ÖMRÜN İMARI: UMRE

Umre mevsiminin başlaması, umre kayıtlarının devam ettiği bu günlerde biz de bugünkü yazımızı umreye ayırmak istedik. Diyanet İşleri Başkanlığı 7,10, 14, 20 ve 24 günlük turlar düzenlemektedir. Bu sene ödemelerde taksit imkanını da sağlaması, Diyanetle umre yapmayı daha da cazip kılmaktadır.
Umre kelime olarak, ziyaret etmek, uzun ömürlü olmak, evi mamur etmek, bir yerde ikamet etmek, malı çok olmak ve Allah'a kulluk etmek manasındaki "a-m-r" kökünden türemiştir. Dini bir terim olarak da umre, belli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek, Kâbe'yi tavaf etmek, Safa ile Merve arasında say yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkarak yapılan bir ibadettir.

 Aslında umreyi, aşkın bir sevgi ile sevgiliye, yani Kâbe'ye, kutsal mekânlara, İslam'ın doğup büyüdüğü yerlere, fahri kâinat sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav)'e koşmaktır. Elhamdülillah memleketimizden de Müslümanlar akın akın Allah'ın emrini yerine getirmek için kutsal topraklara gidiyor. Yüce Allah bir insana bir nimet verdiği zaman o nimetin eserini de, o kulun üzerinde görmek istiyor. Onun için fırsat bulan kardeşlerimiz haccı da umreyi de ihmal etmemelidirler.

Bakın yüce Allah: "Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın" (Bakara 196) buyurmaktadır. Bu ayeti kerimeyi ve diğer bazı tavsiyeleri de göz önünde bulundurarak İmamı Şafii ile İmamı Hanbelî umreyi de en az ömürde bir defa yapmayı farz olarak kabul etmişleridir. Hanefi ve Maliki mezhepleri de haccı farz, umreyi de sünnet kabul etmişlerdir. Hac yapanlar, umre yapanlar Allah'ın evinin ziyaretçileri, Allah'ın misafirleridirler. Dua ederlerse Yüce Allah dualarına icabet eder. Bu müjdeyi sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle açıklamıştır: "Hacılar ve umre yapanlar Allah'ın (evinin) ziyaretçileridir. Kendilerine dua ederlerse dualarına icabet eder, O'ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar" Kâbe'de, Mültezem'de, Hatimde, Safa'da, Merve'de… Dua etmek, gözyaşı dökmek, hatalarına pişman olmak, Kâbe'nin örtüsüne yapışmak ne güzel bir duygu… Hac yapanlar veya umre yapanlar bu harcamalarından dolayı fakir olmazlar. Allah mallarına bereket verir ve onları zengin de kılar. Bu konuda da Sevgili Peygamberimiz (sav) hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır:

 "Hacılar ve umre yapanlar Allah'ın elçileridirler. Onlara istedikleri verilir. Yaptıkları duayı kabul eder ve harcadıklarının yerini doldurur. Bir dirhemine bin dirhem verir" (Tergip ve Terhip c.II, s.571). Tabi ki, makbul haccın, makbul umrenin helal mal ile yapılması gerektiğini de unutmamak gerekir. Hac veya umre yapanların ikinci durakları Medine-i Münevvere'dir. Hz. Peygamber (sav) Mekke'de doğdu, Mekke'de büyüdü, Mekkke'de evlendi ve 40 yaşında Mekke'de peygamberlik görevine başaladı. Peygambelik görevinin 13 yılını Mekke'de ifa etti. Peygamber Efendimiz (sav) 53 yaşında iken Mekke'dem Medineye hicret yaptı. Hz. Peygamber (sav) hayatının ve aynı zamanda peygamberliğin son on yılını Medine-i Münevvere'de geçirdi ve orada vefat etti. Onun için Medine-i Münevver'i ziyaret etmek, Resulullah'ın hava teneffüs ettiği yerde havayı teneffüs etmek, Resulullahın hatıralarını yaşamak çok güzel bir duygu ve arzudur.
   Hal böyle olunca hac veya umre yapanlar mutlaka Medineye giderek Allah Resulü (sav)'i ziyaret ederek, Yüce Allah'tan Resulullah'ı kendilerine şefaatçi kılmalarını isterler. Sevgili Peygamberimiz (sav) kim "hac veya umre yaptıktan sonra kabrimi ziyaret ederse ona şefaatim ona hak olur" müjdesini de vermiştir. Ne mutlu o kişiye ki, O yüce şefaatçinin şefaatine erebilenlere, o müjdeyi alabilenlere.. Peygamber Efendimiz (sav) vefatından sonra kendi kabrini ziyaret etmeği de, sağlığında kendini ziyaret etmek gibi değerlendirmiştir.. Peygamber camisi de cennet bahçelerinden bir bahçedir. Zira Peygamberimiz (sav), "benim evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir" buyurmaktadır. Bir insan Peygamber Efendimizin cennet bahçesi olarak tarif ettiği kısımda namaz kılar ve: "ben cennette namaz kıldım" derse yalan söylemiş olmaz.
İşte bütün bu güzellikleri yaşamak için imkanı olan kardeşlerimizi umreye yapamaya davet ediyoruz.