Ülkemize sahip çıkalım

Değerli okurlar bir Amerikalı nasıl ki Amerika’ya sahip çıkıyorsa, Almanya’da yaşayan biri nasıl ki yaşadığı ülkenin menfaati için çalışıyorsa, Avrupa’daki, Asya’daki veya Uzakdoğu’nun herhangi bir ülkesinde yaşayan birey, kendi ülkesine sahip çıkıyorsa, bizim de ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, her faydasından yararlandığımız bu ülkeye sahip çıkmamız gerekir.
Komşularımıza baktığımızda, her taraf ateş çemberi içinde.
Ülkemize sığınan milyonlarca sığınmacı bulunuyor. Dilenenler, çadırlarda yaşayanlar, hatta evsiz kalanlar. Kimi eşini, kimi babasını, kimi annesini, kimi evladını kaybetmiş.
İşte bizim de ülkemizi bu duruma düşürmek isteyenler var. Allah rızası için onlara fırsat vermeyelim.
İki-üç ay önce bir yazı yazmıştım: ‘Güçlü Türkiye İstemiyorlar’ diye.
Marmaray, Kanal İstanbul, Yeni otoyollar, Üçüncü Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Nükleer Santraller ve onlarca Milli Savunma Silahları... Hepsi de milyar dolarlık projeler.
Vallahi de, billahi de bu projelerin hayata geçmesi veya geçecek olması, birilerini çıldırtıyor.
Geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarını dinledim. Büyük bazı projelerden söz etti.
Aralık ayında boğazın altından Avrasya Tüneli'nin açılışı gerçekleşecek. 20 Aralık'ta bu açılış birilerini yine üzecek. Ama bizler millet olarak sevinmeliyiz.
Bu proje çok önemli bir proje. Çünkü Avrasya Tüneli çift katlı. Otomobiller artık Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya bu tünel sayesinde geçebilecek.
26 Ağustos'ta boğazın üzerindeki 3. gerdanlığın Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışı gerçekleşti. Darbe girişiminden hemen önce İstanbul İzmir otoyolunun önemli bir aşaması olan İzmit Körfezi üzerindeki Osmangazi Köprüsü hizmete açıldı.
İstanbul’da üçüncü havalimanı en büyük projelerden biri. Dünyanın en büyüğü olacak yeni havalimanının inşası tüm hızıyla sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu havalimanının ilk etabının 2018'in ilk çeyreğinde açılacağı müjdesini verdi.
Reisimiz müjde verdikçe, düşmanlar çatlıyor.
Hızlı tren hatları, şehir hastaneleri, yeni statlar. 29 stat projesi var. Yaklaşık 6.5 milyon binanın yıkılıp yeniden yapılmasını hedefleyen kentsel dönüşüm projeleri var. Savunma sanayiinde iftihar verici pek çok başarı var. Artık insansız hava araçlarını üreten bir Türkiye var.
Düşmanlarımız çok, ama ülkemizi doğru anlatmak için çaba göstermeliyiz. Dünyada başka hangi ülkede bunca sorunla, böyle büyük bir ekonomik güç aynı anda var olabilir. Bu durum uzaktan bakıldığında görülen Türkiye manzarası ile ülkemizin hakiki durumunun keskin şekilde farklılaşmasına yol açıyor. Ülkemizi ve milletimizi tanımayan birisinin Türkiye’ye baktığı manzara şudur. Tüm önemli terör örgütlerinin hedef aldığı, dünyanın en sıkıntılı bölgeleri Suriye ve Irak’taki gelişmelere müdahale olan, Karadeniz, Kafkasya, Balkanlar gibi potansiyel kriz alanları ile iç içe bir ülke. Daha 4 ay önce darbe girişimine maruz kalmış bir ülke. Mesele şu ki Türkiye sadece bundan ibaret bir ülke değil. Bu fotoğraf madalyonun sadece bir yüzü. Peki madalyonun diğer yüzünde ne var. Öteki Türkiye her gün dünya çapında projelerin açılışını yapan, en yıkıcı krizler karşısında dahi hedeflerinden uzaklaşmayan, büyüyen bir Türkiye. Terör örgütlerinin eylemleri sadece eylem yapılan yerde etkisini hissettirir. Onun dışında üzüntümüzü ve öfkemizi arttırır. Gece darbe girişimi de olsa ertesi sabah ülkede her şey tıkır tıkır işlemeye devam eder. 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu, ertesi gün yastık altında döviz piyasaya sürüldü 2.5 milyar dolar. Merkez Bankası piyasaya döviz sürmedi. Suriye ve Irak krizleri karşısında kayda değer bir yardım gelmese dahi tüm dünyaya örnek olacak duruş sergilemeyi sürdürebiliriz. Dünyada örneğine az rastlanan dev projeler hayata geçirilebilir. Mesele güven meselesi, istikrar meselesi. Bu güven ve istikrar olmaza sizlere dünyanın değişik ülkelerinden bu krediler gelmez.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerine kulak vermeliyiz.
Bu ülkeye yatırım için de herkesin çaba göstermesi lazım. Reis, bizim işadamlarımıza seslenerek, “Türkiye kendisine inanan, yatırım yapan hiç kimseyi mahcup etmedi. Uluslararası yatırımcıların önemli bölümü bunun için yatırımları sürdürüyor. Kendi iş adamlarımıza da aynı çağrıyı yapıyorum.
Yatırımlarınızı ertelemeyin, tereddüde düşmeyin, geç kalırsanız pişman olursunuz. Uluslararası yatırımcıların güvendiği Türkiye’ye kendi iş adamlarımızın dört elle sarılması, yatırımları erteleme noktasında böyle bir yanlışa düşmesi sadece onları kaybettirir. Gelin yatırımlarınızı hızlandırın. Ben ülkeme nasıl güveniyorsam, iş adamlarımıza da aynı şeklide güveniyorum” dedi.

Biz de aynı çağrıyı yapıyoruz; Bu ülkenin kalkınması, gelişmesi ve düşmanlara inat iyi yerlere gelmesi için tüm işadamlarımızın bu ülkeye yatırım yapması şart.

Eğer yanı başımızdaki perişan ülkelerin konumuna düşmek istemiyorsak, kendi ülkemize sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.
Bu ülkenin her köşesindeki vatandaşın, dili, dini, ırkı, rengi hiç önemli değil, herkesin yaşadığı topraklara sahip çıkmasını salık veriyoruz.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar Kalesi alınırken, hasta yatağında söylediği iki mısralık şiirinin ilk dizesi ile bu yazımızı bitirelim:
Halk içinde muteber bir nesne yok ‘devlet’ gibi…