Sanırım bu bizim kaderimiz ama yenmek zorundayız.

Ak Parti hükümetinde bakanlıklar, Meclis yönetimi ve bakan yardımcılıkları atanınca hepimizin gözü kulağı Vanlı imajına çevrildi. Bir tek Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanlığı’na atanan Burhan Kayatürk Van'ı sevindirdi. Ama bakan yardımcılıkları tam bir hayal kırıklığı yarattı. Fatih Çiftçi vardı o da gitti.

Şimdi de psikoloji bu ya Van'da çalışanlarla avunur olduk. Münir Karaloğlu gibi…

Ama gerçek şu ki Van'a dair yeni bir şey yok.

Niye yok çünkü daha önce de defalarca yazdım, bizim lobimiz yok.

Neden yok, çünkü bir Vanlı diğer bir Vanlıyı çekemiyor. Kıskançlık mı haset mi ne derseniz deyin ama biz bizi her daim birbirimizi yemek için sıradayız. Hatta Burhan Kayatürk ve Kayhan Türkmenoğlu arasındaki çekişmeyi de Tayyip Erdoğan'ın bitirdiği söyleniyor. Hatta Zeki hocamın bir sözü vardı sanırım bir yazısında okudum Şark, adam veya bürokrat öğütme fabrikasıdır diye.

Gerçekten böyle… Hocam diyordu ki bizde biri güzel bir iş yapsın öne çıksın vay onun hâline? Başlar iftira ve dedikodular… Adam genel müdürlük potansiyeli varsa Van'dan Ankara'ya adı gittiğinde hemen Erzincan'da ayağından yaralarlar. Yozgat'a varmadan delik deşik olur. Ankara'ya bakanın önüne cenazesi gelir. Hiçbir bakan da doğal olarak kan revan içinde kalmış ve başarısı gölgelenmiş bir Vanlıyı genel müdür yapmaz.

Bakın Bayburtlulara? Ankara'da öyle güçlü bir lobileri var ki Tayyip Erdoğan iki dönemden fazla hiçbir rektörü atamazken Peyami Battal'ı tekrar çok önemli bir rektörlüğe atadı. Söndü gitti dediğimiz Efgan Ala, Ak Parti'nin başına geldi en üst makama oturdu.

Van, Bursa, Antalya, Diyarbakır derken sessizce bekleyen Vali Münir Karaloğlu tekrar en üst düzeyde aktif görev aldı.

Çünkü onları yıpratacak onlara silah sıkacak kimseler yok.

Çünkü onlar Van'da görev yapıp gittiklerinde kimse arkalarından büyük konuşmuyor. Dedikodu yapılsa da başkente ulaşmıyor veya ulaşsa bile Ankara'nın umurunda olmuyor.

Ama nedense biz de oluyor. Van'da görev yapan Vanlı yöneticiler maalesef her zaman yaralanmaya veya katledilmeye müsait oluyor.

Haklısınız hocam ama şimdi de belediye başkanlık atamaları var. Birileri öne çıksın hemen peşinden yalan ve dedikoduları yetiştiririz.

En güzel örnek Menaf Hoca. Prof. Dr. Menaf Turan, Erciş'te aday oldu, adamın başına gelmeyen kalmadı. Kendi hâlinde başarılı bir akademisyen olan hoca, birden bire Türkiye'nin en tehlikeli adamı sayıldı. Akrabalarının sırtına binip hocaya iftiralar attılar. Buna rağmen kıl payı seçimi kaybetti. Belki Ercişliler içinden çıkan bir Ercişliye sahip çıksaydı bölgede ilk defa bir profesör belediye başkanı olacaktı. Üstelik uzmanlık alanı da kentti.

Millet şimdiden dokuz ay sonraki seçimlerde öne çıkacak isimlerin peşinde…

Elinde silahla bekliyor.

Bırakın genel müdürü, Vanlı valimiz mi var? Hangi kaymakamımız!

Hani Vanlıların kapısını çalacağı bir üst düzey yetkili?

Hatta daha da vahimini söyleyeyim, Van'da kaç kişi var üst düzey Vanlı bürokrat?

Milli Eğitimde vardı birkaç kişi onları da aldık görevden…

Hatta bu durum sadece bürokratla ilgili değil, sivil toplum örgütü mensupları için de geçerli oluyor.

Necdet Takva'nın adı geçince millet ikiye bölünüyor ama Ankara sanayicileri başkanı daha değerli buluyor. Onu aralarına alıp üst makama çıkarıyor.

Özetle kardeşlerim biz eski alışkanlık mıdır misafirperverlik midir nedir yabancılara karşı hep iyiyiz.

Onları sırtımıza alıp kardeşlerimizi ezmeyi, onların sırtına binmeyi çok seviyoruz.

Belki de bu yüzden sırtımızdaki yük hiç hafiflemiyor.