BİZ NEDEN BU HALE GELDİK?

İnanın ruhum sızlıyor içim daralıyor.
Öylesine bir zamanda yaşıyoruz ki şaşkın haldeyim.
Çaresiz kaldığım, dünya neden böyle oldu dediğim anlardayım.
Ne oldu, neden bu hale geldik diye hep düşünüyorum ve hayıflanıyorum.
Kardeşin bile kardeşten menfaat beklediği, ihanet ettiği, çıkarı için değer verdiği bir zamandayız.
Dostluk, akrabalık, yoldaşlık, anlamını yitirmiş…!
İnsanlar birbirlerini kullanma ahlaksızlığından ne zaman vazgeçecek…?
İnsanlık kendini bulamıyor çünkü aradı yok…
İnsanların kendi aileleri bile kendi ailesinin kuyusunu kazacak kadar feci bir hale geldik.
Tam da fecaat ötesi durumlar yaşanıyor.

Ne oldu bize nasıl bu hale geldik.
Yalan ile iftira ile insanların evlerini yıkan bir güruh yetiştirildi.
Her şeyin çıkar için yapıldığı bir ortamdayız şimdi.
Karşılıksız hiçbir şey yapılmıyor.
Bir gün sizi çok sevenler bir gün sonra nefret edebiliyor.
Yani hem sevgi hem nefret çok kısa sürüyor.
Seviye çok düştü.
Kullanılan dil çok acıtıcı çok dışlayıcı çok ötekileştirici.
Kalpler kırılıyor herkes herkesi azarlıyor ayıpların ortaya çıkması için kaşıyıcı bir tarz gelişiyor.
Kimse kimseye borç para vermeyince insanlar tefeciye düşüyor.
Komşu komşuya yardım etmiyor hatta komşusundan kimsenin haberi yok.
Dedi kodu fitne arkadan konuşmalar fesat çıkarmalar insanların arasını bozmalar her gün artıyor.
Kimse bir başkasının iyiliğini istemiyor aksine yok etmeye çalışıyor.
Başarılı, liyakatli insanlar harcanmamak için ön plana korkudan çıkamıyor.
Haksızların haklı, haklıların haksız olduğu dönemdeyiz.
Tahammülsüzlük, kıskançlık, kin, nefret, haset ortamı oluşturmak için yarışıyor insanlar.

Sevgi bütün samimiyetini yitirmiş.
Ahlak değer olarak kendini htiremiyor.
Hısımlar hasım olmuş.
Herkes birbirine küsmüş, öfkeyle bakıyor.
Kimse kimseye güvenmiyor.
Arkasını dönenin arkasından demedik söz bırakılmıyor.
Toplum tabiri ile herkes iyi gün dostu olmuş.
Allah için insanlık için iyilik hayır yapan çok az ve yapanlar da karşılık bekliyor.
İnsanoğlu çığırından çıkmış. Sözün gücü etkisini yitirmiş gücün sözü hâkim olmuş topluma.
Büyükler küçük küçükler büyük olmuş.
Herkes modaya uymuş.
Kimse gittiği yolun yanlış ya da doğru olduğunu araştırmıyor sorgulamıyor.
Akıllar kiraya verilmiş uzaktan kumanda ile çalışıyor.
Kendimiz olamıyoruz başkası ne der diye yaşıyoruz.
İmamların, hacıların, hocaların, liderlerin, büyüklerin, zenginlerin dediklerini araştırmaksızın kayıtsız şartsız kabul ediyoruz boyun eğiyoruz.
Yalan konuşanların sayısı gün geçtikçe artıyor öyle bir hale geldik ki yalanı ilk konuşan ortaya atan sonra kendi yalanına inanır hale geldi.
Yalanların daha çok tuttuğu bir keşmekeşi yaşıyoruz.
Ticaret yapanların çoğu, malını satmak için yapmadığı fırıldaklık, atmadığı yalan kalmamış. Adam Ferrarisinde devletten bin liralık yardım kuyruğuna girmiş! Bu ne açgözlülük Ya Rabbi!
Dolandıran dolandırana yalan atan atana.
Dünyanın en büyük golcüleri bile attığı gollerle bu atılan yalanlara yetişemiyor.
Ancak Yüce Allah var ya şükür. Her türlü zulmün yapıldığı, herkesin birbirinin hakkını yediği, kardeşin kardeşi ateşe atıp kaçtığı zalim bir ortamda, siz adaletin tecelli etmediğini mi sanıyorsunuz.
İnsanların birbirlerine zarar vermek için her türlü sahtekârlığın mubah görüldüğü bir dünyada bu yapılan pisliklerin, kötülüklerin, ihanetlerin karşılıksız kalacağını mı sanıyorsunuz.
Siz insanın başıboş yaratıldığını mı sanıyorsunuz.
Biz hem bu dünyada hem ahiret yurdunda mutlak hesap vereceğiz.
Bakalım kim kurtulacak bu Köprüden…
Yeryüzünde yaşadığımız her şey ya kendi yaptıklarımızın sonucudur ya da bütün zulümlere seyirci kaldığımızdan ötürüdür.
Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeye ne dersiniz?
Şûrâ Suresi 30. Ayette rabbimiz ne güzel buyurmuş: Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.
Affeder; Amenna….
Fakat biz ne zaman affetmeyi öğreneceğiz…
Biz ne zaman tövbe edeceğiz…
Yaptığımız dedikodu ve gıybetin yapılan ibadetleri yok ettiğini biz ne zaman öğreneceğiz…
Biz ne zaman komşumuz olduğunu ve bu Ramazan ayında bile evlerinde kuru ekmek ve suyla iftarı açanların olduğunu idrak edeceğiz…
Biz ne zaman siyasetin kaba öngörülerinden kurtulup bizi eleştirenleri hoş göreceğiz…
Biz ne zaman bu dünyanın geçici olduğunu ve bu satırları okuduğunuzda bile koronavirüsten binlerce insanın öldüğünü göreceğiz…
Biz
Ne
Zaman
Ölümlü
Olduğumuzu
Kabul edeceğiz….
Biz ne zaman mezara bir bezden öte hiçbir şey götürmeyeceğimizi anlayacağız….
Ey İnsanoğlu!...
Vallahi de Billahi de her şey boş….
İnsanlıktan başka bir güzellik yok….
Kin tutmalayım…
Nefret etmeyelim…
Sevelim….
Sevilelim….
Bu dünya kimseye kalmaz….
NOT; Edremit belediye başkanı Sayın İsmail Say beyefendiye
Gürpınar belediye başkanı Sayın Hayrullah Tanış beyefendiye
İpekyolu belediye başkanı Sayın Sinan Aslan beye
Gençlik spor il müdürü Sayın Nevzat İnanç beye
Tuşba belediye başkanı Sayın Salih Akman beye
Zor süreçte her zamankinden daha çok dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz bu zamanda, duyarlılık göstererek, dayanışma örnekliği ile Van basınına gösterdikleri desteklerinden dolayı şahsım ve basın camiası adına teşekkür ediyorum.