Demek ki bu ülkenin en büyük sorunlarından biri Kürt meselesiymiş!
Düşünsenize meşrutiyet döneminden beri bu mesele gündemde.
Cumhuriyet’le birlikte kronik bir hâl almaya başlıyor.
Bu gidiş ve düşünceyle sürünceme devam edecek.
Ve o zamandan bugüne halı altına süpürülen mesele artık çuvala sığmıyor.
Hâlen de çözülebilmiş değil!
Düşünsenize bu mesele ülkeyi baştan sona etkiliyor.
Vücutta âdeta etkilenmeyen bir uzuv yok gibi!
Mutlaka ama mutlaka çözülmeli!
Ekonomi, sanat, edebiyat, sosyal hayat, toplumsal muhalefet!...
Daha birçok komplike konunun altında bu mesele var.
Her ne kadar bu mesele bazı sebeplerden dolayı açık açık dillendirilmese de.
Dolar da bu meseleden artar mı demeyin!
İşte Avrupa Birliği!
O da Kürt meselesinden etkilenmedi mi?
Ah, ne güzel fırsatlar kaçırdık!
Çözüm Süreci, gerçekten Türkiye’nin kaçan en büyük fırsatı oldu…
Ne gerek vardı bu süreci sulandırmaya;
Haraç toplamaya!
Militan yetiştirmeye!
İnsanlar sindirmeye!
Güç gösterisine!...
Tek tipleşmeye!
Hendek kazmaya!...
LGBT’lerle olmaya ne gerek vardı?
Bölge tarihi bir fırsat yakalamıştı.
Fikri ne olursa olsun bütün hepimiz için bahar havası esiyordu.
Kürtler ve bölge, tarihinde ilk kez muhatap alınıyordu.
Bölge insanının yüzünde güller açmıştı.
HDP yüzde 13 oy almıştı.
Artık çözüm gelecekti. Herkes umutlanmıştı.
Ama HDP bu başarıyı Türkiye halkıyla değil İslam’ın ve insanlığın düşmanı İsrailliler ve LGBT’lilerle kutladı…
PKK/KCK/HDP- Kürtlerin hayatını, geleceğini ve istikbalini karartan ne varsa hepsini yaptı…
Allah akıl izan versin!
Hatta burnunuzdan fitil fitil getirsin!..
Giden canların hesabını nasıl vereceksiniz?
Kürtleri bir daha nasıl elde edeceksiniz?
Yazık değil mi bu fidanlara?
Yıldız gibi kayan canlara!..
Avrupa Birliği şunu gösterdi ki!
Kürt meselesi mutlak çözülmeli!...
Tabi kendi değerlerinden ödün vermeden!
Tabii silahlar susturulup hep beraber konuşarak…
Hep beraber tartışıp silahları kırarak!...
Silahları gömüp sözleri ateşleyerek!