Bu nasıl kelime oyunuysa “hayırlı olsun!” demeyi bile suç yaptılar. Hatta işin en garibi CHP’li seçmenlerin çoğu ilk kez “hayırlı” kelimesini bu kadar sıklıkla kullandılar: “hayırlı geceler, hayırlı işler, hayırlı günler!”…
Neyse ki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; “hayırlı olsun!” dedi de hepimiz bu sembolik lügatten kurtulmuş olduk! Artık hayırlı olsun diyebiliriz.
İnşaallah da hayırlısı olsun. Ülkemiz için güzellikler getirecekse hayırlı olsun. Milletimiz ferahlayacaksa hayırlı olsun. Bunu, yaşımız yettiğince ve Allah ömür verdikçe bekleyip göreceğiz.
Ancak özellikle şunu söylemek gerekir ki Türkiye’de kanaatimce sistem sorunundan ziyade “lider” sorunu var. Yani hangi sistem olursa olsun lideriniz iyi değilse oradan felaket çıkması da imkân dâhilindedir.
O nedenle bu sistemin de hayır getirip getirmeyeceği yine sistemi uygulayacak lidere bağlıdır. Hatta bu liderlik vasfı sadece ülke yönetimi ile ilgili değil kurumsal işleyişle de ilgili. Düşünsenize Van’a bir vali atandığında iyi biri olup olmadığını sistemsel olarak sorgulamıyoruz.
Hemen geldiği yerlerle irtibata geçip yönetimsel anlayışını araştırıyoruz. Ardından da “pasifti” veya “çalışkandı” gibi yaftalarla uğurluyoruz.
Hem öyle olmasa Van’a niçin Kayseri’den Genel Sekreter ithal edelim. Mustafa Bey, Kayseri’de oldukça çalışkan biri olduğu için buraya gönderildi.
Buradan çıkacak sonuç şu; hangi yönetim anlayışı olursa olsun liderlerimiz iyi çıkmazsa biz daima sınıfta kalıyoruz. O yüzden tartışılacak konuların başında sistemsel değişiklik değil liderlik anlayışı gelmelidir.
İlginçtir yapılan araştırmalarda da halkın büyük çoğunluğunun anayasa maddelerini bilmeden onayladığını gösteriyor. Yani oylar biraz da duygusal. Belki de büyük oranda duygusal. Bu da şunun göstergesi ki halk, Tayyip Erdoğan’ı oyladı. Gelecek seçimlerde de her şey yine lider üzerine kaim olacak.
Peki, neler getirecek bu sistem? Elbette bu anayasa değişikliği yönetimsel olarak büyük bir değişime işaret ediyor. Tarihsel bir olaydı bu. Şükür kazasız belasız tamamlandı. Ha, oyların çok küçük bir meblağda değişmesine de takılmayın.
Bir kişi, yine % 51’lik bir oyla tasdik edildi. Bu Amerika’da da böyleydi Avrupa’da da. İngiltere Avrupa Birliği’nden 500 bin oyla ayrılma kararı vermedi mi?. Süleyman Demirel ve dönemdeki siyasilerin yasaklarının kalkması da % 50 ile gerçekleşmedi mi? O zamanda arada küçük bir fark vardı.
Sonra Süleyman Demirel başbakan ve ardından Cumhurbaşkanı oldu.
Bu nedenle oy oranlarına takılmayın efendiler!... Bu sistem büyük oranda değişti artık. CHP’nin her zaman yaptığı gibi eskilere takılıp kalmayın. Gelecekte neler olabilir onun üzerinde düşünün!
Efendim, bu seçimler Türkiye için yeni bir gelecek vaat ediyor. Birçok şey değişecek elbette!... Ama bence asıl değişiklik siyaset üzerinde olacak. Sonuçları il il tahlil eden çok olduğu için gelin biz bugün bunu tartışalım.
Yukarısı var ya şimdi kıpır kıpır. Hele bir de Cumhurbaşkanı partinin başına geçsin, siz o zaman görün büyük değişiklikleri.
Van dâhil bütün teşkilatlarda büyük değişiklikler olacak. Artık milletvekili olmak için değil il başkanı olmak için kuyruğa girecek insanlar.
Zira milletvekilliğinin “getiri” anlamında bir hükmü yok ki! Siyasi ikbal peşinde olanlar il başkanlıklarında çöreklenecekler.
O nedenle hummalı bir yarış olacak. Cumhurbaşkanı’nın balkon konuşmasında söylediği; “Çok çalışmamız lazım!” sözünün bir işareti de siyasetedir.
Aslında kendisi ve ekibi çok çalışacak.
Yani şu an Küllüye ’de mukim olan danışmanlar, yardımcılar harıl harıl bu konu üzerinde yoğunlaşacaklar.
İsimler tek tek gözden geçirilecek.
Herkes yeniden sorgulanacak.
Bu da kısa vadede olmayacak. Kısa vadede olmayacağı için erken seçim meçim yok! Tayyip Erdoğan, bir defa partiye kendi rengini iyiden iyiye giydirecek. Herkes baştan sona masmavi olacak.
Ondan sonra zaten 2019 gelmiş olacak.
Peki, eskiler veya bu sonucun yansıması nasıl olacak?
Efendiler, zamanla bütün partiler iki kutup arasında odaklanacaklar. Yani herkes partiden ziyade hangi başkan olmalı üzerinde duracak. Bu nedenle eski kavgalar da olmayacak. Siyasi söylemler de yumuşayacak.
O yüzden Ak Parti ve diğer partilerin de herkese bakışı pozitif olacak. Kim ki sertlik ve kavga üzerine siyaset yaparsa kaybedecek.
Herkes eskilerle barışma yoluna gidecek. Yani “yapay” da olsa bir barış havası hâkim olacak.
Avrupa Birliği mi? Onlarla da!...
Bakın neler olacak?...