Dağlarıyla, ovalarıyla, sularıyla;  yer aldığı konumuyla, taşıyla toprağıyla denizleri, gölleri, ırmaklarıyla en önemlisi her renkten, her fikirden insanıyla güzeldir ilimiz, bölgemiz, güzeldir ülkemiz bizim!

Dünyanın her tarafından gelen mazluma açıktır kapımız; en ücra yerlerdeki garibanlara yetişir elimiz bizim.

Bereketli topraklarında her şeyi yetiştirir, gerektiğinde en güzelini ele vermesini biliriz biz. Daha bunlar ne ki; kökümüz sağlam, bin yıllara dayanır, her tarafımız tarih kokar, Cumhuriyet doğurdu bu topraklar, yüzyıla ulaşır, düşmanlara korku salar!
Denizlerimizle, Boğazlarımızla, köprülerimizle, havaalanlarımız tünellerimizle, en önemlisi de dinimizle, ne çok düşman ürettik bilmeden, istemeden! Ne bekliyorduk ki? Yoksa düşmanlarımızın bir kenara çeklip, bu güzel ülkenin geleceğine huzurla yürüyeceğini mi? zannettik!

Aldandık!  Oysa    “ Su uyur, Düşman uyumaz “ diye atasözümüz vardı bizim! Dış düşmanları az çok bilsek bile, içerideki hainleri görmedi gözümüz bizim! Ne çok badireler atlattı, ne çok darbeler gördü, ne çok kumpaslara şahit olduk, yine de bitmedi iyi niyetimiz bizim.

Barıştan yana oldu bu millet tarihi boyunca, ama en çok savaştan çekti! Gâvurun silahı olsa neyse de, kendi tankımıza, uçağımıza hedef olmak çok fena koydu çünkü pilot bizim, sözde asker bizim!  İnsanların inançlarını kullanıp kirli emellerine alet edip, bitmeyen Beddualarıyla nam salmış Hoca kılıklı, Örgüt liderinin doğduğu toprak bizim!  Ne karabulut dolaşıyor üstümüzde, ne planlar, ne projeler yaşayarak öğrenmek düştü payımıza bizim. Bir kaç saate bu kadar ölüm düşer miydi? Düşüyordu ne yazık ki! Ama ne mutlu ki; bu topraklar düşmüyordu, Bu bayrak yere düşmüyordu, bu namus teslim edilmiyordu!
  Kolay kazanılmamıştı bu topraklar, tabi ki kolay teslim edilmeyecekti. Hiç düşünmeden, gözünü bir an bile kırpmadan, tankların altına yatan kahramanlarımız bitmemişti bizim!
 
Bu asil millet Tarihi yeniden yazıyor; Tarih ise bu milletin asaletini yazıyor. Babalar arkalarına bakmadan, dönmemek üzere evlerinden çıkıyor, bir kadın acımasız hainlere tek başına meydan okuyor, kurşunlara bile bile hedef oluyor!  Yine de hainlere geçit vermiyordu! Çünkü Nene Hatunlarımız bitmemişti bizim.
 
 Batı kudurmuş, hesapları tutmamış, yeni hesaplara koyulur olmuş! Meğer Ordumuz içerisinde bazı gafiller onların emrine girer olmuş! Memurlarımız onlara hizmet eder olmuş!

Vah ki ne vah. Münafıklık diz boyu. En tepelere kadar çıkıp, en sadık köpekliğin dersini veriyorlar, maharetlidirler hainlerimiz bizim!

Bir değil, on değil, yüz değil, binlerce terörist, apoletlerimizi takmış, Cemaat denen Örgütle, işbirliği halinde saf tutup, ahlaksızlığın, vicdansızlığın kitabını yazıyorlar. Yemek yedikleri kabı kirletiyorlar. Tüm nimetlerinden faydalandıkları ülkelerine, acımasızca saldırıyorlar. Gözleri dönmüş, bir şey görmüyorlar. Kadın, çocuk, genç, yaşlı ayırmıyorlar. Fareler misali Köşeye sıkışınca, teslim oluyor, korkaklar kaçabildiği kadar kaçıyorlar!
 
Muhasebe şart, temizlik şart, düşünmek şart oldu artık. Hatalar yok değil, yanlışlar az değil, Üzerimizde ne oyunlar oynanıyor, bilmemiz lazım, uyanmamız lazım, uyanık gezmemiz gerek bizim,   Bundan sonrası ne olur Allah bilir, tevekkel Allah diyoruz; zira başka kimimiz var bizim!