ZİHİN KİRLİLİĞİ

Çağın vermiş olduğu zorluklardan mıdır, yoksa akıllarımızda tutmaya çalıştığımız dağınık fikirlerden midir bilinmez! Fakat, insanlar on kere okudukları çok kısa metinleri bile hıfzedemez ve en basit mevzuları dahi anlayıp öğrenemez hale geldiler.

Bu durumda kendimizi malayani işlerden, faydasız muhaverelerden, çer-çöp sayılabilecek bilgi kırıntılarından ve kontrolsüz hayal kurmaktan alıkoyamaz olduk.

Ama artık bilgiye yönelme vakti…

İşe öncelikle çağımızı tanımakla başlamalıyız.

Çağımız bilgi ve hız çağı. Hangi yöne dönersek bilgiyle karşılaşabiliyoruz.  Kısacası artık bilgiye ulaşmak oldukça mümkün ve bu durum bilginin ‘Sınırsız Bir Güç ‘ olduğunu kanıtlamaktadır.

Artık zamanla yarış halindeyiz. Çoğu zaman ‘Ekstra Somatik Bellek’ dediğimiz sistem, sınırsız güç olarak gördüğümüz bilginin karşısında bile yetersiz kalabiliyor. İşte burada bilgiyi özel ve önemli kılan insan zihni oluyor.

İnsan zihni bir kütüphane gibidir, sürekli bir düzen ister. Arşivlenen dosyaların belirli zamanlarda gün yüzüne çıkıp gereksiz bilgilerden arındırılmasını bekler. Bazen hafızamızı o kadar çok yoruyoruz ki,  gerekli-gereksizi ve doğruyu-yanlışı ayırt etmekte zorlanıyoruz. Bu sebeple edindiğimiz bilgilerin çoğalması, getirdiği faydaların yanında birde zihin kirliliğine sebebiyet veriyor. Artık fikirlerimiz doğrudan olarak zikirlerimize geçiyor.

Günlük hayatımızdaki sosyal ve siyasi haberler, mağazalar, reklamlar,  vitrinlerdeki cezbeden sezonsal renkler, aile ve akraba ilişkilerimizdeki dedikodular, eğitim ve öğretim hayatımızdaki belirsizlikler, televizyon filmleri-dizileri ve arkadaş çevremiz günlük hayatımızın birçok ânını işgal etmekte.

Akşam bunlarla yatıyor sabah bunlarla kalkıyoruz. Çıktığımız yolculuklarda bile bunları düşünüyoruz. Böylece zihnimizi kirletmiş oluyoruz. Zihin Kirliliği beraberinde unutkanlığı getirdiği için bazı satırları defalarca okuyup ezberlemeye çalışıyoruz.

Peki zihin kirliliğinden nasıl kurtuluruz?

Uzmanların araştırmalar sonucunda buldukları zihin detoksunu sizlerle paylaşmak isterim;

1-) Beyin detoksunun en önemli adımı kendimizi ve çevremizdekileri affetmekten geçer bu sebeple bizleri en çok yoran meseleleri halletmeye başlamadan önce kendimizi ve çevremizi affetmeliyiz. Beynimiz, hatırlamak istemediğimiz anıları ve kişileri silebilme özelliğine sahip ama onu zora sokan bizleriz. Önce rahatlamamız gerekir ve daha sonrada yaşanan küskünlük ve kırgınlıkların yüklerini omuzlarımızdan atarak ilk adımı gerçekleştirmeliyiz. Hemen şimdi harekete geç.

2-) Gün içerisinde binlerce iletiye maruz kalıyoruz. Gerekli ve gereksiz iletileri ayırt edip zihnimizi feraha kavuşturmalıyız. Zihin kirliliğini önlemeliyiz. Bu iletileri ayırt etmemiz zihin kirliliğinden kurtulmamız için işimizi gayet kolaylaştıracak maddelerden biridir.

3-) Olumsuz cümleleri hayatımızdan çıkarmalıyız aksi takdirde beynimiz sürekli evhamlarla daha çok zihin kirliliği yaşayacaktır. Örneğin; ‘Hayatım Kötü Gidiyor’ demek yerine; ‘Hayatımda Güzel Gelişmelere İhtiyacım Var’ demek daha güzel olacaktır.

4-) Rutinden şaşarak kendinize ters köşe yapın demiş bir araştırmacı. Hergün aynı şeyleri yapmak yerine kendimize yeni meşgaleler bularak takıntılardan kurtulabiliriz. Bu şekilde zihnimiz eski düşüncelerden arınmış olur. Psikiyatr Judson Brewer “Yeniye heyecan duymak, korktuklarınızdan ve değiştirmeniz gereken alışkanlıklardan uzaklaşmanıza vesile olacak” diyor. Bazen güzel alıntılara ihtiyaç duyabiliyoruz öyle değil mi?

Boşuna “Dervişin fikri neyse zikri de o olur” dememişler. Çünkü ne düşünsek o yönde harekete geçiyoruz…

Umarım doğru düşüncelerin doğru bir şekilde uygulandığı zamanlarda yaşarız…