Âşık Veysel her ne kadar; "Dost dost diye nicesine sarıldım / Benim sadık yârim kara topraktır" dese de dostlukla ilgili binlerce söz duymuşsunuzdur…

Hatta aldatıcılar, çıkarcılar, menfaat kurnazları bu dostluk cümlesi üzerinden aldatırlar, yumuşatırlar insanları.

Tıpkı Allah adıyla, ırkçılık ve değerler üzerinden aldatanlar gibi…

Oysa dostluk, çıkar gözetmeksizin her daim seni değerli hissettirecek karakterin adıdır.

İyi bir arkadaşı olanın aynaya ihtiyacı yoktur derler. Çünkü dost hatayı yüzüne söyleyendir. Erdemli dost ise insansa eğer hatasını kabul edendir. Dost şeffaf olursa ebedidir unutulmaz olur...

Gerçek dostlar iyi günlerde siz davet edince sizi ziyaret ederler, kötü günde davetsiz gelirler.

Aynı anneden olan öz karındaşın, dost olmayabilir ama dost, dava, iman kardeşliği emrin gereği dost kalmalıdır.

Gerçek dostlar karanlık çökünce ortaya çıkarlar.

Dost dediğin ayağını kaydıran değil kaydığında seni yerden kaldırandır.. Dostluk hayatımızda yaşayabileceğimiz en temel insani deneyimlerden biridir.

Karşılıklı güven, dürüstlük, destek ve saygıya dayanır. İyi ve kötü zamanlarda birbirinin yanında olmak ve birbirini kabul etmekle ilgilidir.

Güven her türlü ilişkinin temelidir.

Gerçek bir dostluk karşılıklı saygı gerektirir. Herkesin kendi fikirleri, inançları ve değerleri vardır ve bunlar sizinkilerden farklı olsa bile fikre saygı olmasa da insana saygı duyulmalıdır.

Gerçek dostluk açıklık ve dürüstlük gerektirir.

Gerçek dost yola çıktıklarını yolda bulduklarına tercih etmez dostlukların sayısını arttırır.

Kimisi bu yazdıklarıma, Allah'ın emri olan İslam, inanç, din, dava kardeşliği, kimisi, arkadaşlık, yoldaşlık vs. gibi tanımlar yapabilir…

Ülkemize çeşitli yapılar inançlarına göre bu tanımlar üzerinden ortamlar oluşturur. Kimileri de siyasi partilere dava gözüyle bakar. Kimileri gerçekten saf, berrak temiz duygularla yolculuğa girişir yola çıktıklarında aynı duyguyu göremediği için o ortamları düzelteceğine geri çekilir.

Kimileri dava diye cebini doldurur yani menfaatini gözetir.

Ülkemizde birçok kişi, partileri iktidara gelince dava ve liderlerine de dava lideri dediler. Ama bu durum uzun sürmedi ülkemizde.

Partiler biraz bocalayınca yada iktidardan düşünce davada lidere olan bağlılıkta bitti..

Tıpkı AK partide olduğu gibi…

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a dik dur, eğilme, bu millet seninle, Allah ömrümü sana versin, bin başım olsa senin için davan için ölürüm diyenler siyasette ve kurumlarda görev ve yetki almayınca Erdoğan'ı yarı yolda bıraktılar.

Dostluk, dava anlayışının bittiği ve değerlerini bitiren hatta ayaklar altına alan süreçler yaşıyoruz…

Erdoğan'ı kutsayanlar, aşırı yüceltenler hafif bir karartı gördüklerinde nasılda saf değiştirdiler hepimiz defalarca şahitlik ettik.

Particilik üzerinden kutsallarını ayaklar altına alan menfaat şebekelerini biz çok uyardık ama dinleyen olmadı…

Davalarınız hak ise neden terk ettiniz sormak gerekmez mi? Yanınızdakiler kötü, yalancı, hırsız, rüşvetçi ise neden düzeltmediniz yâda açıklamadınız gemiyi ilk terk eden sizler oldunuz…

Yıllarca hak, dava dediğiniz sahi menfaatiniz, cebiniz, yâda talip olduğunuz gösterişli makamlar olmasın mı?

Herkes biraz dürüst olsun ve kendisine sorsun Erdoğan olmasaydı bu gün bakan ve vekil olanların kaç tanesi seçilirdi?

