VAN HALKI NEDEN SANDIĞA GİTMEDİ?

          Akla takılan ve sağduyuyla cevap bulunması gereken onlarca soruyla beraber 31 Mart yerel seçimleri geride kaldı. Ama Van özelinde akla takılan en önemli soru ise Van genelinde 141 bin 477 seçmen sandığa neden gitmedi, oyunu neden kullanmadı?
Bu tavırla acaba ne söylemek istedi?
Sandığa gitmeyen seçmenler partisinin yöneticilerini mi yoksa yaşadığı şehri mi cezalandırmak istedi?
Sonuç itibariyle seçimin en temel kuralı "SEÇİM SANDIKTA KAZANILIR" ilkesidir. Ve SANDIK her zaman olduğu gibi 31 Mart seçimlerinde de en doğru sonucu verdi.

 


      Peki, tüm bu sonuçları nasıl bir siyasi ferasetle okumak, dersler çıkarmak ve yola devam etmek gerekir.
Tüm bu soruların cevaplarını bulmaya geçmeden önce seçim sonuçları resmi olmasa da netleşmeye başladıktan sonra beliren bir tavrın, eleştirinin asla doğru olmadığını hemen belirtmek isterim.
Özellikle Ak Parti teşkilat kademeleri ve belediye başkan adayı ve meclis üye adaylarının hem özelde yakın çevrelerine hem de sosyal medya mecralarındaki şahsi hesaplarında HALKI SUÇLAYAN tavırları asla doğru değildir.
Bir sorumlu aranacaksa "İĞNEYİ KENDİSİNE, ÇUVALDIZI HALKA" batırma tavrı asla ahlakide değildir.
Eğer ortada seçim sonuçları adına istenmeyen bir sorun varsa kendisini siyasetçi olarak tanımlayan herkes biran önce aklını başına almalı, özeleştiri yapabilmeli, eksikleri, hataları varsa bunları da kabul edebilmelidir.
Halkımız "bir kuyumcu hassaslığında teraziyi" 31 Mart tarihinde sandıkta dün olduğu gibi bugünde kullanmıştır. Anlayana, anlamak isteyene gerekli en net cevabı iradesini, ferasetini kullanarak oyuyla sandığa atmıştır.
Şimdi sıra ortaya çıkan bu tablodan, seçmenin verdiği cevaptan sonuçlar ve dersler çıkarmaktır. Ve bunu da elbette ki şehri yönetmeye aday siyasiler, Ak Parti ve HDP temsilcileri ve teşkilatları yapmak zorundadır.

 


Halkımız elbette ki her şeyin farkındadır. Kendisiyle konuşulduğunda muhatabının samimimi, hesabimi olduğunu tüm detaylarıyla anlayacak ferasete sahiptir.
Sonuçlar açıklandığında gördüğüm bir şey çok dikkatimi çekti.
Bölgemizde 2009, 2014, 2015 ve 24 Haziran tarihlerinde HDP'ye ciddi destek sunan illerden AĞRI, ŞIRNAK, BİNGÖL, MUŞ, BİTLİS gibi illerde AK PARTİ adayları açık ara kazanırken neden VAN aynı sonuçla karşılaşmadı?
Belki de bu şehirlerden önce VAN'da AK PARTİ en önemli rakibi HDP karşısında açık ara önde ipi göğüsleyip başta İPEKYOLU, EDREMİT, TUŞBA, ERCİŞ olmak üzere diğer ilçelerde belediyeleri kazanabilecekken neden kaybetti?
İşi, görevi ehline, liyakat sahibine teslim etmek varken kafakol ilişkisi içinde kendi şahsi hesapları için parti temsilcileri kendi aralarında kapalı kapılar ardında pazarlık mı yaptı?
Başarı her şeyden önce kendisine, ideallerine, ekibine ve sonuca inanmakken özellikle şimdi kulislerde en çok konuşulan Ak Parti teşkilat kademelerinin Büyükşehir Adayı Necdet TAKVA'ya inanmaması, sahiplenmemesi, desteklememesi sonucu başarısızlıkla buluşulmuş olmasın?

