VAN DEPREMLERE HAZIR MI?

 Geçen İstanbul’da deprem olduğunu öğrenince son günlerde bölgede ve özelde Van’da yaşanan depremleri hatırladım yeniden. Çünkü gündem salgın olunca bu felaketleri de ister istemez unutur veya umursamaz olduk. Hatta insanların videolar çekerek evde mi kalalım evden mi kaçalım diye konuyu alaya alan paylaşımları da bunun bir göstergesi olsa gerek.

Sanırım salgın hastalığı olmasaydı bu süreçte ülkemizin gündemi mutlaka deprem olacaktı… Yani deprem salgın hastalığının gölgesinde kaldı…

Birçok araştırma dünyada meydana gelen afetlerde ciddi artışların olduğunu göstermektedir.

Bilinçsiz kentleşme ve zarar görebilir yapı ve varlıklardan dolayı büyük felaketlere dönüşen depremler,  küresel ısınmayla birlikte artan kuraklık, iklimdeki değişmeler nedeniyle değişen yağış grafikleri ve meydana gelen taşkınlar, bilinçsizliğimizin yol açtığı çevre kirliliği ve şu an dünyayı alarma geçiren COVID-19 gibi salgınlar ister istemez insan zihnin de yarının dünyasıyla ilgili karamsar tablolar oluşturmaktadır.

Evden dışarı çıkamayınca internete veya tv ekranlarına muhtaç kalınca oluşan bu karamsar tabloyu anlama ve açıklamaya çalışan birçok bilim dalının açıklamalarını izliyoruz ya da okuyoruz. Ancak bu açıklamalar Van üzerinden pratiğe dönüşmediği sürece bize çok inandırıcı gelmeyecek. Artık bilginin icraata dönüşme vakti.

Geçen yıl Van depreminin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen bir toplantıya katılmıştım.

Konuyu açıklayan önemli uzmanlar davet edilmişti.

Beni en çok etkileyen her konuşmasında, satır aralarında; Bana Aman Allah’ım Van ne durumda? Olası depremlerde Van yok olacak düşündürten, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü başkanı Doç. Dr. Suvat Parin’inin açıklamaları dikkatimi çekmişti..

O nedenle salgını biraz aralayarak epeyce zamandır yazmak istediğim beni çokça endişelendiren bu konuyu yani deprem meselesini yazmaya çalışacağım. Hakikaten her deprem olduğunda çevremden birçok insanı arıyorum; depremi htiniz mi nasıl atlattınız gibi sorular soruyorum.

Hele oturulan yapılar deprem öncesiyse endişem ve korkum katlanarak artıyor ve sadece rabbime sığınıyorum; yardım et afetten koru bu toplumu Allah’ım diye dua ediyorum. Birileri dualardan rahatsız olsa da.

Depremler Açısından Van nerede duruyor meselesi çok üstünde durulması gereken, birçok bilgilendirici çalışmaların, konferansların TV, radyo programları ve haberler ile topluma ulaşılan açıklamaların sıkça yapılması lazım. Hem de çok acil; geç kalmadan önlemlerin alınması için.

Endişelenmemin en büyük nedeni Van depreminden sonra hasarlı bina sayısının çok fazla olmasıdır.

Öyle ki deprem zamanında darmadağın olan ve yıkım kararı verilen binalara az, orta hasarlı yâda güçlendirme raporları alındı.

Hem de yangından mal kaçırır gibi. Yani şimdi Van’daki binaların çoğunun böyle süslü göründüğüne bakmayın, hatta aldanmayın. Hepsi makyajla çürüklükleri kapanmış durumda. O dönemde de yazmıştım; yapmayın, etmeyin diye! Sıkça uyarılarda bulunmuştum. Şimdi de tekrar uyarıyorum. Kısa yoldan köşeyi ahlaksızca dönme hırsı topluma çok zararlar veriyor.

O dönem birçok kişi bu kirli ilişkilerinden dolayı gözaltına alınmıştı ancak sonuç değişmedi.

Ben bütün ilgili ve yetkili herkesi uyarıyorum ve ısrar ediyorum, rica ediyorum lütfen ama lütfen bu konuya duyarlı olun ve ilk gündeminize alınız. Olası bir depremde yani çok değil 5 şiddetinde 20 saniye ile sallanırsa, Van büyük bir facia yaşayacak.

