Van Büyükşehir’in Sayın Genel Sekreteri, genel bir davet ile Van Basını ile tanışmak yerine, kendisini henüz tanımadan uzaklardayken alkışlamaya başlayanları ve açıklamalar ile karşılayanları seçip, öğle yemeklerinde özel misafir ederek, çekilen yağları fark ettiğini fark ettirerek yaşadıkları mutlulaşma seansları dilden dile dolaşmaya başladı.
Van kulislerine hızlı bir giriş yaptığı bugünlerde, köşemden bazı hatırlatmalar yaparak Genel Sekreter Sayın Mustafa Yalçın’ı selamlamak istedim. Biz bazıları gibi yaz evladım denince yazan kâtiplerden değiliz. Tam aksine kiralık kalem kullanmayan gazetecilerdeniz. Gözümüz sizin göremediğiniz yerleri görebilecek kadar keskin, kulağımız sizin duyamadığınız sesleri duyabilecek kadar hassastır.
Aslında niyetim ve isteğim selamı anlamına ve özüne uygun vermekti. Ancak görüyorum ki Sayın Genel Sekreter selamı gidenin arkasından tef çalıp, geleni var gücüyle alkışlayanlara göre alıp vermeye başlamış. Bu nedenle üstümüze yağ sıçratmadan uzaktan selamlaşmak vacip oldu.
Gelişini, gelmeden yaptıkları açıklamalar ve yazdıkları yazılar ile uzaktan alkışlayanları arayıp, öğle yemeklerinde ağırlayan Sayın Genel Sekretere, küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Gidenin arkasından tef çalıp, geleni alkışlama alışkanlığı olanlar, siz giderken de arkanızdan tef çalıp, yeni gelen hoş gelmiş diyerek, elleri acıyıncaya kadar alkışlayacak.
İlahi kural, bir kimse bir yere nasıl geliyorsa aynı şekilde gidiyor, bir kimse bir insana yaşattığı şeyi kendisi bu dünyada yaşamadan son nefesini veremiyor. Size tavsiyem, siz gelmeden gelişinizi alkışlamaya başlayanlara dikkat edin. Ne kadar çok alkış, o kadar büyük dilim pasta talebi demektir. Hele bir vermeyin, bugün alkışlayanlar en ağır sözlerle eleştirmeye başlamazsa, ben bir şey bilmiyorum demektir.
Sayın Genel Sekreter.. Sizden önce 70 gün görev yapıp her türlü fedakârlığı gösteren, birçok riski üstlenen Genel Sekreter Vekili Mehmet Yaşar’a hayırlı olsun ziyaretine gelmeyenler de sizin kapınızda sıralanmaya başladı. Bunların geliş nedenleri, ne sizin karakaşınız kara gözünüz, ne de size olan sevgileri. Tanımadığınız ilde size şirin görünüp, ‘Büyükşehir Belediyesi’nin gücünden güç, pastasından daha büyük pay nasıl alabilirim’ hesaplı ziyaretlerdir.
Size sahip çıkıyormuş gibi görünüp, ya hak etmedikleri rantların peşine düşerler, ya da hukuken çözülmesi mümkün olmayan işlerini çözdürmeye çalışırlar. Siz gelmeden alkışlayanlar arasında, geçmişte ruhsatsız yaptıkları binalarına dâhil ettikleri bir miktar park ve yolu, arsalarına imar tadilatı ile resmileştirmek isteklerine, Van Belediye Meclisi onay vermeyince, dönemin meclis üyelerinin görevden alınmasını isteyip, Belediye Başkanı’na medya üzerinden ağır hakaretler edip, karşılaştığında ise elini öpmeye çalışanların olduğunu hatırlatmak isterim. Gelişinize sevinenlerin içinde yine meclise sundukları dosyanın içini, meclisten geçtikten sonra değiştirenlerin olduğunu da bilmeniz gerektiğini düşünüyorum.
Yani uzun kuyruklu hikâyeler, bitmek tükenmek bilmeyen kurnazlıklar, ya şişkin egoları tatmin, ya da cüzdan şişirmek için yerlere kadar eğilerek yapılan reveranslar. Rabbim bize kendi huzurundan başkasının önünde eğilmeyi nasip etmesin.
Daha gelir gelmez haftada 2 gün halk günü yapacağınızı ilan ettiğinizde, ayağına değil kafasına sıkıyor demekten kendimi alamadım. Belediye doğumdan ölüme kadar her bir insana hizmet üretmek zorunda olan bir kurum. Asli görevi halkla iç içe olan Belediye 7/24 halkla iç içe olması gerekirken
sadece iki gün halka vakit ayırması, bazen 3 - 4, bazen de 20 -30 kişi ile görüşmesi halktan kopuk olmaktır. 1 milyon 100 bin nüfuslu kentte haftanın geri kalan günlerinde halka kapısın kapatmış, kendisini alkışlayanlarla özel yemekler ve görüşmelerle geçirilecek bir hizmet anlayışı ile Van’da belediyecilik yapmak asla mümkün değildir.
