Van uyumadı

  17 Temmuz 2017 tarihli gazetemizin manşetiydi bu.
 Abarttığımızı da düşünmüyorum.
Gerçekten de halkın çok büyük bir bölümü 15 Temmuz'un yıl dönümünde caddelere ve sokaklara akın etti.
Aslında birileri sadece halkın küçük bir kısmının Beşyol'da rutin bir nöbet tutacağını düşünüyordu.
Özellikle yüreğinde zerre vatan-devlet sevgisi olmayanlar, sönük bir kutlama bekliyordu; ama yanıldılar.
Ülkenin her köşesinde olduğu gibi, Van'da da bayrağını alan yüreğindeki imanla caddelere ve sokaklara akın etti.
Ben hayatı ömrümde Van caddelerinde böyle bir kalabalık, böyle bir coşkuya şahit olmadım.
Yediden yetmişe herkes devletine sahip çıkmak için caddeleri kırmızı-beyaz renge bürüdü. Van Büyükşehir Belediyesi ve merkez belediyelerin desteğiyle birkaç gün öncesinde şehrin birçok bölgesi bayraklarla donatılmıştı. Vatandaşlar da bayrağını alıp caddelere inince, kent ilk kez böylesi bayrak yoğunluğuna büründü.
Beşyol'da ise çok büyük kalabalıklar oluştu.
Kur'an okundu, ilahiler söylendi, etkinlikler gerçekleşti.  
15 Temmuz 2016'daki hain darbe kalkışmasının ardından Vanlıların 27 gün boyunca terk etmediği ve Okçular Tepesi olarak adlandırılan Beşyol Meydanında bir araya gelen Vanlılar, tekbir, salavat ve attıkları sloganlarla FETÖ darbe girişimini protesto etti.
İl genelinde konvoylar oluşturan vatandaşlar korna çalarak, tur atarken, alandaki vatandaşlar ise yapılan konuşmalara kulak verdi.
Konuşmaların tümünde de darbe girişiminin önlenmesinde milletin büyük rolü olduğu gibi, şüphesiz Yüce Allah'ın yardımının olduğu vurgulandı.
Van Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan Mehteran takımının gösterisi de yoğun ilgi gördü.
Programda ayrıca çeşitli alanlarda yapılan yarışmalarda dereceye giren öğrencilere Van Valisi Murat Zorluoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi ve YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami battal tarafından çeşitli hediyeler verildi.
Ülke genelinde de darbe girişiminin yıl dönümünde insanlar adeta sabahladı.
En büyük coşkulardan biri İstanbul'da, yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da burada katıldığı etkinlik tarihte görülmemiş bir kalabalığa sahne oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, köprüye gelen darbecilerin köprüyü kapatmasıyla, bir süredir anlam verilemeyen hareketliliğin sebebinin anlaşıldığını söyleyerek, "Kendilerince, tüm dünyaya, 'artık kontrol bizim elimizde' mesajı vermek istiyorlardı. O esnada ben enerji bakanımız eşim torunlarım, Dalaman'dan bu tarafa doğru hareket etmiştik. Milletimiz anında bu girişimin arkasında FETÖ ihanet çetesi olduğunu tespit etmiştir. Türkiye'nin bir işgal girişimine maruz kaldığını gören milletimiz hemen harekete geçmiştir. İstanbul'da en çok kanın döküldüğü yer işte burasıdır. Benim vatandaşımın elinde ne vardı? Bugünkü gibi bayrağı vardı. Başka ne vardı? İmanı. Öbür tarafta da o imansız darbeciler vardı" dedi.
Tekbirle tankın üzerine giden bir milleti esir etmenin zor olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anaların, babaların, eşlerin, kardeşlerin, evlatların göz yaşlarına, yürek yangınlarına değer biçmek asla mümkün değildir, ama bu fedakarlıkların karşılığında elde ettiğimiz istiklalimize ve istikbalimize de değer biçemeyiz. 15 Temmuz gecesi darbeci hainlerin saldırılarında 250 kardeşimizi toprağa verdik. arşılığında istikbalimizi kurtardık. O gece 50 milyonluk Türkiye'nin geleceğini ve istikbalini kurtardık. O gece bu hilal uğruna güneşler battı. 15 Temmuz darbe girişimi, milletimize yönelik ilk saldırı değildir, son saldırı da olmayacaktır. Terör örgütlerini piyon olarak kullananların asırlık, yıllık kuyruk acılarının çok iyi farkındayız. FETÖ'nün sadece FETÖ olmadığını, PKK olmadığını, DEAŞ'ın sadece DEAŞ olmadığını, diğer terör örgütlerinin sadece görünen yüzlerinden ibaret olmadığını, çok iyi biliyoruz. Arkalarında kimlerin olduğunu da çok iyi biliyoruz ama şu da bir gerçek ki piyonları ezip geçmeden, kaleleri, filleri, atları, veziri alamaz, şahı da mat edemeyiz. Önce bu hainlerin kafasını kopartacağız" ifadelerini kullandı.
Yine 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde, saat 00.13'ü gösterdiğinde Türkiye'nin 81 ilindeki 90 bin camide salalar okundu.
Bir sonraki gün de ülke genelinde etkinlikler gerçekleşti ve nöbetler tutuldu.
Evet değerli okurlar…
Bu iş şahıs işi değil.
Bu iş parti işi de değil.
Bu iş vatan ve devlet işi.
Vatanı ve devleti olmayanın, birçok şeyi olsa ne yazar?
Bu ülke bizim, bu ülke hepimizin.
A Partisi, B Partisi veya şu hükümet, bu hükümet şeklinde bakmamak lazım.
Çevremizde sıkıntılı ülkelere şöyle bir göz atmamız, silkinmemize yol açacaktır. Bu ülkeye sahip çıkalım.
Rabbim yardım etti de, geçen yılki darbe başarılı olmadı.
Yoksa, şimdi bizi anlamak istemeyenler, bizi çoktan anlamıştı; ama iş işten geçmiş olurdu.

YORUM EKLE