O dönemi bilenler geriye dönüp iyi bir hatırlasın. Paramparça olmuş binalara, yıkım kararı verilmişken hangi akıl karı ile ya da hangi kirli ilişkilerin sonucunda az, orta hasarlı yâda güçlendirme kararları alındı?

Van’da deprem görmüş binaların tekrar deprem testi yapılırsa bu dediğim gerçeğin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkacağını ve neden hangi gerekçe ile yıkım kararlarının az, orta hasara ve güçlendirmeye dönüştüğünü bütün oyunları ile birlikte öğrenmiş olacağız.

2011 Van depremlerinin sonuçları üzerinde doğru bir sistem üzere durulursa tüm ülkemizin de faydalanacağı örnek alacağı sonuçları ve sonrası çalışmaları yapılabilir..

İlimizde kaçak yapılaşmanın ulaştığı korkunç durumu göz önünde bulundurduğumuzda ve deprem sigortasının yok denecek kadar az oranda olması hem vatandaşa hem de devlete ne kadar zararı olduğunun anlatılması lazım.

Van’ın depremde hasar gören bazı mahallelerin de evlerde yaşanan orta hasarların güçlendirilmemesinin nedeni de yoksul kesimden oluşmasından kaynaklanıyor.

Ayrıca Van’ın ne kadarının hasar tespiti yapılıp yapılmadığı da ayrı bir tartışma konusudur.

Şu an yapılan binalar ne kadar denetleniyor görüyorum. Korkunç binalar yapılıyor. Temelleri kolonları, kullanılan malzeme geleceğe hezimet hazırlayan işler yapılıyor. Denetleme mekanizmaları sağlıklı işlemiyor başta Sayın Vali bilmez olmak üzere herkesin bilgisine bu konuyu arz ediyorum.

Bakınız sizlere Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden aldığım resmi veriyi hemen aktarayım.

“Kent merkezini oluşturan Tuşba, İpekyolu ve Edremit ilçelerinin verilerinden hareketle Van kent merkezini incelediğimizde  %93,3 oranındaki kaçak yapı oranı başta olmak üzere, neredeyse her beş konut veya işyerinden birisinin orta veya ağır düzeyde hasar görmüş olması, buna mukabil orta hasarlı yapılardan yalnızca %1,1’inin güçlendirildiğine dair tespitler, kent merkezindeki yapı stokunun yüksek düzeyde zarar görebilir olduğunu göstermektedir.”

Nihayetinde depremler açısından deyim yerindeyse Van hem birinci derece deprem bölgesi olması nedeniyle, hem de son on yılda yaşadığı ağır depremlerden dolayı oldukça riskli bir il konumundadır.

Deprem uzmanlarının son dönem açıklamaları gösteriyor ki fay hattının Van ve ilçeleri Saray, Başkale’yi gösterdiği gerçeğidir ki durumun hiçte iç açıcı olmadığı gerçeği ile yüzleşmemiz lazım.

Biz olası afetlere karşı şeffaf bir şekilde sorunları çözerek ve toplumla paylaşarak önlemler almaz isek çok acılı ve sancılı süreçler yaşayacağız.

Yıkım kararlarına az ve orta hasar alarak aslında gelecekte olası depremde, toplu cinayetlere imza atan ahlak sorunu yaşayan insanlar aslında kendi çocuklarının geleceklerini imha ettiklerini bilmelidirler.

AFAD birimlerince ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü Sayın Şevli ve Suvat Parin hoca öncülüğünde  komisyonlar oluşturularak çalışmalar yapılmalı ve tüm Türkiye toplumu deprem ve Van depreminin artı eksileri ile sonuçları hakkında bilinçlendirilmelidir..

Bu anlamda başta afet politikacıları ve yöneticileri olmak üzere, üniversite, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve kentin selametini düşünen tüm paydaşlar, Van kent merkezini gelecekteki depremlere hazırlamak için mutlaka bir çalışma içine girmelidir.

Duymadık, görmedik, bilmiyorum, demediler demeyin Van’ı bu korkunç durumdan kurtarın…!!!

NOT: Depremler acısından kentin röntgenini çeken çok geniş kapsamlı istatistiksel rakamlarla hazırlanmış tez çalışmasına Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kütüphanesinden ulaşabilirsiniz..