YARINLARIMIZ İÇİN...

Kibirden duvarlarımız olmuş. En küçük hatalarda çıkarıvermişiz silahlarımızı.
Nefsin istekleri topluma ve doğaya zarar verir olmuş.
Oysa bilmiyor muyuz bir depreme, bir yangına, bir virüse, bir kazaya ve bir hastalığa bağlı oluvermiş şu hayat dediğimiz döngü.
Oysa bilmiyor muyuz günahın ve sevabın ayırt edilip ona göre yaşanılacağını.
Duyarsızca yaşayıp evrene zulm etmeyi ne zaman bırakıp girdiğimiz kul haklarından af dileyecektik.
Ne zaman hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayı bırakıp eşitliği ve adaleti sağlayacaktık.
Ne zaman masumun katledilmediği, çocukların tacize uğramadığı, kadınların şiddet görmediği bir hayatı yaşayacaktık.
Ne zaman  öğrenmeyi öğrenecektik.
Şairlerinde dediği gibi ne zaman çocukların ölmediği, aç kalmadığı bir zamanda onlara sadece sevginin varlığından bahsedecektik.

 

Bizden farklı insanların düşüncelerini
sevmeyi - dinlemeyi öğrenmemiz gerekmiyor mu ?
Her düşüncenin her bir sav'ın aslında birer gerçek olduğunu kabullenmemiz gerekir. Çünkü her bir insan da gerçektir. Fakat bu demek değildir ki söylenen her düşünceyi de kabul edip ona göre davranıcaz bize düşen sadece başka fikirlere - düşüncelere açık olmak.
Yarınlarımız çocuklara, şimdiki gençlere emanet değil mi?
Bırakalım da ifadesi boş çocuklar yerine gözlerinde umut ışığı olan çocuklar yetişsin.
Bırakalım da hayatın gerçekleriyle büyüyen bir nesil yetişsin. Yarınların güzellik ve iyilikle en çokta sağlıkla geçmesi dileğiyle.