Van’da kurumlara personel alımında RÜŞVET iddiası

     İçişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk, halk oylaması, terör ve terörizmle mücadele, genel güvenlik, sosyoekonomik kalkınma konularında inceleme ve görüşmelerde bulunmak üzere 26 Şubat Pazar günü Van’a geldi. Bakan Yardımcısı Öztürk’ün beraberindeki heyette, Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Başkanı Tümgeneral Ali Çardakcı ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Akdeniz de yer aldı.


      Bakan Yardımcısı Öztürk ilk olarak, Van Valisi İbrahim Taşyapan, vali yardımcıları ve ilçe kaymakamları ile bir araya geldi. Ardından Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Arif Çetin, İl Jandarma Komutanı Yüksel Oğuz ve İl Emniyet Müdürü Mehmet Suat Ekici ile görüştü. Daha sonra da STK temsilcileri, kanaat önderleri ve güvenlik korucuları ile yapılan istişare toplantısına katıldı.
Toplantıda söz alanlar, soru soranlar ve bazı konuları gündeme getirenler oldu. Hepsini teker teker yazmak mümkün olmaz. Ancak herkesin gündeminde olan, kendi arasında konuşulan, ama bir türlü yüksek sesle ifade edilmeyen “kurumlarda işe girişlerde alındığı iddia edilen rüşvet” konusunu, önemine binaen gündeme getirmek istiyorum.


        Daha önce, bazı devlet yetkililerinin yanı sıra AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda başta olmak üzere ilgili siyasi aktörlere, iş takiplerinde ve kurumlarda işe girişlerde bir çete tarafından rüşvet alındığı bilgisini özel olarak anlatmıştım.
Türk-İş Konfederasyonu’na Bağlı Güvenlik ve Savunma İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu Üyesi Fevzi Karataş, İçişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk ve Van Valisi İbrahim Taşyapan’ın da bulunduğu 150 kişilik toplantıda “işe girişlerde 10-15 bin lira arası rüşvet alınıyor” diyerek aleni söyledi.


       Karataş’ın bu sözünü salon hep birlikte kuvvetli bir şekilde alkışladı. Bunun anlamı, “evet bunu biz de biliyoruz, bugüne kadar kendi aramızda konuştuk ve yüksek sesle söylemedik, Karataş bu konuda bizim sözcülüğümüzü yaptı, bu sözünü biz de onaylıyoruz” demekti. Çünkü 4 sorunu dile getiren Karataş’ın rüşvet sorusu tüm salondan destek görmüştü.
Bu soruya verilen alkış desteğini, devlet ve siyaset iyi okumalı. Sosyal psikolojiyi iyi analiz etmeli, bu konudaki kokuşmanın ne denli yüksek olduğunu iyi görmeli. Hem devlet yönetimi, hem de siyaset, yeni yapılanmasında karakterli, ahlaklı, dürüst, işinde gücünde, temiz, ehliyet liyakat ilkesine uygun kişilerin görevlere getirmenin ne denli önemli olduğunu anlamalı.


       Devlet ve siyaset kapısının, geçim ve nüfuz kapısı olmadığını, yeteneksiz ve kullanışlı adamlarla oluşturulan kadroların, devleti ve siyaseti düşürdüğü durumu idrak edip, yeniden hizmet kapısına dönüştürmenin adımları acilen atılmalı. Yeteneksiz ve kullanışlı tanımı dışında kalan, çok az sayıdaki yöneticiyi tenzih ederim.
Artık AK Partili siyasetçiye yalakalık yaparak, ya da HDP ideolojisinin militanlığını yaparak koltuk, yetki ve imkân sahibi olma dönemi sona ermeli. Bir başka ifade ile oturduğu koltuktan değer kazananlar yüzünden değersizleşen devlet ve siyaset kurumları, oturduğu koltuğa değer katacaklar tarafından, yeniden değerli ve hizmet üretir hale getirilmeli.
Toplantı sonrasında Karakaş ile görüştüm, “Ziya Bey işsiz gençler bir an önce düğün yapmak istiyor” dedi. “Hem işleri yok hem de evlenmek istiyorlar bu yanlış değil mi, önce iş sonra evlilik olması gerekmiyor mu?” dedim. “Ziya Bey işe girmek için istenen parayı temin edemiyorlar. Bunun için evleniyorlar, düğünde gelen takıları ve paraları da işe girmek için rüşvet olarak veriyorlar” dedi. İşe girebilmek için rüşvet parası ayarlamak üzere evlenmek, literatürdeki evlilik nedenleri arasında yerini aldı. Gençleri bu vahim duruma düşürenlerin keçeleşmiş yüzleri acaba kızarır mı diye çok merak ediyorum.
Bu kumpasın arka planında kripto HDP’liler ve AK Parti üzerinde oynadığı kirli oyunları var. Yani bir başka ifade ile AK Parti içindeki AKP’liler. Özel ortamlarında HDP’liyim, PKK’lıyım demelerine rağmen, görünürde ise AK Parti yönetimlerinde yer almışlar. Hem yaptıkları vurgunlar ile AK Partiyi geçim kapısına çevirmişler, hem de AK Parti’nin rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile karalanmasına neden oluyorlar.
7 Haziran 2016 seçimleri öncesinde, AK Parti’nin bir ilçe teşkilatı sandık görevli listesi yapıp seçim kuruluna vermişti. Milletvekili Adayı Faruk Alpaslan listeye HDP’lilerin yazıldığına dair aldığı duyumlar üzerine, tek tek kontrol etmek üzere ilgili ilçenin sandık kurulu listesini istemişti. Seçimlere 3 gün kala gelişen bu durum üzerine ilgili ilçe SKM başkanı istifa etmişti. 500 kişilik listede 20 kişi dışında sandığa geliyoruz diyen olmamış, üstelik bizi sandığa hangi AKP’li yazdı diyerek ağır küfürler edilmişti. Bunu 1 Kasım 2016 seçimleri öncesi eski milletvekillerinin, milletvekili adaylarının, eski ve yeni teşkilat mensupları ile il ve ilçe başkanlarının bulunduğu, Beşir Atalay’ın başkanlık ettiği toplantıda da ifade etmiştim.


