Vankulu Lügati

1727 yılı Temmuz ayında, İbrahim Müteferrika'ya Padişah III. Ahmed'in fermanı Ve Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi'nin fetvasıyla, ilk Türk matbaasını kurma izni verilmiştir. İbrahim Müteferrika da bunun üzerine kendi evinin alt katında "Dârü't-Tıbaatü'l-Âmire" adıyla ilk Türk matbaasını kurmuştur.


Bu matbaada basılan, Türkçenin ilk matbu eseri ise 31 Ocak 1729 (1 Recep 1141) tarihinde basılan Vankulu Lügati'dir. Bu lügat, 1010 senesinde vefat eden, Farablı bir Türk bilgini olan İsmail el-Cevheri'nin telif etiği Tâcü'l-lûga ve Sıhhatü'l-Arabiyye yahut sadece Sahah, Sihah unvanlı büyük ve meşhur Arapça lügatin Türkçeye tercümesidir. Bu muazzam eseri, "Vankulu" ismiyle tanınan Mehmed Efendi çevirmiştir.


XVI. yüzyılın önemli âlimlerinden olan Mehmed Efendi, bu asrın ilk yarısında İstanbul'da doğmuştur. Babası, Mustafa Efendi adında bir zattır. Mehmed Efendi, soyca Vanlıdır. "Vankulu" lakabıyla tanınması da ecdadının Vanlı oluşundan ileri gelmektedir.
Vankulu Mehmed Efendi, başta fıkıh ilmi olmak üzere, lügat ve edebiyatta da bilgi sahibidir. Mehmet Efendi'nin telif ve tercüme birkaç eseri daha varsa da, ona ilmî sahada büyük şöhret kazandıran, Vankulu Lügati adıyla anılan tercüme lügati olmuştur.
Dârü't-Tıbatü'l-Âmire'de ilk baskısı yapılan bu kitap, iki büyük ciltten oluşmaktadır. Kitap Avrupa'dan ithal edilmiş filigranlı kâğıda, okunabilir nesih bir yazıyla basılmıştır. Kitabın alt tarafında bir sonraki sayfanın hangi kelimeyle başlayacağını ve biteceğini gösteren parolalar bulunmaktadır. Kelime kökleri madde başı olarak alınmış, bu kökten türetilen kelimelerin ise altı çizili olarak belirtilmiştir.
Birinci cilt, 656 sayfadır. Kitabın ilk altı sayfasında devrin padişahı III. Ahmet, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ve Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi'ye övgülerden sonra, İbrahim Müteferrika tarafından kaleme alınan "dibace" (önsöz) ile birlikte hangi say-falarda hangi harfin bulunduğunu gösteren bir fihrist vardır. Önsözde matbaanın kurulmasına müsaade eden III. Ahmed'in fermanı ve matbaanın sakıncalı olmadığına dair şeyhülislamın verdiği fetva sureti, kitaba dair muhtelif bilginler tarafından yazılmış on altı takriz, Matbaacı İbrahim Müteferrika tarafından, baskı sanatının lüzumu ve ehemmiyeti hakkında kaleme alınan Vesiyetü't-Tıbaa adlı bir makale, kitabın yazarı Cevheri ile tercüme eden Vankulu Mehmed Efendi'nin kısa hayat hikâyeleri bulunmaktadır. İkinci cilt ise, ilk iki sayfası fihrist olmak üzere toplam 766 sayfadır.


Kitabın her sayfası 37 satır olarak düzenlenmiştir. Her sayfada ortalama olarak üç kelime kökü ve her kelimeden de 22 tane türetilmiş kelime vardır. Lügatte yaklaşık olarak beş bin kelime kökü ile bu kelime köklerinden türetilmiş yüz binden fazla kelime bulunmaktadır.
Vankulu Lügati, döneminin klasik lügat usulüne göre şu şekilde tertip edilmiştir:
1) Kitap, her kelimenin son harfine göre, Arap alfabesindeki harf sayısı olarak 28 bölümde tertip olunmuştur. Her bölüm, kendi içinde kelimenin baş harfine göre, ayrıca 28 kısma ayrılmıştır.


"Hemze" ile nihayetlenen kelimeler de, hemze kelimenin kendi bünyesine ait ise "Babî hemze"de, fakat "vav" veya "ye"den değişme hemze ise, "Babü'l-vav ve'l-yâ"'da gösterilmiştir.


2) Her bölüm, kelimenin fâ-ülfiili, yani bir fiilin asli harflerinden birinci harfine göre edilmiştir.
Bir kelimenin müştekatı yani aynı kökten türemiş kelimeler, o madde içinde altı çizili olarak gösterilmekle beraber, asıl bünyeyi teşkil eden kelime ayrıca lügatin kenarında tek olarak yazılmıştır. Vankulu Lügati, yukarıda izah ettiğimiz şekliyle Gaziantepli Mütercim Asım'ın meşhur Kamus Tercümesi'nin benzeridir.


Vankulu Lügati, padişahın atadığı ilim erbabı tarafından titizlikle incelenerek, iki yılda hazırlanmıştır. Baskısı iki yıl kadar süren Vankulu Lügati'nin ilk baskısı aynı matbaada basılan Naimâ Tarihi'nin son sahifesinde bulunan bir cetvele göre, bin adet basılmıştır.
Bu değerli lügat, basıldığı zaman umulanın çok ötesinde bir rağbet görmüştür. Bununla beraber, kitabın fiyatı fazla görülmüş, hatta bu fazlalığa ait yapılan dedikodular saraya kadar aksetmiştir. Bu arada, bilhassa medrese talebelerinin istifadesi göz önünde tutularak, fiyatının ciltsiz hâlde, o zamanki rayiç değer üzerinden otuz beş kuruşa indirilmesi için, İstanbul kadısına bir Hattı Hümâyun da gönderilmiştir (28 Mayıs 1729).


Vankulu Lügati, ilk neşri sırasında büyük bir rağbet gördüğü gibi, sonraları da başucu kitabı olarak daima aranan, başvurulan bir kaynak eser olmuştur. Bu itibarladır ki, bu lügatin bin cilt olarak yapılan ilk baskısından başka 1755 ve 1756 yıllarında (III. Osman zamanı) yine iki cilt olarak ikinci baskısı yapılmıştır.


Vankulu Lügati'nin bu ikinci baskısını İbrahim Efendi adında, İbrahim Müteferrika'nın yetiştirdiği bir kalfa yapmıştır. Bu zat, Rumeli kadılarından olup İbrahim Müteferrika'nın vefatından sonra (1747) matbaayı bir ortağıyla beraber satın almış ve ilk olarak Vankulu Lügati'ni basmıştır.


Vankulu Lügati üçüncü bir baskı daha yapmıştır. Üçüncü baskının ilk cildi 1802'de, Mühendishane'de kurulan Dârü't-Tıbaatü'l-Âmire'de; ikinci cildi ise 1803 tarihinde Üsküdar Selimiye'de Boyacı Hanı'nda kurulan Dârü't-Tıbaat'ül Âmire-i Cedide adlı matbaada basılmıştır. Bu baskı, matbaanın müdürü Mühendishâne hocalarından Abdurrahman Efendi'nin nezareti altında yapılmıştır.
Bugün de dile, edebiyata ait eski metin ve eserler üzerinde çalışanlar tarafından Mehmet Efendi'nin Vankulu Lügati temel başvuru kitapları arasında vazgeçilmez kaynaklar arasındadır