Evet İstiklal Mahkemeleri, Türkiye tarihinin yüz karasıdır!

   Devrimin 'gerçek' amacını ortaya çıkaran uygulamalarıyla tarihe ışık tutan cinayet mahkemeleri…

    Önce asılıp yargılananlar, mezardan çıkartılıp asılanlar bir yana, amacı toplumu çağdaşlaştırmak yada ülkedeki 'vatan hainleri'ni temizlemek değildir.

   Kendi diktasını kurmaktır. Katledilen insanların tamamına yakını ülkesini seven ve bu uğurda savaşan din alimleri ve bilginleri oluşturur.

    Bu cinayetleri emredenleri tarih er geç yargılayacaktır. Milletin vicdanında olduğu gibi...

   Hukuksuzluğun hüküm sürdüğü mahkemelerde katledilen insan sayısı tam olarak bilinmese de bazı belgeler bize az çok ışık tutabilir.

     O dönem 1500-2000 arası celladın görev aldığı yazılır. Bunlardan biri olan cellat Kara Ali'nin Son Posta Gazetesi'nde 1930 yılının mart ayında yayınlanan hatıralarında resmi açıklamaları yalanlamış ve 'onlar 8 yıllık mahkemelerde toplam 2 bin 876 kişiyi astıklarını söylüyorlar. Oysa sadece benim idam ettiğim kişi sayısı 5 bin 216’dır. Bunların tamamına yakını din adamıdır' açıklamalarında bulunmuştur.

   İşte bu yüzden İslam gerçekleştirmesi gereken reformları yapamamıştır. Kendi içindeki dogmalarını temizleyememiştir.

    Rejim Zekeriya Beyaz'ı size din adamı diye cilalayıp satarken, Said Nursi'nin mezarını bile sizden gizler.

   Gerçek alimlerin ülkesine dönmesini önler. Bu arada dünyada örnekleri olduğu söyleniyor. Hayır dünyada örneği yoktur.

    Bu mahkemeler kendine karşı olan insanlar için kurulmamıştır. Mesela Sovyetlerde 'karşı devrimciler' katledildi ya da Fransız devriminde. oysa yüce Türk devriminde milli mücadeleyi veren ve ülkesini düşmandan kurtaran insanlar katledildi. Kimse bu gerçeği hiçbir yalanla örtemez.

   Neden şuan şapka yasası çıkarılmıyor diye dehşete düşüyorum. Atamın çıkardığı bir yasayı, hatta uğruna canlar feda ettiği bir yasayı, şu an çiğniyoruz ve yaşamaya hakkımız varmış gibi dolaşıyoruz etrafta.

     Şu dörtlüğü yazmak geldi içimden: Yazıklar olsun bize/Atam layık olamadık size/Herkes bildiğini okuyor/Şuan şapka takmıyor kimse.

    Cumhuriyet ilan edilip tek adam devrine geçildikten sonra dindarlara yönelik haksız hükümler vermiş, binlerce masum insanın kanına kastetmiş adaletten mahrum mahkemelerdir.

    Şapka dayatmasından 2 yıl önce yazdığı frenk mukallidi adlı kitabı yüzünden şapka inkılabına muhalefetten idam edilen İskilipli Atıf Hoca bu mazlumların sembol isimlerindendir. Tutanakları okuduğumda gördüm ki İskilipli Atıf Hocaya selam veren herkesi gözaltına almış bir kısmını sürmüş bir kısmını da tutuklamışlardır.

    Kurtuluş mücadelesini bütün benliğiyle desteklemiş ve Kastamonu vilayetinin şehit rekoru kırmasında önemli katkıları bulunan İskilipli Atıf Hoca'ya değinmeden İstiklal Mahkemeleri mevzusu eksik kalacaktır.

   Atıf hoca, şapka kanununa muhalefetten yargılanmış ve devrim kanunlarına karşı çıktığı gerekçesiyle idam edilmiştir. Oysaki İskilipli Atıf Hoca'nın tek itirazı kurtuluş savaşından yeni çıkmış ve ayağında bir çarığı bile olmayan bu insanlara o dönemde Avrupa'dan ithal edilen ve son derece pahalı olan fötr şapka giyme zorunluluğu getirilmesiydi.

    "Efendim bu insanlar aç, alamazlar o şapkayı!" dedikten sonra kendisini merhamet hislerini vaktiyle aldırmış olan ‘Kel Ali’nin karşısında bulmuştur. Bir gece gördüğü rüya üzerine asılacağını anladığı için savunma bile yazmamıştır. Yok efendim vatan hainlerini yargılamışlar. Yargılarken ne kullanmışlar?

    Hukuk diyene gülerler. Önce asıp, sonra yargılıyorlardı, desek yanılmış olmayız herhalde.

    Az cesur olun. Devrimler kansız oldu, hoşgörü hakimdi, her şey adildi, baldı böcekti, demekten vazgeçmek gerek.

   Bu mahkemeler bir daha kurulmayacak, ama bütün yapılanlar bir gün açıklığa kavuşacak.

   Merak etmeyin, işte o gün adalet yerini bulacak.

    Atamız yanlış yapmaz! Ona şirk de koşulmaz! Onlarca aydını istiklal mahkemelerinde katlettirdiyse vardır bir bildiği. Binlerce masum insanın üzerlerine bomba yağdırttıysa vardır bir bildiği. Devleti masonların eline bıraktıysa vardır bir bildiği.