Van Büyükşehir Belediyesi tarafından ilk etapta açıklanan ve daha sonra çalışması tamamlanması ile VASKİ borcunun da eklenmesi ile toplamda 950 trilyona dayanan DBP’li yönetim dönemindeki borçları öğrenmiş bulunuyoruz.
2009 yılından bu yana gelen merkezi idareden gelen paralar, belediyenin kendi öz kaynaklarından elde ettiği gelirler ne oldu?
Deprem sonrasında şehir içindeki yolların önemli bir bölümünü İl Özel İdaresi ve Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün yaptığını da düşündüğümüzde, “Bütçede çeşitli kalemlerden gelen paralarla DBP’li Van Büyükşehir Belediyesi hangi yatırımı yaptı? Kaynakları yetmeyip üstüne bir de 950 trilyona dayanan borcu nereye harcadı?” diye basın ve kamuoyu sorgulamaya başladı.
Van Büyükşehir Belediyesi 2017 yılı bütçesinin tamamını borç ödemesine ayırsa, bütçesi borçlarını ödemeye yetmiyor. Bir yandan ödenecek borçlar, diğer yandan hizmet edilmesi gereken halk ve kent. İşte kimin halkı ne kadar düşündüğü ortada..
Açıklanan borcun iki önemli boyutu var..


      Birinci boyut: Van Valisi İbrahim Taşyapan’ın Kayyum ataması yapıldıktan sonra açıklanan borç miktarını, kimin hesap edip Kayyum’a verdiği çok önemli. “Acaba DBP’li Belediye yönetimi karalanmak mı isteniyor?” sorularını sorup açıklanan rakam için kuşkulu bakanlar oldu.
İkinci boyut: 2009 yılından bu yana gelen kaynak ve yapılan borç nereye harcandı? Hangi hizmetler yapıldı? Yoksa bu kaynaklar çarçur mu edildi? Bir yerlere peşkeş mi çekildi?
Geçtiğimiz günlerde gazetecilerin yemekli toplantısına davet edilen ve onur konuğu olarak katılan Van Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Yaşar’a bu iki konu soruldu.


      Genel Sekreter Yaşar’ın gayet açık ve net bir şekilde verdiği cevap şöyle; “Van Büyükşehir Belediyesi Mali İşler Daire Başkanı, VASKİ Mali İşler Daire Başkanı ve belediye şirketlerinin ilgili birim yöneticileri dönemin Belediye Başkanı Bekir Kaya tarafından atanmış arkadaşlar. Sayın Valimiz İbrahim Taşyapan’ın talimatı ile bu arkadaşlarımızdan Belediye’nin borçlarının ne kadar olduğunu çıkarmalarını istedik. Bu arkadaşlarımız çalıştı ve borç rakamlarını bize getirdi, biz de kamuoyu ile paylaştık. Ayrıca 2009 yılından bu yana yıllara göre gelen para miktarları, yapılan yatırım ve hizmetler ile borç miktarlarını çıkarmak için detaylı bir çalışma başlattık. Yakın bir süre içerisinde varsa yapılan hizmetleri de, paraların harcandığı veya borçların yapıldığı yerleri de, detaylı bir şekilde açıklayacağız”
Van Büyükşehir Belediyesi’ne Kayyum olarak Van Valisi İbrahim Taşyapan’ı ve Genel Sekreter Mehmet Yaşarı, varsa hizmeti de, hezimeti de söylemek adına sergiledikleri doğru ve hakkaniyetli yaklaşımlarından dolayı kutluyorum.
Bekir Kaya, göreve geldikten yaklaşık 1 yıl sonra yaptığı bir açıklamada, önceki dönem için öne sürülen yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak “Hiçbir yolsuzluğa rastlanmamıştır” diyerek kendisine yakışan bir açıklama yapmış, yolsuzluk suçlamasında bulunan tüm kesimleri yalanlamıştı. İşte o açıklamadan sonra yolsuzluk iddialarının mimarları ve fikir babaları Bekir Kaya’yı hiç sevmemişti.
Bekir Kaya’nın da deşifre ettiği, hiç yüzü kızarmadan profesyonelce yalan söylemeyi meslek edinen “yalan ve iftira ekibi”, şimdi de açıklanan borç rakamları yalan demeye
devam ediyor. Oysa açıklanan borç rakamlarını Bekir Kaya döneminde atanan Daire Başkanları ve görevli bürokratlar hazırlayıp “Şu kadar borcumuz var” demişti.


