İnsanoğlu beden ve ruhtan müteşekkil bir varlıktır ve böyle olması sebebiyle de iki yönlüdür. Sağlıklı bir insan olması her iki yönünün dengeli bir şekilde beslenmesi ve  yetiştirilmesi ile mümkündür.

Seküler dünya, insanı sadece biyolojik bir canlı olarak nitelendirir ve insanın fiziki, biyolojik yani görünen tarafının doyurulmasını önceler. Oysa insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi düşünen, akleden irade sahibi bir varlık olmasıdır. Asıl doyurulması ve öncelenmesi gereken yönü ruhi yani anlamsal yönüdür. Ve insanın bu yönü ihmal edilip doyurulmazsa gerçek mutluluğa ve huzura erişmesi mümkün değildir.

Bizi mükemmel bir surette yaratıp donatan ve bizlere sayısız nimetler bahşeden Rabbimiz, yaratılışımıza uygun olarak  bize indirdiği vahiy ile hakiki mutluluğa giden yolu da bize göstermiştir.

"Kur'an, bizleri karanlıklardan aydınlığa çıkaran (İbrahim/1)", "en doğru ve sağlam yola ileten (İsra/9)", "Hakk ile batılı birbirinden ayırmanın delillerini gösteren (Bakara/185)", "bereket kaynağı (En'am/155)", "müjdeleyici ve uyarıcı (Fussilet/4)", "kendisinde şüphe olmayan (Bakara/2)", "hidayet ve rahmet olarak indirilen hikmet dolu bir kitaptır (Lokman/3)".  Allah indirdiği kitabını bize bu şekilde tanıtmışken biz Kur'an'ı nasıl anladık? Kur'an'ı, anlamadan okunan, anlaşılmadığı için üzerinde düşünülmeyen, Ramazan'dan Ramazan'a raflardan ve kılıflardan çıkarılan ve hayata hiç dokunmayan bir kitap haline dönüştürdük. Rabbimiz; "Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa, ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi (Yunus/57)" buyurarak Kur'an'ı Kerim'in hayat kitabı olduğunu bize bildirmişken bizler ise sadece okunan bir kitap haline getirdik. Hal böyle olunca, okuduğumuz Kur'an dilden yüreklere inemedi, ibadetlerimiz ruhsuz bir ritüele dönüştü ve bizi harekete geçiremedi, ayağa kaldıramadı.

Bizim Kur'an ile bağımız pamuk ipliğine bağlı kılındı. Oysa Kur'an bizim tutunmamız gereken ve bizi karanlıklardan aydınlığa çıkaran,  aşağılardan yukarılara taşıyan , Allah'ın kopması mümkün olmayan Hablullah (Allah'ın ipi) iken biz ise onu terkedilmiş halde bıraktık.

Ve Allah'ın Rasulü bizi Rabbimize şikayet ederek " Ey Rabbim, muhakkak ki benim kavmim bu Kur'an-ı mehcur, terkedilmiş ,yalnız bıraktı ,ondan uzaklaştı (Furkan /30)", diyecektir.

Doğan her güneş, soluduğumuz her nefes bizler için yeni bir fırsat ve yeni bir umuttur. Adım adım yaklaşırken Kur'an'ın doğum ayı olan Ramazan'a,  Kur'an'ın lafzı, manası ve maksadı ile bir bütün olduğunu ve Allah'ın bizler için yol haritası ve en ideal hayat nizamı olarak gönderdiği İlahi vahiy ile bağımızı gözden geçirerek yeniden Bismillah diyebilir ve Rabbimizin istediği bir hayatı inşa ederek dünya ve ahiretimizi ihya edebiliriz.

Van İl Müftü Yardımcısı- Melike Seyitoğlu Özkan