.
Devletin bütün kademelerine girerek, devletin mahremiyetini hain localara nasıl servis ettiklerine şahit olduğumuz yıl.
Dışarıdan bakıldığında Müslüman, içeriden bakıldığında kâfirin uşağı olduklarını hain tuzaklarıyla şahitlik ettiğimizin yıl dönümü.
Kuzu postuna bürünerek ülkemizi münafıkça İslamsızlaştırmaya çalışan, kitabımız Kuran'ın içini boşaltarak anlamsızlaştıran, yüzbinlerce gencimizin geleceğini karartan karanlık yapıyı tanıdığımızın yıl dönümü.
15 Temmuz bir anlamda bizlerin gerçekleri görmemize sebep oldu.
Uyuduğumuz, uykumuzdan uyandığımıza sebep oldu.
Kendilerini bizlere Müslüman çok insan gösterenlerin maskeler taktığını, özelde cani olduklarını görme imkânı bulduk.
250'ye yakın yiğidimizi kaybettik, iki binden fazla gazi verdik; hala acılarını içimizde hissediyoruz.
Ancak, o gün yaşanmasaydı bu tehlikeli yapılar kat kat artarak Türkiye'yi kan gölüne çevireceklerdi.
15 Temmuzda çok sıkıntılar yaşasak, acılar çeksek de birçok tehlikenin farkına varan alçakların gerçek yüzlerini tanıyan bir toplumunda oluştuğunu görmek lazım.
Asıl sorumluluk ve bu alçaklarla mücadele bilinci şimdi daha çok olmalıdır.
Hain işgal kalkışmasında ilk andan itibaren nasıl bir sorumluluk aldıysak bundan sonra da hiç yılmadan gevşemeden bu sorumluluk her haliyle devam etmeli.
İçeride ve dışarıda gerçek yüzlerini hala saklayan ve bu davaları sulandıranlarla mücadele devam etmeli.
Siyasi partilere, kurumlara, iş adamı çevrelerine sızarak her türlü fırıldaklığı yapanlara karşı sürmeli.
Unutmayalım ki bu münafık suratlı bukalemunlar her fırsatta ellerine Türk bayrağı ve Erdoğan'ın posterlerini alarak sallamaya devam ediyorlar.
Yine unutmayalım ki bunlar sinsice pusuya yatmışlardır fırsat kolluyorlardır.
Bunlar her dönemin adamı olmuştur ilk fırsatta yapmayacağı kötülük yoktur.
Bu pusuda yatanlara karşı namuslu insanlar hep uyanık kalmalı.
Bir anlık dalgınlık ve algıya kapılmanız birçok şeyin sonu olabilir.
İhanet şebekeleri her türlü darbeleri yine deneyecekler.
O nedenle 15 Temmuz unutulmamalı unutturulmamalı…
O nedenle Olağanüstü hâl Uygulaması devam etmeli!
Bu hainler o kadar sızmışlar ki devlet dairelerine, çeşitli mevkilere..
Öyle sinsice gizlenmişler ki!
Düşünün daha dün bylock kullanan yeni bürokratlar çıktı.
Bir yıl geçti.
Devlet, gece gündüz çalışyor; hâlâ temizlenemedi kurumlar!
Bu yüzden lütfen biraz daha dikkat!
Lütfen biraz daha sabır!
Bugün bu münafıkları temizleyemezsek; yarın onlar ülkeyi temizleyecek.
Bugün bu münafıkları halledemezsek yarın onlar bizi yok edecek.