 


Halkta karşılığı olmayan, liyakat sahibi olmayan, iki kelimeyi ifade etmekten, toplumla buluşmaktan korkan aciz ve cılız tipler mi belediye başkan adayı ve meclis üye adayları olarak tercih edildi?
Yoksa klasikleşen balkon konuşmasında AK PARTİ Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN'ın çok net bir şekilde ifade ettiği gibi "halkla gönül bağı mı kurulmadı"?
Oturduğu koltuğun anlamı ve gücü itibariyle halka hizmet etmek için gece gündüz çalışması gereken İl ve İlçe Başkanları kadın ve gençlik kademleriyle beraber seçim kampanya döneminde acaba hangi özel işleri ile uğraştılar?
Hangi seçim çalışmasında hangi seçmeni ikna etmek için zihin ve alın teri döktüler? Oturdukları koltuğun, taşıdıkları unvanların hakkını vermek için bu halka ve davaya hangi hizmeti sundular?
Sosyal medya platformlarında boy boy fotoğraflar paylaşılırken aslında işin kolayına kaçan bir tavırla mı seçim kampanya döneminde tembellik, sorumsuzluk mu yapıldı?

 


Birkaç esnafı ziyaret ardından kısa süreli iki veya üç ev ziyareti ve "öldük, bittik, çok yorulduk" diyerek içilen keyif çayları ve koyu ve bol kahkahalı sohbetler mi yapıldı?
Oysaki ERDOĞAN tek bir günde 8 miting, birden fazla geniş katılımlı salon toplantısı, TV programları ve yine aynı güne sığdırılan onlarca ülke ve Ümmet meselesini çözmek için neredeyse gününü uykusuz geçirmişti.
Seçim kampanya dönemimin mottoları/öz mesajları olan "TEVAZU, SAMİMİYET, GAYRET" sergilenmedi mi?
Seçime nerdeyse on gün kalmışken ve gece gündüz çalışıp seçmen ziyaretleriyle ikna turları düzenlenecek, milletle gönül bağı güçlendirilecekken "AK PARTİ SEÇİM BÜROLARININ ÖNÜNDE ZAFER HALAYLARI ÇEKMEK" te neyin nesiydi?
Bu durum Uhut Savaşında OKÇULAR TEPESİNİ son ana kadar beklemek üzere görevlendirilen okçuların ganimet hırsı, zafer sarhoşluğu ile görevlerinin ciddiyetini unutup o tepeden coşku, sevinç naralarıyla ayrılmalarına benzemedi mi?
Ve seçimlere dört gün kala şehrimize gelen Cumhurbaşkanımız ve Ak Parti Genel Başkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I havaalanından miting alanına kadar tüm yollarda ve miting meydanında çok büyük ve coşkulu bir kalabalık karşılarken bu sevginin asıl kaynağının REİS olduğunu ama ildeki teşkilat ve parti temsilcileriyle ilgili halkın GÜVEN sorunu olduğu mu görmeliyiz?

 


Milletvekili seçilmeden önce halkta saygınlığı ve karşılığı olan ama meclisin özel ceylan derili yumuşacık koltuklarına oturduktan, o güne kadar ulaşamadığı onlarca nimetle buluştuktan sonra kendisini kaybeden ve şimdi halk arasında  "GERÇEK YÜZLERİ BUYDU" sıfatıyla anılan vekillerin kendine ve davasına yabancılaşmış halinde mi sorunu aramalı?
Tüm bu ve buna benzer sorularla halkın neden sandığa gitmediği anlaşılabilir bence.
Uyanın beyler uyanın!
Herkes yaptığının karşılığını alır.
Tercihlerinizin, kararlarınızın ve ortaya koyduğunuz emeğin sorumluluğunu üstlenin!
Çocukça tavırları bir kenara bırakında yapmanız gerekeni yapın.

 


İlla bir günah keçisi aranacaksa önce aynaya bakın da sonra halkı suçlayın.
ÇUVALDIZI KENDİNİZE ve SONRA YİNE KENDİNİZE BATIRIN!
NOT: cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan Van mitinginde vana gelen eski vekillerin Erdoğan'ın gözüne şirin görünmek işte gör biz çalışıyoruz alandayız riyakârlığı ve çirkinliği Van'ın kaybetmesine çok net bir gösterge değil mi sizce?
Bu sözlerim Gülşen Orhan hanımefendi hariç başından beri alanda samimiyetle çalıştığına şahit oldum tebrik ederim kendisini. Birazda Mustafa bilici bey gelip Van'da son on beş günde çalıştı diğerleri fotoğraflar çektirerek şovdan öteye gitmedi.
Zaten AK partinin kaybettiği illere bir bakın birileri sandıkların içini boşaltırken, sandıkları takip etmeyen sosyal medyada fotoğraflarını paylaşarak sadece gösteriş ve bir yerlere şirin görünmek isteyen şovmenlerin yüzünden kaybedilmedi mi seçimler?