Sayın Genel Sekreter sanıyorum siz Van’ı Kayseri ile karıştırdınız. Kayseri, bir Cumhurbaşkanı kenti, bir sanayi kenti, Mehmet Özhaseki gibi başarılı bir belediye başkanı kenti, kurumsal yapısı tamamlanmış bir belediye teşkilatı, sorunları önemli ölçüde çözülmüş bir kent. Devlet tüm gücü ile orada ve çizilmiş yol haritaları içerisinde, rutin hizmet eden, evrak imzalayan, törenlere katılan, protokol bir Genel Sekreter olarak çalışmış olabilirsiniz.
Van’da sokakta güvenlik nedeniyle polis korumasında, panzerlerin arkasında, dairede ise ofis katınıza girişleri yasaklayarak, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği yapamazsınız. Kayyum öncesinde Genel Sekreter Vekili olarak çalışan Sedat Töre de aynen sizin gibi yapıyordu. Siz de onun gibi kendinizi halktan, kurum çalışanlarından 4 duvar arasına saklayamazsınız. Burada çarıklı erkânı harp olmak, sahaya inmek, her düzeyde çalışanla muhatap olmak, halkla iç içe olmak zorundasınız.
Tüm bunları yaparken, kuruluşunda önemli ölçüde dağa göre yapılanmış bir belediye içerisinde hem insanların gönlünü almak, hem kurumu devlete göre yeniden yapılandırıp halka hizmet eder hale getirmek, hem halkla iç içe olmak, hem de canınızı değil, uğruna can verdiğimiz vatanımızı, halkımızı, devletimizi, istikbalimizi ve istiklalimizi düşünerek özveride bulunmak ve cesaretli olmak zorundasınız.
Yani bir başka ifade ile sırça köşklerde, kapalı kapılar ardında alkış tutanları ağırlayarak, yağ çekerken kayıp düşenleri pış pışlayarak Van’da hizmet üretilmez. 1 aylık yönetim anlayışınız içerisinde kendi konumunu sağlamlaştırmak için yaranmaya çalışanların kulağınıza fısıldadıklarıyla ve sahtekarlığı noter tasdikli olanlara akçeli işlerin yetkilerini vererek yol alırsanız, sizi çıkmaz sokağa soktuklarında eyvah diyebilirsiniz. Bu sizin kariyeriniz için de, Van için de, 2019 seçimleri için de sonun başlangıcı olur.
Mizan bozulursa tuz kokar, demedi demeyin.
Sayın Genel Sekreter.. 14 yıldır Van’da yaşayan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tüm illerini ve ilçelerinin çoğunu gezmiş, kurumları, STK’ları ve medyası ile birebir görüşmüş birisi olarak size tavsiyem, denklemi baştan doğru kurun ki sonuç yanlış çıkmasın. Görev yapacağınız sürenin ikinci yılında yerel seçimler var ve Büyükşehir başta olmak üzere belediye başkanlıkları seçilecek.
Güzel hizmetler yapabilecekken, sizin kuracağınız yanlış denklem sonucunda, alkış seslerinin yankısına aldanıp, halkla aranıza duvar örüp, fasit daire içinde dönerseniz, 2 yıl sonra yapılacak seçimlerde, kayyum atanmasına neden olanlar yeniden seçilirse, size de, gelmiş ve gelecek 7 sülalenize de bu vebal yeter de artar. Haberiniz ola.
Siz gelmeden önce serenatlar eşliğinde alkışlamaktan elleri acıyanlar, adeta yolunuza kırmızı halı serercesine basın açıklamaları ile sizi karşılayanlar ile ilgili pis kokular gelmeye başladı. Alkışlı teşrifatçı takımı ve havlucu ibrikçi başılar, dilerim Büyükşehir Belediyesi ile ilgili hiçbir akçeli işle iştigal etmezler. Yine ümit ediyorum ki gelecek siyasi hesaplarını tutturmak için Büyükşehir Belediyesi’nin gücünü, nüfuzunu ve kaynaklarını devşirmek istemezler.
Sayın Genel Sekreter. Bir şeyi daha unutmayın ki devletimiz ve tüm kurumları, içindeki FETÖ ve KCK gibi paralel yapılar temizlendikçe daha iyi çalışıyor. Haber hafızası yerinde bir gazeteci olarak, Van Büyükşehir Belediyesini, zatı âlinizi ve daha siz gelmeden alkışla tempo tutanları, kapınızda sıraya girip sizi ablukaya almaya çalışanları, gözümü kırpmadan takip etmeye devam ediyorum.
Şimdilik isimlerini paylaşmadığım bu kişileri, yeri ve zamanı geldikçe şahsım açısından neye mal olursa olsun, kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmeyeceğimi ilgililer bilir. Siz de bu vesile ile öğrenmiş oldunuz.
Şu an deruhte ettiğiniz görevi devletin verdiğini, kullanacağınız yetkinin devlet adına olacağını ve kaynakların da beytülmal olduğunu unutmamanız ümidiyle, görevinizde başarılar diliyorum. Şahsınıza, Van Büyükşehir Belediyesine, Van Halkına ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun.
Rabbim yolundan rızasından ayırmasın…