Türkiye’de en önemli sazlık alanların büyük bir kısmı Van Gölü Havzasında yer alıyor. Van'da geçtiğimiz günlerde birçok kuş türüne ev sahipliği yapan sazlık yangınları ise sayısız canlının yaşamını yitirmesine neden oldu. Kuş göçlerinin ve yumurtlamalarının yoğunlaştığı bu dönemde sazlıklar üst üste yangınlara maruz kaldı. Van’ın İpekyolu, Tuşba, Erciş, Muradiye ve Saray ilçelerinde meydana gelen sazlık yangılarını söndürmek için de itfaiye ve jandarma ekipleri yoğun bir mesai harcadı.

Yangınların ardından havaların yağışlı geçmesi sazlık alanların yeniden yeşermesine imkan sağladı. Yangın sonrası küle dönen alanlarda yeniden yeşil otların boy vermeye başlaması yaban kuşları için yeniden bir umut oldu. Uzmanlar, yağmurla birlikte yenilenmeye başlayan sazlıkların bundan sonra daha etkili korunması için yeni projelerin devreye alınmasını istiyor.

“Ülkemizdeki sulak alanlar bir bir yok oldu”

YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, sazlıkların yaban hayatı ve ekolojik dengenin devamı için bir alan oluşturduğunu belirtti. Tabiatın rahmi olan sazlıkların insan eli ve iklim değişikliğinden dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Prof. Dr. Aslan, “Çeşitli nedenlerle sulak alanlar tabiattan yok olduğu zaman ekolojik dengede bozulmalar meydana gelir. Nüfus, tarım ve sanayinin artmasına bağlı olarak ülkemizdeki sulak alanlar bir bir yok oldu. Van Gölü Havzasında nüfus baskısı ve sanayinin az olması nedeniyle sulak alanı konusunda ülkemizin en zengin bölgelerindendir. Ancak bu bölgede de son zamanlarda insan temasıyla yangınlar çıkarılmaktadır. Küresel ısınmaya bağlı olarak suların çekilmesiyle insanların sulak alanlara yaklaşması da artmış oldu. Buna bağlı olarak havzadaki sulak alanların çoğu ise yakıldı. Yangınlara bağlı olarak burada yaşayan ve üreyen çok sayıda kuş ise zarar gördü” dedi.

“Sulak alanlar tekrar kendini tazeledi”

VATSO-DER Başkanı Zahir Kandaşoğlu’ndan Yeni Yıl Mesajı VATSO-DER Başkanı Zahir Kandaşoğlu’ndan Yeni Yıl Mesajı

Bu seneki yangınların ilkbahar aylarında çıktığını ve ardından yağışlı geçen sürece bağlı olarak sulak alanlarındaki otların yeniden yeşerdiğini dile getiren Aslan, “Yangınlar yaz aylarında çıkmış olsaydı daha fazla yer yanmış olacaktı. Yağışlı mevsime bağlı olarak sulak alanlar tekrar kendini tazeledi. Böylece yeni bir ekolojik dengeyi tekrar meydana getirdi. Bundan sonra sulak alanların korunması için daha etkili projeler geliştirilmelidir. Ekolojik dengenin devam etmesini istiyorsak ve herhangi bir sorunla karşılaşmamak için sulak alanları korumamız gerekiyor. Yangınlarla beraber bizle korumayı ortadan kaldırırsak bir daha sulak alanları bulamayız” diye konuştu.