      Halk aldığı veya alması gerekirken alamadığı hizmetle ilgileniyor. “Gelen kaynaklar ile başka büyükşehirlerin yaşam kalitesi yükselip şehirler gelişirken, Van neden büyük bir köy görünümünde, hizmet için gelen kaynaklar ne yapılıyor?” sorusuna cevap arıyor.
Seçmen hizmeti yapanın veya sorunların dağ gibi olmasına neden olanın partisi ideolojisi ve siyaseti ile çok da ilgilenmiyor. Buna örneği İzmir’den vermek istiyorum. İzmir seçmeni büyük bir çoğunlukla CHP’li. Ancak İzmir’de yapılan viyadükler, yollar ve kent yaşamını taşıyan altyapı yatırımları CHP’li olmayan belediye yönetimleri döneminde yapıldı. Bir dönem ANAP’tan, bir dönem de DYP’den seçilen Burhan Özfatura’nın öncülüğünü ettiği bu dönüşümü İzmir’e yaşatan seçmen, “Bizimkiler belediyecilikten anlamıyor, birkaç dönem sağdan başkan seçelim de kent gelişsin” diyerek CHP’li olmayan yönetimleri işbaşına getirdi.
O halde hizmet için oluşturulan kurumlar ve yetkilileri, hizmet için gelen kaynakları hizmete dönüştürmeli. Siyasi görüşü ne olursa olsun hizmet almak Van halkının hakkıdır. Bu nedenle “gelen paralar nereye gitmişse gitmiş, götüren benim adamım, hizmet yapmış veya yapmamış size ne” demek kimsenin hakkı değil. İdeoloji gözlüğünü çıkarıp, adil bir şekilde varsa yapılan hizmeti de söylemek, varsa yapılmayan hizmeti ve çarçur edilen kaynakları da söylemek vicdanı olan herkesin görevidir.
Aynı miktarda kaynak gelen ve gelişip yaşam kalitesi artan, bölgedeki benzer ölçekteki şehirler ile Van’ı hizmet açısından kıyaslayarak “benim hizmetim nerede?” diye sormak ve hizmet istemek, halkın hem hakkı hem de görevidir.
İftira ekibi, gerçeklerin söyledikleri gibi olmadığını çok iyi biliyor. Ancak kafaları karıştırmak ve hizmet için gelen kaynakları sömürmek için yalan üretmeye devam ediyor. Profesyonel iftira ekibi tarafından üretilip ezberletilen yalanları tekrar etmeye de sadece ideoloji körlüğü denir.


     BİLGİSİ OLMAYANIN FİKRİ DE OLMAZ. Bilgisizce ezberlenenleri tekrar etmek, ezberlediğin yerde kalmak demektir. Dünya değişip gelişirken, ezberlenen zamanın karanlığında kalmak, ezberletenler tarafından kullanılmaya devam etmek demektir. O halde önce bilgi edinilmeli, sonra edindiğimiz bilgi ışığında fikrimiz oluşmalı.
Hakaret ve küfür, kültürsüzlerin, söyleyecek sözü olmayanların sığınağıdır. Küfreden bir kişi aslında “Ben cahilim, acizim, muhatap alınıp konuşulacak adam değilim” demiş olur.


     Son olarak bir şey daha söyleyeyim. Aklı kiraya vermek yerine, kişi kendisi kullanabildiği kadar kullanmalı ki, şahsiyetler ve kişilikler varlığını sürdürsün. Yoksa kopyalanmış ve güdülen bir toplum olmak kaçınılmaz son olur.