YAŞAMA HAKKI DOKUNULMAZDIR

           Yüce Allah yeryüzünün en değerli varlığı olarak insanı yaratmıştır. İnsana akıl, fikir, düşünme, konuşma gibi üstün meziyetler vererek emir ve yasaklarının muhatabı kabul etmiş ve sorumlu kılmıştır.
Yüce Allah, yaratılışla birlikte insana dokunulmaz bazı haklar da vermiştir. Bu hakların başında geleni ise yaşama hakkı gelir. Dolayısı ile Allah'ın yarattığı cana haksız olarak hiçbir kimse veya sistem kıyamaz. Kişi karşısında kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi konuşmayan veya kendinden farklı gördüğü farklı milliyetten, farklı aşiretten kişilere gücü yetse bile dokunamaz, zarar veremez. Zira insan Mükerrem ve dokunulmaz haklara sahip bir varlıktır.


       Zarureti diniyye denilen ve dinde korunması istenen beş temel unsurdan biri de canın korunmasıdır. Merak edenler için diğer korunması istene unsurları da sıralayalım. Bunlar; dinin, malın, neslin ve aklın korunmasıdır.
 Haksız yere bir insanın öldürülmesi Allah katında bütün dünyanın yıkılmasından daha büyüktür. Yüce Allah Kur’anı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur...”(5/32). Kişiyi helake götüren yedi büyük günahtan biri olan adam öldürmek çok büyük bir günah olduğu için Allah katındaki cezası da çok ağırdır. Bu konuda da Kur’anı Kerime kulak verelim: “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır”(4/93)

 


          Sevgili Peygamberimiz (sav), Müslümanı ne kadar güzel tanımlamıştır: “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir”(Tirmizi, iman 12). Bu durumda Müslümanım diyen kişi söz ve davranışlarıyla karşısındaki insana güven veremiyorsa, karşısındaki insanlar canları, malları, namusları hakkında kendisine güvenemiyorsa, o kişi kendini, Müslümanlığını iyice sorgulamalıdır.

 


         Müslüman, bir başkasını öldürmediği gibi savunmasız bir kişiyi kendisine zarar verebilecek kişiye, düşmanına da teslim etmez. Onu korumasız bırakmaz. Yine Resuli Ekreme kulak verelim: “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır.  Kim bir Müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n  kusurunu) örter”.(Buhârî, Mezâlim, 3). Bunlar ne kadar güzel hayat ilkeleridir. Bunlara göre yaşanırsa dünya hayatı ne kadar güzelleşmiş olur.

 


           Kişiler ferdi veya organizeli hiçbir şekilde bir başkasının canına kast edemezler. Eğer birçok kişi birlikte cinayeti planlarlar, organizeli bir şekilde cinayet işlerlerse emri veren de, uygulayan da suçta ortak olurlar ve cezaya da hepsi birlikte ortak olurlar. Bu konuda da Allah Resulü şöyle buyurmaktadır: “Eğer sema ve arz ehli bir müminin kanını (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehenneme atardı” (Tirmizi, Diyat 8). Bu durumda cinayetleri planlayanlar, emri verenler, cinayeti işleyenler çok düşünmeli ve kesinlikle kimsenin canına kast etmemeye, böyle bir suça girmemeye dikkat etmelidirler.

YORUM EKLE