Hanginiz bağımsız bıraksanız beş bin oy alırsınız hiç vicdanınıza sordunuz mu? Sizi gidi azılı dava adamları. Sayın Erdoğan'ı eleştirebiliriz hiç kimse hatasız değil kimse de kutsallaştırılmamalı.

İktidara gelmeden önce içeride ve dışarıda ülkemiz üzerinde dönen büyük oyunlar vardı hala da devam ediyor.. Türkiye de siyaset ayrı bir devletti, yargı ayrı bir devletti, asker ayrı bir devletti, emniyet ayrı bir devlet idi ve hepsi başına buyruk güçler arası büyük çatışmalar vardı…

Son 20 yılda değişen yüzlerce konuyu yazabiliriz ama bu kazanımları yok eden şebekeler olduğu gibi hiçe sayan görmezden gelen nankörler de çok…

Dışarıda itibarı olmayan hiçe sayılan bir Türkiye vardı.

Bugün her konuda hesaba dâhil edilen bir ülke konumundayız.

Ben her zaman yazmışım Türkiye'nin en büyük sorunu içerideki ihanettir ve bu durum bütün partilerde vardır…

Hani elçinin biri Osmanlı'ya demiş ya; siz içeriden biz dışarıdan bir türlü bu devleti yıkamadık, diye..

Sayın Erdoğan'ın içerideki ihaneti doğru tespitler ve bilgilendirmelerle bitiremezse ülkemizin düzelmesi çok zor görünüyor...

Bu içerideki ihanet bölgemizde çok daha farklı işliyor…!

Yani demem odur ki Erdoğan'a dik dur eğilme diyenler kendileri el etek öperek eğildiler çer çöp oldular çıkarlarını sözde davalarına kurban ettiler…

İnsani ve İslam'ı değerleri olmayanların hiçbir davası olamaz bunu idrak etmeyenlerin çürümüş ve kokuşmuşluklarını izliyoruz şimdi..

Allah ve Resullerini anlamayan toplumlar davanın ve insanlığa hizmetin ne olduğunu anlayamazlar…

İkiyüzlü çıkarcılar gerçek dava erlerini her daim yarı yolda bıraktılar…

Siz namertlere aldanıp sahte davalarına inanmayınız sakın.

Onların asıl davaları çıkarlarıdır ve olmadıkları dürüstlükten çok bahsederler.

Herkesin bir davası var asıl olan Allah'ın davasına dürüstlük ve doğruluğa talip olmaktır…

Dostluk, ölümüne kardeşliktir. Aksi yani iki yüzlü davranmak namertliktir, münafıklıktır!...

Not. DEM partisi ne zaman yerelde iktidar olduğunda, DEM basını kendisinden olmayanları, DEM'i eleştirenleri hedef göstererek yalan yanlış haberlerle iftira atıyor.

Yani güç zehirlenmesi yaşıyorlar…

Baskıyla etki altına alacağını sanıyor…

DEM basını kendi içinde birbirlerine sahiplenerek güç oluşturuyor…

Ortada kalan her dönem gücün yanında yer alan dönekleri de dolaylı yollarla iftira, karalama yöntemleriyle bizler üzerinden korkutarak sindirme ve kendine çekmeye çalışıyor…

Yerelde iktidara geldiklerinde DEM'li siyasileri yanlış bilgilendirerek kendilerinden olmayanları kin nefretle düşman ilan edenler daha öncede benzeri şeyleri yapmışlardı… Siz, yalan ve iftiralarınızla kin kusmaya devam edin ama biz adil ve onurlu durmaya devam edeceğiz sizin gibi balçığa saplanmayacağız…

Sizler yaptığınız yalan, iftira haberlerle geçmişte hem kendinizi hem de DEM partiyi rezil rüsva ettiniz, şimdide kendinizden olmayanları jurnallayarak hedef gösteriyorsunuz… Her ne kadar kendinizi çok akıllı ve hatasız görseniz de Size önerim kendinizi olumlu anlamda değiştirin ve geliştirin insanlara olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin.

Kaostan, şiddetten, yalandan, iftiradan, ötekileştirmeden, ayrıştırmadan ve ırkçılıktan geçinmeyi terk edin insanlığınız çok dip yapmış çıkın artık bataklıktan insan içine çıkın…