Bir dönem Van'da valilik yapan valilikle birlikte adeta bir Vanlı gibi Van'ı Vanlıyı kucaklayan Münir Karaloğlu şu sıralarda Antalya valiliği yapmaktadır. Oradaki gazeteciler cemiyetini ziyaretinde Vanlı gazetecilerin TOKİ konutları hadisesine değindi.
Bu ziyaretinde Karaloğlu kısaca: “Van'da asgari ücretle çalışan çok arkadaşımız vardı. Cemiyet bize müracaat etmişti. Herkese yaptığımız konutları onlara da yapacaktık. Kimseye ücretsiz vermeyecektik, onlar da ücretini ödeyecekti. Bu çalışmaları yaparken Emre Uslu denen ahlaksız Twitter üzerinden bana savaş başlattı. 'Sen depremde ne yaptın ki gazetecilere rüşvet veriyorsun' dedi. 'Vali gazetecilere rüşvet veriyor' noktasına geldi ve biz o işten vazgeçtik. Bir sürü ihtiyaç sahibi arkadaş halen evsiz. FETÖ'nün memleketteki ilk zararı Van'daki gazetecilere olmuştur."


     23.06.2013 tarihinde "YEREL GAZETECİLERİN MAHRUMİYETİ!.." yazdığım makaleyi yeniden sizlerle paylaşmak istedim.
"Gazetecilik, toplumu meydana getiren çeşitli sosyal sınıfların durumlarını, hareketlerini bir­biriyle ilişkilerini, çatışma ve mücadelelerini ele alarak sosyal hakları korumaya, gelişmelerden haberdar etmeye ve toplumu huzur, istikrar ve refaha kavuşturmaya yönelik bilgileri oluşturan ve gelişmesine katkı sağlayan ve ortaya koyan bir disiplin içerisinde olması gereken bir meslek gurubudur.
Bu gurupta çalışanların büyük bir bölümü gerçekten de çok zor şartlarda çalışmakta ve geçimlerini temin etmektedirler. Bizim gibi geri kalmış veya bırakılmış bölgelerde gazetecilerin bu meyanda görev ve sorumluluğu çoktur. Tüm imkânsızlıklarına rağmen halkı bilgilendirme noktasında ellerinden geleni yapan ve yapmaya çalışan haberci ve köşe yazarları arkadaşlarımız vardır.
Yaşadığımız deprem acısını en fazla hisseden gurupların başında hiç şüphesiz gazeteciler geldi. Gazeteci arkadaşların içinde de evi olmayan, kirada olan birçok kişi vardır. Deprem nedeniyle TOKİ tarafından yapılan konutlardan meslek gurubu olarak toplu halde faydalanma istekleri gayet doğruydu, ancak bir işin doğru ve haklılığı yetmiyor doğru ve hak olan talep edilirken ortaya konan üslup çok önemlidir.
Bilindiği üzere ilimizde en eski ve en çok üyeye sahip "Vangölü gazeteciler cemiyeti" vardır. Bu cemiyetin kendi üyelerine konut talebinde bulunması diğer iki gurubu da harekete geçirmişti. Ancak ne acı ki, aynı meslek gurubundan olan başka bir gurup işi tabiri caizse kendi ayağına kurşun sıkarak çıkmaza soktu.


       Bir cemiyetin Vali üzerinden spekülâsyonvari talepte bulunulması işi ulusala taşıması Vangölü gazeteciler cemiyetinin beklentilerini çıkmaza soktu. Hatta ulusalda yazan bir yazarın konusu bile oldu. Vali çeşitli suçlamalarla karalanmaya çalışıldı, hatta yerelde zor şartlarda görev yapan gazeteciler bile zan altında bırakıldı. Neyse olan oldu. Nihayet 09.04.2013. Salı günü vali kiracılarla ilgili bilgilendirme toplantısında kendisine gazetecilerle ilgili sorulan soruya karşılık “Gazeteciler için bir şey yok açıklamasında bulundu.
Vali bu konuda özetle, "Gazetecileri kutlayın. Kendi arkadaşlarınızı kutlayın. Bu işe su katan, bu işi sulandıran bu konuda kendi meslektaşlarına iftira atmaktan çekinmeyen arkadaşlarınızı kutlayın. Ben gazetecilerin ev sahibi olmasını çok arzu ederdim. Gerçekten gazeteciler bu deprem süresince en az benim kadar yorulan arkadaşlar. 24 saat Afet Merkezi’nde konteynerlerde o tek salonda sabaha kadar çalışan en az bizim kadar emek koyan arkadaşlarımızdı.


     Biz bu koşullarda evi olmayan gazeteci arkadaşlar da alsın isterdik. Ama daha bu iş konuşulurken ‘yok aldılar, sustular. Bir sürü terbiyesizlik’ bunu kendi meslektaşlarınız yaptı. Yabancı yapmadı. Kendi meslektaşlarınız bu işi sulandırdı. Bizim gazetecilere ev verme yetkimiz yok. Biz sadece gazetecilerle TOKİ arasında iletişimi sağlamaya çalışıyorduk. Ama olay öyle bir noktaya geldi ki, ‘Vali gazetecilere daire verdi, gazeteciler de sustu’ sanki bizim susturacak suçumuz varmış gibi. Ben 24 saatimi bu kent için veriyorum. Niye ben gazeteciyi susturmak için daire vereyim. Böyle bir kepazelik olur mu?"


     Vali konuşmasının sonuna doğru kapının kapanmadığını ve "Arkadaşlar bu bitmiş değil. TOKİ ile gazeteciler bu çalışmayı yapabilir. Ama şuanda Cemiyet ile TOKİ arasında bir antlaşma olmadığı için bize de bir talimat gelmediği için. Ama bu ümitleriniz bitmiş olmasın bu çalışmaya devam edebilirsiniz. TOKİ Van’da ev yapmaya devam edecek. Hem Erciş’te hem de Van’da kentsel dönüşümler devam ediyor." ifadelerini kullandı.


       Demek ki, daha umut var, yeter ki Van'da gazetecilik mesleğini yapanlar kendi aralarında uzlaşabilsinler haklarına doğrudan birlikte ulaşmak yerine birbirlerini ezerek yok sayarak gitmesinler. Vanda olsa olsa 100–150 dolayında gazeteci var bunlardan gerçektende ihtiyaç sahibi olanlara birer daire depremzede şartlarında verilmesi devlet için çok büyük bir iş değil. Burada hak sahibi olan gazeteci arkadaşlardan normal yolla alanlar vardır, gönül isterdi ki, aklıselim davranılıp "basın sitesi" adı altında bir etabın tahsis edilmesiydi.
Sayın valinin konuşmasının sonunda kiracıların alma şartlarını açıklarken, Vanlılardan özellikle rica etmesi "özellikle rica ediyorum gerçekten de durumu iyi olanlar başvurmasınlar, bıraksınlar gerçektende durumu iyi olmayanlar faydalansınlar" açıklaması Van’da yaşanan deprem mağduriyetinden en fazla ensesi kalın olanların faydalandığının izahıdır.

 
      Zaten durumu incelersek gazeteci arkadaşların gurup olarak faydalanmamasının arkasında da ensesi kalınları bulmamız mümkündür. Bu durum toplumsal hareketimizdir, bunun valiyle hükümetle belediyeyle devletle TOKİ'yle düzelmesi imkânı yoktur. Bunun düzelmesinin tek yolu vardır her konuda olduğu gibi bu konuda da toplumsal ıslahın sağlanmasıdır."
NOT: bu konuya yeniden değineceğim inşallah.
      Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.