Bir toplumun çöküşü nasıl olur? Geçmişe bakmak lazım.
Tarih boyunca birçok toplumlar, devletler çökmüştür.
Bu çöküşlere neden olan sebepler vardır.
Bazı insanların bilinçli bilinçsiz hataları çok pahalıya mal olmuştur topluma ve devlete.
Gerçeği inkâr edenler, doğru sözün üstünü kapatan topluluklar çöküşe uğradı.
Siz şimdi hırsıza, arsıza karşı duruyorsunuz kimse hırsıza bir laf etmiyor hırsızlarla mücadele edenlere neden rahat durmuyorsunuz deniliyor.
Halk, devlet birilerine görev ve yetki veriyor onlar halkın, hakkın yanında yer almıyor aksine, her türlü torpille kendi yakınlarını iş sahibi yapıyorlar… Bunları yeri geldiğinde isim isim yazacağım biraz sabırla bekleyin lütfen… Bizlere sağ gösterip sol vuranları anlatacağım…
Tilki kurnazlarına kimseyi aptal yerine koymamalarını hatırlatacağım..
Biz gariplerin, işsizlerin, kimsesizlerin, yoksulların yanındayız diyen yalancıları deşifre edeceğim…
Kendi tayfalarını ceplerini düşünen kişileri paylaşacağız….
Toplumu, devleti, Van’ı nasıl çöküntüye uğrattıklarını parmaklarımızı gözlerine sokarak anlatacağız…
Devletin kurumlarını hantallaştıran halkın taleplerini yaparken bugün git yarın gel modasına uyanlar yine iş başında…
Eski Türkiye’nin geri gelmesini isteyen keyfi davranışlarla kurumlarda hortlamış olanları haber vereyim dedim…
Sorduğunuzda neden böyle yapıyorsunuz? Laf kalabalığı ile bir sürü dolambaçlı yolla sizi ikna etmeye çalışıyorlar…
Asıl görevi bir işin nasıl yapılacağını söylemek ya da asıl işi vatandaşa yapması gerekeni söylemek olanlar o işlerin nasıl olmamasını halka anlatmaya başladılar…
Yaşlı, kadın demeden hakkını bilmeyen nasıl hak arayacağını bilmeyenlere yol gösterileceğine, ya kuyruklarda bekletiliyor ya da işi yapılmadan git sonra gel deniliyor..
Devlet kurumlarının çoğu ense yapma yerine dönüşmüş…
Bilgisayar başında iş yaptığını zannettiğiniz görevliler bilgisayarda oyun oynuyor…
Her türlü zulme saygısızlığa seyirci kalıyoruz.
Çirkin işlere bulaşanlara pirim tanınıyor bu toplumda.
İş hak edene verilmediği için yetki sahibi kendi yakınlarını torpille hiçbir liyakat, sınır tanımaksızın işe aldığı için bunlar başımıza geliyor…
Bir toplumda çeteleşme olursa, bir toplumda mafyalaşma olursa, her şeyin pahalı insanın ucuzlaştığı ve değersizleştiği toplumlarda kalkınmayı beklemek beyhudeliktir.
Yukarıda saydıklarım yüzünden toplumlar çöküşe uğruyor dostlar.
Bir toplum çevresinde bunca zulüm, haksızlık adaletsizliğe seyirci kalıyorsa o toplumunda çöküşü çok uzak değil bilesiniz…
Günümüzden yaklaşık yedi yüzyıl önce Tunus’ta doğmuş İslam tarihçi, sosyolog, düşünür ve devlet adamı İbn-i Haldun, bir toplumun çöküş belirtilerini on maddede şöyle özetlemişti:
1-Dayanışmanın yok olması: Çevremize şöyle bir bakalım, en yakınımızdaki kişilerin sorunlarından bile ne kadar haberimiz var? Komşuluk diye bir şey kalmadı!
2-Üretimin zayıflaması: Köylerimiz boşalmış, işsizlik artmış; hem tarım hem sanayii üretimimiz azalmış değil mi? Köylü yumurtayı eti şehirden almaya başlamışsa vay halimize!...
3-Tüketim ve lüks çılgınlığı: Bizler ders çıkarmak yerine daha çok tüketmek için aşırı bir israf sarmalında değil miyiz?
4-Vergiler: Doğrudan vergiler sürekli artarken, (ücretler hariç) dolaylı vergi olarak her şeye zam gelmiyor mu? Neden bir türlü düzeltilemez?
5-Liyakatisizlik olması: Devletin bütün birimlerinde, benden - senden ayrıştırması var mı, yok mu? Görev neden ehline verilmez?
6-Adaletsizlik: Adalet kavramını neredeyse tamamen unutmadık mı yok mu hatırlatan bizlere?
7-Duyguların umutların kırılması: Toplumsal bir yılgınlık, yorgunluk, bıkkınlık hatta çılgınlık ruh hali içinde değil miyiz?
8-Göçün hızlanması: Bizim nitelikli insanlarımız göçerken tersine göç almamızın sosyal ve ekonomik nedenlerini hiç sorguladık mı ve önlemler alabildik mi? Dünyada ve ilimizde her gün haksız yere ölen ve öldürülen mülteci sorununun hesabını Allah’ın bizlere sormayacağını mı sanıyorsunuz?
9-Şeytani gurur ve kibir: Bütün bu yaşananları, büyük bir aymazlık içinde, hiçbir şey olmamış gibi, büyük bir kibirle iyi bir şeymiş gibi seyretmiyor muyuz?
10-Gösteriş, riyakârlık ve yalakalık: Nerede şarlatan çok yüzlü varsa işini onlar yürütüyor. Hataları söyleyen doğru konuşan düşman ilan ediliyor..
İbn-i Haldun’un bir toplumun çöküş belirtilerini özetlediği bunca işaret, bütün açıklığıyla ortada dururken, insanımız işsizlik, yoksulluk sarmalında mutsuz, kaygılı yaşam mücadelesi içindeyken, etrafımız ateş çemberinde, ekonomimiz durgun, geleceğimiz belirsizlikler içindeyken, bu durumlar hiç yokmuş gibi davranan gösterişli yalaka takımı hala ortada dolaşmıyor mu?
Bunca belirtiye rağmen, hala düzelmeyecek miyiz? Sahi tarihteki medeniyetlerin çöküşü nasıl olmuştu?
İçerideki ve dışarıdaki çöküşlerin nedenleri onlar değil mi? Çünkü onlar resullerini dinlemediler..
Onlar ALLAH'ı dinlemediler sonları hüsran ve çöküş oldu…
Aliya İzzet Begoviç ne güzel özetlemiş:
“Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur.”
Tarih, bu anlamdaki vecizlerle dolu:
”İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin.
“Size ait olmayan şeyleri almayın”
“Güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun.”
Ya da kirli bir şekilde ömür boyu uyuyun…