En son yazacağımı en başa alayım.
İlkeli, dürüst, bilgili, çok kültürlü, yalan konuşmayan, hırsızlık etmeyen, ayrımcı olmayan, içten hesaplı olmayan, adam kayırmayan, bilimden faydalanan yönetimler bekliyoruz.
En önemlisi davanın ne olduğunu bilenler yola koyulsun.
2001 yılında kurulan Ak Parti kadroları, iktidar nimet ilişkisinden uzak kadrolardı ve gece-gündüz çalışarak partilerini 15 ay içinde tek başına iktidara taşıyanlardan oluşuyordu.
Tehdit ve şantajlara rağmen o fedakâr kadroların çabasıyla Ak Parti her gün biraz daha büyüdü ve her seçimden güçlenerek çıktı.
Halk her dönem sayıyı arttırarak, Ak Parti'yi tekrar tekrar iktidara taşıdı.
Ama bir müddet sonra Ak Parti'ye sızmış, kimliğini gizlemiş bazı kesimler, iktidar nimeti için her türlü dalavereyi çevirerek AKP'ye zarar vermeye başladı.
Tabi, bunlar işgallerinden önce ve sonraları umreye gitmeye başladılar, herkesin önünde namaz kılmaya başladılar.
Hatta geçmişlerini kamufle edeceğine inananlar defalarca umreye gitmeye, bir daha, bir daha namazlar kılarak, Kur'an'dan ayetler okuyarak iz kaybetmeye çalıştılar.
Başlangıçta Ak Parti Türkiye partisi idi, elbette toplumun her kesiminden insana partide yer vardı. Kaldı ki farklı partilerden gelenlerin de büyük ekseriyeti dürüstlüğü esas alan milletin evlatlarıydı.
Ne olduysa sonradan oldu.
Koltuklara çoğunlukla ihaleciler, rantçılar oturunca işin samimi, iyi niyet boyutu ciddi yaralar aldı.
Rantçıların baskılarıyla, sinsi ve gizemli oyunlarıyla samimi Ak Partililer, sahte AKP'lilerin saldırıları sonunda partiden adeta kovuldular.
Bizzat şahit olduğumuz kimi teşkilatlardan öyle yöneticiler uzaklaştırıldı ki bunlar hiçbir menfaat beklemeyen, Ak Parti'yi ülkenin geleceği gören ve evlerine gitmeye hasret insanlardı.
İşin daha üzücü yanı bu fedakâr kadroların yerine gelenler ülkeyi, partiyi dert etmeyen, sadece "iktidar partisinden nasıl yararlanırım" ın çabası içinde olanlardı.
Hepsi birer kurt gibi saldırdılar, kazandıkları paralarla Milletvekili, il, ilçe başkanı oldular. Keza kazandıkları paralarla meclis üyesi, belediye başkanı ya da adayı oldular.
Bunlar zamanla daha çok para kazandılar, kazandıkları paraları harcayarak gerçek partilileri pasifize ettiler.
Yani paranın gücü, bütün inanç ve değerleri alt üst etti.
İşin özü geçmişte ANAP'ı, Özal'ı bitirenler, şimdi Ak Parti'nin içine sızarak, sülük gibi partiyi emiyorlar.
Eğer dur diyen olmazsa AK partinin sonu da onlar gibi olacak gibi görünüyor..
Bu durum tüm ülkede olduğu gibi ilimiz Van'da da tüm çıplaklığı ile gözler önünde.
Yani demem odur ki Van'ın ileriye dönük planı, programı yoktur.
Van 2019 seçimlerine hiçbir türlü hazır değil.
Van başta AK parti teşkilatları olmak üzere kurumları ile de 2019'a bırakın hazır olmayı aklından bile geçirmiyor.
Çünkü 2019 seçimleri bugüne kadar yaşadığımız hiçbir seçimle benzerlik göstermeyecek.
Seçmenin önüne cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri için iki sandık konacak.
MKYK, AK Parti kadroları hedefe ulaşmak için yeni döneme canlı ve dinamik bir kadro ile başlayacak diyorsa gereğine uygun adım atmalıdır.
Ak Parti, yorgun olduklarını kabul etmeyenleri, zorunlu istirahate göndermeli.
Sayın Cumhurbaşkanı, yorulanlar dinlensin diye seslendi, ben yoruldum diyen olmadı.
Teşkilatlar da ilk kez yorulmadık diyeceklerdir.
Hırs ve kişisel ikbalin siyaset üzerindeki esaretini görmek için yeterli derecede şahitlik ediyoruz.
Ak Parti teşkilatları dökülüyor,
Ak Parti teşkilatları eriyor, teşkilat üyeleri birbirini kemiriyor.
Ak Parti teşkilatlarında neredeyse birbirini seven koruyan, kollayan çok az insan var.
Büyük kutuplaşma ve gruplaşma var.
Kim arkasını dönüyorsa diğerleri kuyusunu kazıyor.
Sonra yapmacık gülüşlerle aralarındaki sahte dostluklar devam ediyor.
O kadar ağır ithamlar var ki,
Genelleme gibi yanlış algılamalara yol açacağından endişe duyduğum için ve parti içinde dürüstlüğüne inandığım insanların zarar görmemesi için sessiz kalıyorum şimdilik.
Ülkeyi, partiyi, Erdoğan'ı iyi tanıyanların beklentileri var bu süreçten.
Teşkilatları dava adamlarına versinler, dava adamlarının nasıl çalıştığını daha önceleri gördük.
İçeri sızmış, AKP'liler teşkilat, seçim çalışması yapmıyor, yapamıyor, teşkilat çalışmasını gerekli bile görmüyorlar.
Çünkü AKP'liler her dönem iktidarda.
Bunlar hangi parti iktidara gelmişse onun yanında yer almışlardır. Bu sebeple onların dünyasında parti, ülkenin geleceği gibi bir kaygı yok.
İşin özü şu değerli dostlar. Birçok türlü oyunlarla dışarıda kalan ve elinden hiç bir şey gelmeyenlerin içi acılar içinde yanıyor.
Ve adaletin yerini bulacağını sabırsızlıkla bekleyenler var.
Ak Parti'nin amaç ve misyonuna değil, onun iktidar partisi oluşuna gelenler temizlenmeli.
Bu tipler her zaman iktidardadırlar zaten.
Onların partisi yok, her iktidar partisi onların barınağıdır. Ak Parti kazanmayınca anında kazanan partiye geçerler.
Elbette ki dava diye partiyi sahiplendikten sonra iktidar nimetlerinin seline kapılıp kendinden geçenlerin partiye verdiği zararı biliyor ve görüyoruz.
Gideceklerin yerine yenilerini getirirken de kriter çalışkanlık ve dürüstlük olmalıdır. Geleceği, gelmek istediği koltuğu önümüzdeki seçimlerde milletvekili ya da belediye başkanlığı için basamak görenlere ayrıca dikkat etmek gerek.
Teşkilatların seferber olmaları gereken bir süreçtir.
Çok cesur insanlarla yola çıkılmalıdır.
Bu güne kadarki kazanımların ne olduğunu bilen ve bu kazanımlara halel getirmeyecek bilinçte şahsiyetler olmalı.
Yeni oluşacak ekiplerin koltuk sevdalısı değil dava adamı olanlar olmalıdır.
O zaman bir an önce dünyalık değil, dava bilinciyle çalışan, toplumu kucaklayan, ayrıştırıcı değil, birleştirici zihniyetteki kadrolar görev almalıdır.