Eğitim davranış değişikliği oluşturan bir süreçtir. Biz insanlar beşikten mezara kadar eğitimle iç içeyiz.
Çünkü hayvanlara kıyasla zayıf yaratılmışız. Hayvanlar birçok şeyi doğuştan gelen yeteneklerle yapabilmektedirler.
Örneğin: yürümek, uçmak, yüzmek, sürünmek, beslenmek gibi. İnsanın ise hayatını idame etmesi için öğrenmesi gerekiyor.
Bunun için ihtiyaç duyacağı beyin denen mükemmel bir organa sahiptir.
İnsanoğlu ilk çağlardan beri hayat tecrübesini sonraki nesillere eğitim yoluyla aktarmış.
Bu tecrübeler birike birike dünyamızı mevcut gelişmişlik düzeyine getirmiştir. Bu süreç devam etmektedir.
O kadar öğrenecek şey var ki buna ömür yetmez. En mantıklısı ihtiyacımız olan şeyleri öğrenmemizdir.
Oysa insanların hayat hikâyelerine baktığımızda hasbelkader bir okula girip okuduklarını, neticede yıllarını harcayarak öğrendiklerinin birçoğunu kullanamadıklarını, farklı iş kollarına kaydıklarını görmekteyiz.
Bu büyük bir bilgi ve emek israfıdır.
İnsana isabetli bir eğitim verebilmemiz için insanı tanımamız gerekir. Allahın insanı yaratma sanatında müthiş bir çeşitlilik ve zenginlik vardır. Bu sanatta genelin ve özelin çizgilerini görmekteyiz.
Yani ortak özelliklerimiz olduğu gibi kendimize has özelliklerimizde vardır.
Hiçbir insan diğerinin tıpa tıp aynısı değildir. Her insan özeldir. Yetenekler, istekler, kapasiteler farklı farklıdır.
Nasıl ki doktor hastalarına rahatsızlıklarına göre farklı reçeteler yazabiliyorsa, şahısların eğitimide yapılarına uygun olmalı herkes aynı kalıba sokulmamalıdır.
Herkese yetenek, istek, ihtiyaç ve kapasitesine uygun bir eğitim süreci planlanmalıdır.
Bilgi kirliliği oluşturan faydasız ilimden sakınılmalıdır.
Toplumların hedefi faydalı insan yetiştirmek olmalıdır. İnsanlığa ilim irfan dolu bir gelecek dilerim.