        AK Parti’nin, sağduyulu kesimlerin mücadele ettiği, AK Partili görünen ve misyonu ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, derin PKK/KCK ile FETÖ/PDY adına AK Parti içinde operasyon yapan AKP’lilerden mutlaka temizlenmesi gerekiyor. Oynanan oyunlar ile AK Parti Teşkilatı’nın düşürüldüğü durumdan kurtulmasını istediğim için bunları yazıyorum. Artık sürdürülebilir olmayan bu gidişe, dur demenin zamanı çoktan geldi ve geçiyor.Rüşvet iddiası üzerine Mart ayında yapılacak olan İş-Kur alımlarında kura sistemi uygulaması getirildi. Rüşvet yapısını devre dışı bırakmak ve siyaseti geçim kapısı yapanlara dur demek için, devletin ve hükümetin rüşvet iddiasına karşı, ilk refleksi bu oldu. Bu refleks AK Partili işsizlerin de işe girme umuduna kapılmasına neden oldu. Acil ve makul bir önlem olsa da, böyle bir refleks arınmak için yeterli değil. Bu nedenle daha kapsamlı ve kalıcı çözümler üretilmeli.


         Ayrıca devlet ve siyaset “işe alımlarda 10-15 bin lira rüşvet alınıyor” iddiası üzerine ciddi bir şekilde gitmeli, bunu yapanlar siyaset kurumlarından temizlenmeli, devlet de yapanların yanına bırakmamalı. Gerekli takibat, tahkikat ve yargılamalar yapılarak yaptırımlar uygulanmalı.Siyaset kurumunun temizlenebilmesi için siyaset yapma zihniyetinin mutlaka değişmesi lazım, değişmediği sürece isimleri değiştirmek çözüm olmaz. Zihniyet değişimi ile birlikte siyaset kurumunda hissedilir düzeyde bir arınma yaşanmalı.


        Arınma adına, önümüzdeki günlerde yaşanmış hikâyeler ile kahramanlarını deşifre edeceğimi şimdiden söylemek istiyorum. Bu nedenle kendilerini çok iyi bilen hikâye kahramanlarının bulundukları makamları onurluca terk etmeye başlamaları herkes için iyi olacak. Çünkü bu kişiler referandum öncesi istifa etmeli veya deşifre olmalı ki, bunlar yüzünden oy vermeyecek veya sandığa gitmeyecek seçmen yeniden ait olduğu yere dönebilsin.Arınma sürecinde medyanın yüklenmesi gerektiği rolü unuttuğumu sanmayın. Medya kullanışlı yayın organı arayanların dümen suyuna girmek yerine; ülkemizin, kentimizin, halkımızın ve hakkın yanında dik duruşu ile süreçteki yerini almalı.
Bakalım arınma sürecinde Van medyası başarılı bir sınav verebilecek mi, yoksa sırtını dayadıkları yapıların değirmenine su taşımaya devam mı edecek? Bunu hep birlikte göreceğiz.


       Arınmaya vesile olan herkes, kentin tarihinde ve gelecek nesillerin dualarında hayırla yâd edilir.